Er Yarın Hak Divanında Belli Olur
Bir nutfeden hasıl olan insan, kabına doğru su akmazsa zalim, akarsa halim biraz gayret ile alim olur. Dünya kurulalı beri su götürmez bu gerçek; sayısız örneklerle doludur. Nice imparatorluklar, kavimler, devletler, şahıslar geldi gittiler.
Lakin, yaşadığımız bu dönem kadar esfelei safiline inmemişti insanlar. Tabiri caiz ise; dünya şu an karanlığın zifirinde yaşıyor. Bu zifiri dünyayı, aydınlatacak tek nur; Allah'ın nurudur. O nur, zalimler istese de istemese de tamamlanacaktır.
"Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır." (Saff, 61/8)
Biz müslümanlar, bu saf ve temiz gerçeği gönlümüze koyarak yolumuzda sebat edip hakka sarsılmaz bir güçle bağlanmalıyız. Asla gaflete düşenlerden olmamalıyız. Olursak ne olur;
'Size bir güç, kudret verdiysek, sizden şükür etmenizi isteriz ki onu nasıl kullandığınızı bilelim. Eğer gücünüzü kötüye kullansanız sizi yokluk diyarına göndeririz ve yerinize sizin gibi olmayan Salih kişileri getiririz. (Muhammed 38)
Mesele bu kadar açık. Bu mübarek ayette belirtildiği üzere daha salih ve sabit insanlarla Nurunu tamamlayacak olan Allah'ın yolunda olmak gerekmez mi? İşte bu nuru tamamlama yolunda erler vardır. O erler ki; yeri gelir eren olur, yeri gelir yaren olur, yeri gelir çorak gönlü deren olur, yeri gelir canı hakka veren olur. Yunus Emre Hz. işte tamda burada ve bu yolda gayret etmenin yolunu yöntemini; çağlar ötesinden günümüze, şu güzeller güzeli şiiriyle haykırmaktadır.
Gaflet ile Hakk'ı buldum diyenler
Er yarın Hak divanında bellolur.
Ahret tedarikin gördüm diyenler
Er yarın Hak divanında bellolur.
Kiminin adı sofu kiminin derviş;
Derviş isen kardeş takvaya çalış
Gizlice yollardan sen Hakk'a eriş
Er yarın Hak divanında bellolur.
Devletliyim deyü fakire gülme
Gülüp gülüp kardeşkem nazar kılma;
Ölüm vardır yahu sen gafil olma;
Er yarın Hak divanında bellolur.
Fakiri sev mala-mülke aldanma;
Fani cihan sana kalacak sanma.
Hakkın lutfuna koşkahrına yanma.
Er yarın Hak divanında bellolur
Yunus söyler sözü Kalü Bela'dan,
Mucizat Nebi'den, mürvet Ali'den,
Biz de böyle işittik bir uludan,
Er yarın hakk divanında belli olur.
Bizi bizden, özümüzden ve hak sözümüzden koparanlara karşı dirayetli, hakikatlı ve sebatlı olmalıyız. Eşrefi mahlukat olan insan olarak, yine Yunus Emre gönlü ile bakıp "Yaratılanları, yaratandan ötürü sevme" bilinci ile dolup taşmalıyız. Sonra, içine dahil olduğumuz toplum, din ve ahlak kuralları gereği ne yapılması gerekiyorsa onu yapmalıyız. Ama şunu da asla unutmamalıyız. "Su uyur, düşman uyumaz." Sözünü akıllıca değerlendirip, vatanımıza ,dinimize ve tüm değerlerimize saldıran kim varsa karşısında Hakkça mücadele etmeliyiz. Evet, Mümin odur ki; gaflette olmaz, uyanık olur, zeki olur. Çünkü bu yolun önderi Hz.Muhammed (SAV) bizlere, her anlamda örnek olmuştur. Hayatın nice karanlık noktalarını aydınlatacak fikir nurları yakmıştır gönlümüze ve yolumuza. Günümüzde çok tehlikeli boyutlara varan İslamafobi algısı bilinçli bir şekilde yayılmaktadır. Nedeni ise islamiyeti ve terörizmi bir çuvalın içine koyma gayretidir. Halbuki, mızrak çuvala sığmaz. Güneş balçıkla sıvanmaz. Ama bizler de bu oyunları bozacak stratejiler geliştirip çok güçlü olmalıyız. Tembellik müslümanın yanından bile geçmemeli. Çünkü bizler, Hak katında vazifeli insanlarız. İslam'ın güzelliklerini en yakınımızdan başlayarak anlatarak; yaşayıp yaşatmalıyız.Çünkü;
Bizim vazifemiz, insanları zorla Müslüman yapmak değildir. İnsanların kalbinde imanı yaratacak olan Allah'tır. Tohumu zamanında tarlaya ekip onun yeşermesine karışamayan bir çiftçi gibi, biz de iman ve İslam tohumlarını insanların kalp tarlasına ekeceğiz. Onların yeşermesini Allah'a havale edeceğiz. Kışın arkasından yazı, gecenin karanlığından gündüzü her sene ve her gün getiren; bulutlarla kapanmış gök yüzünü bir anda açıp güneşi her yerde gösteren Allah, bu küfür gecelerini, sefahet bulutlarını ve çirkinliklerle dolu kış mevsimini de bir anda gündüze, güneşe ve yaza çevirebilir. Yeter ki bizler o güzellikleri hak edelim. Onun rahmet ve bereketine itimat edip güvenelim. Bazı peygamberler gelmiş, kendilerine bir kaç kişi inandığı halde peygamberlik sevabını tam almışlar. Bu nedenle Allah insanların ne kadar mümin ve Müslüman yaptığına değil, ne kadar anlatıp yaşadığına göre muamele edecektir. Ümitsizlik hem büyük günah, hem de insanı yiyip bitiren bir hastalıktır. Bundan Allah'ın rahmetine iltica etmeliyiz. Yarın hak divanında er olmak için, bugün hak yolunda akan ter olmalıyız.
Selam ve saygılarımla.