En İyi Arkadaşım
Yurtdışında doğdum ve büyüdüm. Çocukluğum tam olarak güllük gülistanlık değildi. Beni anlayan ve güvenebileceğim bir arkadaşım yoktu. Bu yüzden çok erken yaşta tek başımaydım ve çocukluğumu nasıl şekillendirdiğimi kendim görmem gerekiyordu.
Çocukluk hayallerimi gerçekleştirirken doğa benim en yakın, en güvendiğim arkadaşım ve rehberim oldu. Bu iki arkadaş birbirlerine asla zarar vermedi ve bugüne kadar birbirlerine sadık kaldılar. Böylece günler haftalara..., haftalar aylara..., aylar da yıllara dönüştü....
Bu zaman sarfında sadık arkadaşım beni bozulmamış ve uçsuz bucaksız manzaralarında seyahat etmeye davet ediyordu. Çocukken neredeyse her yıl okul tatillerinde, ailemle birlikte memleketlerine giderdim (her iki ebeveynim de doğma büyüme Gaziantep’in yerlisi) ve bir yetişkin olarak, çocukken hayal ettiğim tüm ülkeleri maddi imkanlarım dahilinde ziyaret ettim.
22 yaşında, anne babamın memleketinin tarifsiz güzelliğini tanımak için, ilk kez tek başıma Türkiye'ye gittim. Türkiye'yi, neden anne babamın anavatanı olarak tanımladığımı ve onu neden kendi vatanım olarak görmediğimi, merak etmişsinizdir...(!?).... umuyorum.
18 yaşıma kadar Gaziantep ve Adana dışında Türkiye'den hiçbir şey görmedim. 18 yaşında mesleki eğitim öğretmenimin sayesinde (bu on gün süren sınıf gezilerine eğitim izni denirdi..), sınıfımla beraber Türkiye’de ilk kez başka yerleri ziyaret ettim ve bu güzel ülkeyi, ALLAH’ın izniyle en kısa zamanda daha yakından ve özünden tanıyacağıma dair, kendime söz verdim..... ve bu sözü 22 yaşamda gerçekleştirdim.
Türkiye, tüm Akdeniz kıyıları boyunca ve daha sonra tüm Ege kıyılarında araba ile altı haftalık ve 11.600 kilometreyi aşan bir macera yolculuğundan sonra, ancak benim de “vatanım” oldu. Sonraki birkaç yıl içinde maddi imkanlarım dahilinde, en iyi arkadaşımın rüzgarı hangi yöne estiyse, oraya doğru gittim. İtalya, Avusturya, İsviçre, Yunanistan, Hollanda, eski Yugoslavya ve Macaristan.......
2020'de İrlanda ve İskoçya'ya gitmek istedim ama pandemi ve pandemi düzenlemeleri (aşılar, PCR testi vb.) nedeniyle henüz bu iki harika ülkeyi ziyaret edemedim. En son 2018'de tatildeydim ve o zamandan beri hiçbir yere gitmedim. Yaklaşık dört yıldır göç edecek bir yer arıyorum. Dünyanın tüm yüzeyinde henüz huzur ve sessizlik içinde yaşayabileceğim tek bir ülke keşfetmedim. Sonunda insan yaşamının, hayvan yaşamının ve doğanın “insan eliyle” yok edilmesine bakmaktan bıktım!!!!!!!!!
Hiçbir zaman genel tüketici kitlesine ait olmadım, hep kalbimin sesini dinledim, doğaya..., maneviyata kıymet biçtim ve duygularımın peşinden gittim.
Günün birinde ağaçların hışırtısını ve en iyi arkadaşımın esen rüzgarını takip ettim. Uzun bir yürüyüşten sonra nihayet hayatımın geri kalanında olmak istediğim yeri buldum.....
... Ve sizlere bu “”“harikalarla dolu””” yerden, İnşALLAH bir dahaki buluşmamız da bahsetmek istiyorum.
Esenlikle kalın kıymetli okurlarım...
Dip not: şu kadarını şimdiden biliniz istedim. Nihayetinde bulduğum ve göç edip, hayatımın geri kalanını geçirmek istediğim yer: “Çocuk Şehri”