Ellerim Sen Kokuyor

İzmir, ruhumun en derin sarsıntılı döneminde arzulu bir sevişmenin sonrasında dağınık saçlı bir kadın gibi bağrına bastı beni... Nedensiz bir uyku isteğini yenmiştim sallanan bir günün sabahında ve evliya edasıyla düşüp yola sana gelmiştim. Hayatımda hiç yapmadığım şeyleri yaptım kalabalığın ortasında yalnızlaşmak yerine... Nasıl beklemiştim seni saatlerin geçmemek için birbiriyle yarıştığı dar zamanlarda ve o anlarda bir başkası olsa önce kendini düşünürdü fakat aklım sendeydi ve ben kendimi çiğneyip seni düşüyordum. Çocukların şen kahkahalarıyla sarsılan bir parkın ortasına düştüğümde, bir yanımda yalnızlığımın üşüten ayazı dururken, bir yanımda beklemelerin iç sıkan ateşi vardı diğer yanımda... Yol bilmez bir gariptim ama sora sora Bağdat'ı bulan ataların torunuydum.

Yıllardır yavuklusunun yollarını bekleyen gelinlik bir kız gibi sarmıştın beni... Dudaklarımdaydı sanki koskoca şehrin vücuda gelen haliyle dudaklarının ateşi ve ben içten içe, titremelerime engel olamamıştım, dişlerimde gizlenen kemanın telinde eskilerden gelen bir nağme gün ışığına kavuşup can buluyordu yeniden. Ben içinde seni gizleyen ve seni anlatan türküler söylüyordum kendi halimde... Korkularım sarıyordu bedenimi ama kendim için korkmuyordum. Senin güzel gözlerine hüzün düşer diye korkuyordum içten içe...

Hayatın kadını gibi soğuktu teni, kendi derdine düşen bu koca şehir ve ben üşüdüm olmasını bekleyen sabaha dek... Ama bunu bir tek ben bildim, sana bile söylemedim küçük bir fısıltıyla ey koca şehir... Düşlerini yarım bırakacağını hiç düşünmemiştim bu şehrin yüreğinde ve sen hasretle bakarken bana, bir adım yakınımdayken, sarılıp kokunu içime çektiğimde beni özlerken, gözlerim takılmıştı en uzak yerinin renkli ışıklarına... Tükenmiştim o an bu arzularına yenildiğim şehirde... Biliyordum ki huzurla donanmış bir aşk asla yetmeyecekti sana ve bir gün gelecekti terk edecektin beni, önce kendi içinde sonra düşlerinde ve gerçekliğin bedeninde.

İzmir hüznünü döküyordu, sen saçlarını döküyordun yüzüme ve uykuya hasret gözlerimi kapattığımda yine bana sen gülümsüyordun. Ruhumu teslim etmeye hazırdım bu koca şehrin kollarında ve hayalinin gözlerinde kaybolduğum dar zamanlarda... Ne ateşliydin gece çökünce, tüm günahları gizleyen erdeminle öperken beni... Büyü bozulacak diye korkarken en sevdiğim rüyadan uyandım, nedense artık benden hayalini ve sesini alıp gitmiştin saat on ikiyi vurduğunda masallardaki gibi ve bana sadece masalların bitmemesi için yapılan anlamsız dualar kaldı. Ben bu şehre hiç gelmedim, oysa büyük bir insan sanırdım kendimi ve gördüm ki devler ülkesinde saf bir karıncaymışım, ayaklar altında ezilip ecelini bekleyen...

Kapattım gözlerimi yokluğun sararken beni ve sensizliğin üstüme kürek kürek atılmasını bekliyorum çaresizliğimle... Ne yapsam bilmiyorum, rakı şişesinde balık mı olsam şairin dediği gibi, işte o zaman yenilirim kendime ve herkesten gizlediğim gözyaşlarım aşikâr olur diye korkuyorum. Ben içersem ağlarım sensizliğime... Ben kendimden bile gizlerken gözyaşlarımı ve bir gün gelirde ayık kafamla ağlarsam karşında, aşkınla sarhoşken bunu yaparsam anla ki nasibim olmasan bile akan her damla yaşımda değerin gizlenir. Sen süzüldükçe gözlerimden ben çaresizleşirim, değersizleşirim ve yetemem bu hayata ve yetemediğim bir hayatta ayakta tutan tek şey olur tebessümün... Bu koca şehirde tebessümünü düşürdün ben geldiğimden beri, ben beni ayakta tutan gülüşünü arıyorum bu yalnız şehirde... İşte şimdi bittim sevgili, seni yazıyorum ve biliyor musun beni gömerken kalbinin derinliklerine ellerim sen kokuyor... Senden geriye, bir atkı, bir koku, yüreğimin kilidini saklayan el emeği ve katre-i matem kaldı... Sen unut beni, ey koca İzmir ben senden gidiyorum.

BAKİ EVKARALI


Kalmamışsa yüreğinizde bir köşemiz,
Kırılmışsa hâkimlerce hüküm verilerek kalemimiz,
Sussam bile varır feryadım, ulaşır sevdiklerime sesimiz,
Bu dünya kalmaz kimseye sizde kalmayacağını biliniz.
Nede olsa üç metre beze sarılacağız hepimiz,
Ey yola çıktığım ve yarı yolda beni koyan kader,
Padişahıma söyle benim yerime, hepimiz faniyiz.
Belki o da bunu fark eder...

27 Aralık 2009 4-5 dakika 49 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    Kapattım gözlerimi yokluğun sararken beni ve sensizliğin üstüme kürek kürek atılmasını bekliyorum çaresizliğimle... Ne yapsam bilmiyorum, rakı şişesinde balık mı olsam şairin dediği gibi, işte o zaman yenilirim kendime ve herkesten gizlediğim gözyaşlarım aşikâr olur diye korkuyorum. Ben içersem ağlarım sensizliğime... Ben kendimden bile gizlerken gözyaşlarımı ve bir gün gelirde ayık kafamla ağlarsam karşında, aşkınla sarhoşken bunu yaparsam anla ki nasibim olmasan bile akan her damla yaşımda değerin gizlenir.

    şiir danında bir yazı.

    12 den vuran bir final👍

    msj kurşun gibi eritilip fiande

    dökülmüş kulakalrımıza.

    usta ustalıgını bir kez daha knuşturmuş dizelerde.

    tebrikler şelale Şairim ellerin dert görmesin.