Emitasyon Embriyo

...

anonim bir hayatı , bilgimiz dışında imzaladığımız ve tarafımıza ciro edilen bir nefes ile yaşıyoruz. hangimizin anlaşmasının, ne zaman tek taraflı olarak feshedilecek olduğu belli değil.imzaladığımız bu hayat belgesinin içeriğini kendimiz oluşturmadığımız gibi oluşturucuya hesap sorma hakkımız da yok.hiç birimizin elinde hayatımızı değiştirecek bir Photoshop programı yok evet.ama yine de ismine ?akıl' denilen ve çoğu zaman kullanmaya gerek duymadığımız tarafımıza anahtar kodu bedava verilmiş bir program var.bu programı kullanırsak,karşılıksız imzaladığımız ve tarafımıza ciro edilen hayatımızı en iyi şekilde tahsil edebiliyoruz aslında..

işe giderken,alış verişe giderken,birini ziyarete giderken ya da tek başınıza boş boş gezerken şöyle etrafınızdaki insanları seyredin biraz.hangisi içinde yaşadığımız bu baygın ve yorgun evrene ait?yoldan geçen spor arabaya bakan şu genç erkek?ya da pembe kıyafetlere bakan şu genç kız?peki araba ve pembe elbiseleri alalım oradan.yerine hurda bir otomobil ve yırtık bir elbise koyalım.şimdi bir daha bakalım.genç adam?genç kız?yoklar evet.bu yönden bakarsak olaya ,gaz ve toz bulutundan oluşan bu evren aslında görsel şov mekanı oluyor.perde açılırsa gözler açılır,perde kapatılırsa sahne bomboş.

matrix filmini izlemeyeniniz yoktur.birilerinin kurduğu emitasyon bir hayatın içinde o birilerinin istediği şekilde yaşayan emitasyon insanların hayatı özetle..yaşadığımız hayata bakın.farkı var mı? örneğin; birileri ?moda' adı altında 70 yıl önceki kıyafetleri önümüze serdiklerinde parayı yığıp alıyoruz.ve modern oluyoruz.ve özgür irade diyoruz.o kadar parayı bayılmak yerine neden kendi kıyafetimizi kendimiz yapmıyoruz?modaya uyamayacağımız için..o halde matrix'ten farkımız nedir?

temeli bir damla sıvı olan insanın mucizevi şekilde şekle girmesini yıllardır araştıran bilim adamları, şeklini araştırdıkları insanın aklını da aynı özenle arasalardı, eminim ki şu anda bambaşka bir hayat yaşıyor olurduk.düşünün,insanın aklının nasıl çalıştığını, şeffaf bir kafatası içinde görebildiğinizi.çarklar dönüyor,pistonlar..ve enerjinin ortaya çıkışı..ilginç değil mi.ya da , insanın kişiliğinin şekle dönüştüğünü düşünün.kıskanan insanın kıskançlığının dışarıya,mesela kırmızı bir renk ile yansıdığını,kızgınlığının siyah bir renk ile.ne mi saçmalıyorum..tamam neyse.devam edelim o halde..

...


kişisel özgürlük bir felsefe gerektirir.kendinize ait bir felsefeniz yoksa özgür değilsiniz.her dinlediğinizde bir kez daha sevdiğiniz o şarkının sözlerini yazan ya da müziğini yapan kişi de sizin gibi bir insan.ama onun sizden farkı, kendine has bir felsefesi olması.'benim işim şarkı sözü yazmak!' diyebiliyorsanız başarılı olursunuz.siz 20 şarkı sözü ile başarılı olursunuz bir başkası 1 şarkı sözü ile.önemli olan istemek.

