Erkekleri Anlama Kılavuzu
Erkekler aşktan kaçar mı? Erkekleri belki de duygusuz sayan en önemli eylem bu kaçıştır. Bir erkek aşktan kaçıyorsa bilin ki âşık olmuştur.
Bu onu duygusuz yapmaz. Ve bu kaçış da belki sorumluluktan kaçıştır. Erkek hep çocuk kalır. Bir çocuk gibi isteklerinin yerine gelmesini ister. İsteklerini yerine getirir; getirtir. Ama işin içine aşk girince o da bir sorumluluk alma tehlikesi yaşar. Ve kaçar. O her terk ettiğinde terk edilen tarafından lanetlenir. Terk edilenin arkadaşları da bu lanetlemeye katılır. O ise sanıldığı kadar kolay unutmaz. Bir erkek hem terk edildiğindeki, hem de terk ettiğindeki aşk acılarını bir arada yaşar. Ya beslenir, ya da diğerlerinin lanetleme çalışmalarına katkıda bulunur.
Bütün erkekler doğası gereği çok eşlidir. Ama insanı diğer canlılardan ayıran akıl ve vicdan onu tek eşli olmaya ikna eder. İkna olabilenlerle ikna olamayanlar olmak üzere ikiye ayrılır bu noktada erkekler. Ancak ikna olamayanlar bile hep bir kadına tutulurlar. Erkeğin kadına, kadının erkeğe bağlanmasından daha kolay olmasının sebebi budur. Erkek ilgi ister. İlgiyi gördüğü kadına meyleder. Erkek eğer sorumluluktan kaçma eğilimindeyse bu birçok kadınla olabilir. Bu onu duygusuz değil, olsa olsa korkak yapar. Eğer sorumluluk alabilecek kadar güçlüyse erkek tek eşli ilişki eğilimleri yaşayabilir. Sorumluluk almaktan korkuyorsa erkek hep aldatır. Erkeklerin kimisinin mutlu evliliklerinde bile aldatmaya elverişliliğinin sebebi tamamen budur. Cinsel ve diğer her açıdan mutlu olmaları bir şeyi değiştirmez. Erkeği kadından aldatma sebepleri açısından birbirinden ayıran bazı önemli faktörler vardır. Kadın mutsuzsa aldatabilir. Erkek mutsuzsa kesin aldatır. Ve yine erkek mutlu bile olsa aldatabilir. Kadın mutluysa o erkek hayatının tek varlığıdır.
Öte yandan yine de erkek duygusuz değildir. Aldatma eğilimde bile olsa bunu duygusuzlukla yapmaz. Pek çok kadın tarafından beğeniliyor olmaktan memnundur. Hani çocuk kalmıştır dedim ya... Bir çocuk sevilmeyi ve beğenilmeyi nasılsa gülücükle karşılıyorsa o da öyledir. Nereden gelirse gelsin... Kadınlar eşlerinin kendilerini aldatabileceği düşüncesinden doğal olarak korkarlar işte bu yüzden. Erkekler de eşlerini kendi eğilimlerinden bildikleri için kıskanırlar. 'Ya bir erkek eşimi baştan çıkarırsa' diye. İlişkiler için hassas bir dengeye ihtiyaç duyulur işte bu yüzden. O denge ne kadar sağlamsa ilişki de o kadar keyifli hale gelir.
Burada yazdıklarım ne aldatmayı haklı çıkarmak içindi, ne de erkeğin aşktan kaçmasına mazeret olsun diyeydi. Akıl ve vicdan sahibi bir erkeğin başka bir kadını eşine tercih etmeyeceğini vurgulamak istedim. Tüm erkeklerde aldatma eğilimi var diye kadınların da eşlerine baskı kurmaması gerektiğini vurgulayarak, zaten akıl ve vicdan sahibi biriyle birliktelerse bu eğilimin asla fiile dönüşmeyeceğini bilmelerini istedim. Bazı akılsızlar tarafından ortaya atılan erkeğin dini gerekçelerle dört eş alabilmesinin yasallaşması önerisinin sahiden gerçekleşmesi durumunda bu çok eşlilik eğiliminin ortadan kalkmayacağını belirtirim. Eğer bahsettiğim hassas dengeler kurulmaz ve karşılıklı anlayış oluşturulmaz ise bu asla dörtle sınırlı kalmayacaktır zaten.
Kadın ve erkek ilişkilerine sahip çıkıyorsa, birbirlerini anlıyorsa, asla birbirlerinden şüphe etmiyorlarsa ve pek tabii bir birlerine olan sevgileri devam ediyorsa, yukarıda bahsettiğim denge kurulmuş demektir.
Ne kadar denge sağlansa da,evlilikte eşitlik sağlanamıyor maalesef.Bu toplumun kanayan bir yarası olarak akar duru.Bir de Bugünlerde gündemde olan,dinde çok eşlilik konusu tartışılıyor.Türbanlı bir yazarın da katıldığı bir tartışma programında,kendisine soruldu:Eşinizi sizin rızanızla evlenmek istese müsaade edermiydiniz diye.Kadı cevap verdi:Ederim..
Şimdi korkarım bu anayasa değişikliğinde eğer bu çok eşlilikte yasallaşırsa hiç şaşırmam doğrusu.Aldatmaya gelince her erkeğin geninde bu duygu vardır.Çoğu kadın ise eşine sadakatla bağlı kalır,aşık olsa da olmasa da...
saygılar..
Kadın ve erkek ilişkilerine sahip çıkıyorsa, birbirlerini anlıyorsa, asla birbirlerinden şüphe etmiyorlarsa ve pek tabii bir birlerine olan sevgileri devam ediyorsa, yukarıda bahsettiğim denge kurulmuş demektir.
son yıllarda araştırmalar gösteriyor ki evlenen insanların sayısı azalırken boşanan insanların sayısında hızlı bir artış var
sizn final de söylediğiniz sözlerin üzerine buda şu demek oluyor
demekki insanlar bahsi geçen dengeyi kuramadıkları gibi hale hazır olan dengelerini de alt üst ediyorlar .
dilerim Rabbimyıldız barışkınlıgı versin bütün kullarına
elleriniz dert görmesin Doğan bey hürmetler.
Değerli Sevtap Dudu ve Safiye Samyeli... Görüşlerinizi paylaşıyorum. Ve yazıma zaman ayırıp da yorum yazdığınız için teşekkür ediyorum. Saygılarımla...