Erdal Bakkalın Kızı Bilge
her gün istisnasız o kadar güzel söz okuyorsunuz, o kadar güzel cümleler.
peki geriye ne kalıyor onlardan ?
hiç hemde kocaman bir hiç...
o halde yazmanın bir anlamı var mı? hiç lik dışında ?
yok aslında...
bir de şurdan bakalım. okuduklarımız bir şeyler katıyordur bize bilmeden, o halde yazmanın bir anlamı var.
şimdi; bu paradoks beni sarmışken diyorum ki; ' bir bilge bulsam da soruversem kestirmeden, ama bilgeler facebook kullanır mı ? sanmam.
ve
benim tek tanıdığım Bilge, Erdal bakkalın kızı. bu yazdıklarımı ona söylesem yekten.
diyeceği ilk şey ' beni seviyormusun yani, bunu mu çıkarmalıyım? sen hep değişiktin olur yani çıkalım' hay allahım ya...
genel olarak nasılsa yazılanlardan geriye pek bir şey kalmıyor.
anlık sevinçler
anlık ' vay bee' ler, anlık ' abi adam yazmış ' lar,
anlık ' nerden buluyorsun bu yazdıklarını'
anlık ' sağdan soldan toplayıp yazıyorsun değil mi ?'
bla bla bla bla...
sonra unutulup gidiyor, unutulması normal aslında, ben bile yazdıklarımı unuttuğumu hatırlayınca.
ve
bilge bakkalın yanında olduğumu hatırlayınca, ilahi ben...bilge biraz kırık, biraz şıp sevdi, ben biraz içinden konuşan, dışından susan olunca, garip oluyor işte..
neyse paradoks işte..
bilgecim 2 ekmek, 1 monte carlo, 1 gazete verirmisin ?
' yoksa bu bir evlenme teklifi mi ?'
of bilge of...
[beyaz_yalan]