Eleştiri Estetik Ve Edebiyat
(...) 'İngiliz romancısı Kipling'e Nobel ödülü'nü vermişler. Şu günlerde onun yazılarını okuyorum. Fransız Akademisinin ödüllendirdiği beş paralık, oysa ben küçük romancılarımıza acıyorum. Neden mi ? Hemen hemen hepsi alıkta ondan. İyi ama kimdir alık? Nasıl tanımlayacağız ? Basit bir dille: Konuşması gereken yerde susan, gerekmeyen yerde konuşan kişi' !
Edebiyat !
Faraza !
-'Karşımda ihtiyar bir kadın oturuyor. Baş örtüsü kırış kırış olmuş ,buruşuk yüzü ile ihtiyarlığının sevimliliğine sığınarak :
- Ah evladım diyor, benimde bir derdim var, sen söylesen ,sen yazarsan yaparlar, kırmazlar seni (...)
İhtiyar kadın gelmeden önce yeni çıkmış kitapları karıştırıyordum. Bir tanesi Asım Bezirci'nin çevirisi olan Paul Éluard'ın şiirleriydi. Paul Éluard halk için değil, kendisini anlayanlar için yazan bir şairdi. Şimdi bu kadının karşısında olsa ne derdi. Kadının sesini kessem ve sorsaydım kendisine.
Paul Éluard Lamartine'nin Göl şiirini neden seviyor ,biliyor musun?
Sanırım yakışıksız ve hazin bir soru olurdu bu. Oysa Bezirci bu çeviriyle şiiri ne kadar güzel anlatıyordu. (...) Ve kadın hala bana dertlerini anlatıyordu.
Paul Éluard gibi bir şair olmak ,yazmak ve ya doğrudan doğruya bu kadın için yazı yazmak. Bunlar kafamda bir salıncakta sallanan düşünceler oluyordu' !
Eleştiri, Estetik ve Edebiyat !
İnsanın içinde var olan yıkıcı gücü, insani bir duyguya çeviren edebiyat, bazılarında yazmaya, bazılarında okumaya, bazılarını ise onu yaşamaya sevk eder. Siz güzeli ne kadar severseniz, estetik hayatınıza o kadar girer. Hayatınıza aldığınız estetik ne kadar derinse, eleştiri sizin dudaklarınızdan o kadar çok dökülür. Bütün bunların kayıt edildiği edebiyat, sizin hayatınızın tamamıdır. Hayatını tekrar yaşamak isteyen her insana, edebiyatta her zaman yer vardır.
Otokritik bir düşünceden çıkarak, tenkit sözünü karşımdakine dayatmadan, sanat veya düşünce eserinin, zayıf ve güçlü yönleri göz önünde bulundurularak ,gerçek değerini belirleme amacıyla yapılacak değerlendirmeleri göz ardı etmek, korku, kibir, haset gibi sözlerle(eleştiriye) cevap vermek, yazmayı daha çok vakit geçirmek gibi değerlendirmekten başka hiçbir şey değil.
Hayatı belli bir sınırdan öteye vardıramamak, boş bir sayfayı yine boş cümlelerle doldurmak, dopdolu bir hayatı yaşamamak gibi değil mi? Bir kelebeği sevmeden, kelebeğin kanatlarındaki rengarenk cümbüşü, kendi hayatından süren insan, dünyanın sönük renklerinin rengarenk cümbüşünü edebiyattın içinde görmek istemeyen, ben'siz diyebilecek kaç kişi var ?
Sanat: Duyguların aklı kendi sınırına alarak, özgürlüğü, keyf zevkine dönüştürmek !
Güzel sanat : Dahiliği dahi-ce, var olanı anlatmak, senden öncekileri ,seninle olanları,senli duygularla var etmek !
Her yapıtın tuğlalarını geçmişten edinerek, şimdinin malzemelerinden inşa ederek, geleceğe hediye etmek ! Gelecek bizin cümlelerimizin üzerinde,kendisini edebi bir şekilde inşasına devam edecek !
Estetik :Doğadan bu görsel düşünceyi çalmak ve felsefi bir genişlikte bütün var olanları ,kendi sınırı içinde,kendine yakın,kendi sınırları içine almak!
Dünya, kusursuz bir şekilde insana hazırlanmış,kusurlarıyla dünyaya gelen insanoğlu,iyi ve güzelli dünya ile ne kadar çok paylaşırsa,dünyaya yapacağı katkı,edebiyat dünyasının bulunmaz bir parçası olacaktır.
Teşekkürler Sevgili Can...