Enstrümantal Kalem

Ardım, ardıma bakıyor. Kendinde saklı rüyaların tersi cehenneminde bir kez daha anlıyor; bu dünyanın cevherinde bir koltuk sevda ona ikram edilmiyor.

Ellerine yaşamak gibi eller değiyor, kalbinin izmaritinde izi kalıyor keşkelerinin. Ardım, ardıma bakıyor...

Bu girdap şahit, mübalağa etmesin incinmiş hissizliklerim. İnsan olmakla başlayan sevmek, sabuna suya değer gibi bir paklıkla bu yüzyılda öyle kolay durmuyor. Ne alıp veremedikleri var ardımla? Neden kimse ardımı anlamıyor?

Güzellik bir çamurla çirkinleşecek yalan bir iddiadan başka şey değil; ruh ise hürriyetin en temel ve en sahici direği... Kimse ruha bakmıyor, ruhu gerçekten sahiplenmiyor ve sevmiyor. Herkes alayların yasaklara karıştığı bir diken teması... Sadece güzeli sevdikçe kendilerine batıyorlar. Oralı değilim, buralı değilim, şuralı değilim; hiçbir yerliyim. Görmeden, duymadan, dokunmadan sevebilmek nedir bilmez onlar. Nereden bilsinler? Ruhu sevselerdi bilirlerdi ama bu dünyanın en hakiki kanun edebiyatında hiç kimse gerçekten ruhu sevmiyor.

Ben, dara düşen ve bir yaprakta güneşle parlayan prensesim. Yine merasimim kemanın acısından yana. Kalemim benim kardeşim , dostum, sevgilim, sevdiceğim... ruhuma dokunup ruhumun tellerinde rujunu bulaştırsa da beni kirletmeyen saadetim...

Buralarda bir yerlerde görüyorum; biri var karşımda. En eskiden tanıdığım. Elindeyken elim, bir merhabanın farkında olmadan kalbime ılık aktığı biri... Ruh cambazlığımda bulmaya çabalarken kendimi, suskunluklara karıştığım biri...

Yıllar meydan okumuş bu sevmek denen şımarıklığa; saçım beyazlarken aşka, ben bir türlü genç kalamamışım emekçi sevdama. Bilmem, neden? Kalemden soytarılıklar mutluluk damlatırken sevgiye, ben neden bir türlü yürekli köyün efendisinin baş tacı olamadım?

Hayalet gecelerin üzüm bağından bana koparıp beni hayaletleştirdiği ve bir türlü yine, yine ve hep yine ruhça görülmediği sevdadayım. Sevimli hayalet casper oldum ben; adını çaldım diye vicdan azabı çektim disper sana uyarsa anlaşalım dedim, casper da görmedi beni...

Meğer doğru sevmekle yanlış zaman vukuatları karşılaşmış, kör olmuş herkes bana. Özür dilerim, bir türlü şu çılgın yüreğin çılgın ruhuna ayar veremedim.

Şimdi ne olacak? Ruhum sevilmek için haykırırken bedenimin güzel yanı güz mevsiminde yağmurun çamurunda ne olacak? Görünmek için çabalamıyorum da artık, bari sevda ceketini ilikleseydi önümde. Buhar Buhar üfleniyorum yarına; aklım bir gölgenin şahane gelmeyişinde kaldı.

Yorulmayın, bütün çıkışlar benimdir hep kalemimin hikayesinde. Sonu hep hasret değen ve bir türlü gerçek sevgiye erişemeyen falancadır. Öldürülen isimsiz kadınlar gibi.

Evet, hakkımı teslim ettim caspera. Yarın gri gökyüzünün o yârin gökyüzüyle birleşmediği bir fasıl... Bıraktım; herkes en gerçek hissettiğiyle mutlu olsun.

Rüyamın şirincesinde tatlılara acılı lokmalar kaldı. Enstrümantal gecemin yalnızlık monoloğu; sen güzelsin. Ben ruhen görünmedikçe hep çirkin. Yeşil gözlerimin nöbetleşe sana bana göz olduğu bir yerdeyiz.

Gece yeşil, ben çirkin.

Ben yeşil, gece güzel.

Ruh, bulunmazken yar güzelliğinde; herkes güzel, ben çirkin...

 

19 Eylül 2022 2-3 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 2 yıl önce

    Meğer doğru sevmekle yanlış zaman vukuatları karşılaşmış, kör olmuş herkes bana. Özür dilerim, bir türlü şu çılgın yüreğin çılgın ruhuna ayar veremedim.

    ''ya zaman yanlıştı ya da insan'' dediği gibi şairin Yüreğinize sağlık değerli şairem.