Esebilseydim Yüreklere

Çoğul bir düştü benimkisi. Ümitleri kaybolan yıllara düşmanlığım da hep bu yüzden.. Herkesin karıştığı hayallerime, bana ait bir nokta yerleştiremediğim için şimdi herkes gibi mutsuzum. Beynime çoğul işlediler bir bir, sanki ince ince dokudular hayallerle bir yere gelinmediğini... Sıkıştırdılar tüm ümitlerimi; sersemledim, düşlerimden düştüm. Böylece akıl baki olmayan hiçbir şeye elimi süremedim.

Kimse karışmasaydı sevdiklerime, yaşama biçimime, seçtiğim cümlelere, pişman olacağımı bile bile kurduğum düşlere..daha sağlıklı olacaktı düşüncelerim. Yönümü, rotamı kaydırmasalardı olmayacak yerlere, ben de tek başıma yaşamaya alışabilir, istediğim rüzgarla uçabilir, kendi iç dünyama esebilirdim.

Karıştılar, karıştırdılar yaşayacaklarımı. Her şeyim allak bullak olduktan sonra fark ettim yanıldığımı. Beni öyle bir doldurdular ki hayata karşı, tek başıma değil mücadele vermek, hayata dair ümitler beslediğim hayallerime bile karışır oldular. Eksik kaldım, sömürüldüm. Çoğul ellerin gazabında tepetaklak yuvarlandım adeta. Amacı belli olmayan, ipsiz sapsız, keyifsiz, başı boş bir insan haline geldim. Artık kendimi, kendim bile tanıyamıyorum.

Oysa ki, hiç değişmeseydi hayatım ya da esebilseydim istediğim yöne, herşey daha farklı olacaktı. Düşmeyecektim olmazlardan, yara almayacaktım gereksiz yanlışlardan, insanların oyunlarından.. Onlar olmasaydı eğer hayatımda, bu kadar yalnız olmayacaktım. Onlar adeta beni kabuğumun içine çekilmem için zorladılar, iteklediler, hayallerimi de aldılar benden. O kabuğun altında ben, kendim ve sadece boş vesveselerim vardık.

Küstüm, kustum tıkandığımda oraya. Nefes bile alamıyordum, benim nefesim hayallerimdi çünkü. Rehin aldıklarında düşüncelerimi, benim de yaşama dair her bağlantım koptu; eksik, boynu bükük, yapraksız ağaç gibi kalakaldım. Oysa ki onlar bunu düşünmek yerine hayallerimi nereye gömeceklerini düşünüyorlardı. Çok yazık!..

Onlara karşı yani çoğul insanlara karşı mücadele vermeyip bir köşede pısıp kaldığımı mı zannediyorsunuz? Böyle bir düşünceye sahipseniz eğer, yanılıyorsunuz. Zira kara cahillerin ortasında kaldığımda ne kadar çırpındığımı, ölmezden önceki (hayallerim benden koparılmadan önceki) anımda ne kadar direndiğimi değil anlatmaya, tekrar zihnimde canlandırmaya bile gücüm yetmez. Zaten anlatsam bile bu yaşanılanları tekrardan yinelemeye benzer, gereksizdir.

Esecektim halbuki her diyara, umrum olmayacaktı telaşeler, gereksiz mühimmatlar, yetişilecek toplantılar, halden hale geçişler, sersem düşünceye sahip nefes alıp verenler..hiçbiriyle alakam olmayacaktı. Estiğim noktaya umut dağıtacak, hayallerimi anlatacak, beni dinleyenlerin ümitlerini canlandıracaktım. Kimse düşündüklerini yüksek sesle söylemekten çekinmeyecekti ben estiğim vakit, herkes cesur yürek olacak, kendine olan güvenlerini belki de ilk defa içlerinin en derininde duyacaklardı. Ben; yani ben çoğul düşüncelerin gazabına uğramasaydım, zorla alınmasaydı hayallerim, koşmama, esmeme, umutlar, güzel günler dağıtmama izin verilseydi; dağa, taşa, canlılara, gökyüzüne, insanlara, çiçeklere, dost olan bütün varlıklara, bir ışık bekleyen, her gece uyumadan önce medet bekleyip dua edenlere, içinde ümit beslemek isteyen kalplere, canlara, onlara, beni bekleyenlere, hayal aleminde esmek, çoğul fikirli insanlardan kurtulmak isteyenlere, en büyük örnek olacaktım. Ben onların yüreklerine estikçe daha çok koşacaklardı hayallerine, ümitlerini gerçekleştirmek için yaşamın paçasına yapışacaklardı...

Ama olmadı..esemedim...
Çünkü beni kabuğuma,
Kabusuma,
Kendi çoğul düşüncelerine hapsettiler...

HAZİRAN 2012

04 Haziran 2012 3-4 dakika 88 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    Hüzün ve mutluluk hayat ile iç içedir. İnsanın başına her ne geldiyse sabretmesini bilmek ve ümitsizliğe düşmemek gerekir, ki Yüce Tanrı'da kitabında öyle buyuruyor ''Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.'' diyerek. Şartlar ve çevremizde gelişen olaylar ne kadar olumsuz olursa olsun, duygu ve ruh dünyamızda ümitsizliğe yer olmamalı. Genç bir insanın hayat tecrübesi tabi ki yaşca daha büyük insanlara göre azdır. Hayatı içine sindirebilmek zaman ile yavaş yavaş olursa insanın karekter yapısı da daha sağlam zeminlere oturur. İnsanlar tarafından kullanılmak ve aldatılmak tabi ki hiç iyi bir olgu değil, ama bilinçli insan aldatıldığı durumlardan ders çıkararak daha ileri ki yıllarda kişilikli ve kendinden emin, özgüveni tam bir yapıya sahip olur. Yüreklere esebilmek, güzel bir düşünce zaman hangi fırsatları çıkarır önümüze şimdiden bilmemiz zor, ancak bu satırların yazarının sağlam bir kişilik yapısı ve karakterde olduğu hissediliyor, en azından yazıp çizdiklerinden öyle algılıyoruz biz. Umarız ki yüreklere esmesi daha ileri ki yaşlarında artan bir yoğunlukla devam etsin. Tebrik ve başarı dileklerimle Filiz...👍