hiç bir şair kendi şiirini, sizin onun o şiirini beğendiğiniz kadar beğenmez.çünkü binlerce şiiri olan şairin binlerce çocuğudur o şiirler.sevgisini binlerceye böler.siz ise bir tanesini seversiniz.aradaki far bu.haydi şimdi alın kalem kağıt, o şiirini çok sevdiğiniz kişinin şiirinden daha iyi bir şiir yazın, desem kaç kişi şiir yazar? ?ben şiir yazamam ki' düşüncenize cevap olarak şunu söyleyeyim o halde ; şair Orhan Veli şiirinde rakı kadehinde balık olmadan önce de şiir yazdı emin olun.ama Orhan Veli , Orhan Veli denince akla gelen bu şiirini yazmadan önce ,kendince berbat olarak nitelendirdiği ,yazdığı şiirleri okumak ister misiniz?

bir şeyi başarmak için gerekli olan yetenek doğuştan size verilmemiş olsa da sonradan öğrenemezsiniz diye bir yasa henüz yazılmadı.üstün zekalı diye tabir ettiğimiz mucitlerin de hayatı sizinki ile aynı formatta emin olun.onlar sadece içinde bulundukları formatı zenginleştirmeyi seçtiler sizden farklı olarak.

toplumu bireyler oluşturur.bireyleri düşünce.düşüncesi olmayan bireyin oluşturduğu toplum da düşüncesiz bir toplum olur.ve düşüncesi olan bir başka toplumun esiri olur.bireyin toplum içinde edindiği yer, kendi becerisi ile edinmesi ile başarı gösterir.bir başkasının desteği ile başarı sağlarsanız o bir başkası yok olduğunda siz de yok olmaya mecbur kalırsınız.

kimse ne zaman yok olacağını bilemez.ki hayat denilen işin sırrı da burada.bu durumda kaliteli yaşamak adına yapılır her şey işin özünde.10 TL'lik yemek de karnınızı doyururken 50 TL'sini yemeğe veriyorsanız bu sizin kaliteye verdiğiniz önemi gösterebilir.ancak, karnınızı doyurmak için 50 TL verdiğiniz hayat içinde bedava olan düşünme eylemini yapmamak ve ?nasıl olsa benim yerime düşünen biri var..! diyerek kendi yemeğinizi yapmak yerine gidip hazırını almak bu kalitenin üst sınırını bir başkasının eliyle sizin adınıza sabitler.günlük çalışma hayatı içinde yemek yapmak zor ya da imkansız değil.evet elinizde içinde yemek olan taslarla işe geldiğinizde insanlar size güler.peki siz ne yaparsınız?insanlar size gülmesin diye yemeği parayla yersiniz,ay sonu hesabınız eksiye düşer ve insanlar size yine güler.özetle birilerinin yönlendirmesi hayat felsefesi olur.

insanın , doğası ve kendisine verilen becerileri gereği , tek başına yapamayacağı şeyler mutlaka vardır.ve bunun için biri ya da birilerinden yardım isteyebilir.doğaldır.ama burada işin sırrı, yapamayacağınız o eylemlerin kendi fikirleriniz olması.düşünün, fikir üretin.tek başınıza yapamayın sorun değil.yeter ki internette birilerinin çektiği resimlerden koleksiyon yapana kadar kendiniz resim çekin ve koleksiyon yapın.fotoğraf makineniz mi yok.tamam, işte size çözüm ; 50 TL'ye de ayakkabı var.200 TL ayakkabıya verene kadar 50 TL verin kalan 150 TL'ye fotoğraf makinesi alabilirsiniz.işin sırrı istemek.kaliteli yaşamak için ayakkabıya 3-4 katı para vermek size çözüm gelirken bir başkasının çektiği resimlerden oluşturduğunuz koleksiyon kalite değildir.

...


komünist toplumlardaki eşitlik felsefesinden girin anarşist toplumlardaki özgürlük felsefesinden çıkın sonuçta varacağınız yer aynıdır.yani , farkına varana kadar , birilerinin sizi yönettiği gerçeği.ister kabul edin ister etmeyin.

kabul ederseniz en azından düşüncelerinizi özgür bırakabilirsiniz.

kabul etmezseniz sorun değil.çay var mı?
..




küfür ediyorsanız
ben rahatım
rahatsız olmayın..

eyvallah..

13 Aralık 2013 6-7 dakika 21 denemesi var.
Yorumlar