Eski Bir Dost
Uzunköprü'de aradığım bir çok kitabı bulamamak başta olmak üzere, 12 Eylül'ün korku kuşatmasına inat açtığım kitapevine kitap almaya geldiğinde tanışmıştık kendisiyle...
Arada bir gelir, alacağı kitabı ya da kitapları seçer... Zamanı varsa eğer oturur bir süre konuşurduk.
Konuşmalarımız sanat edebiyat ağırlıklı olurdu... Okumayı ve yazmayı seviyordu...
Kaleme aldığı ve emekli olduğunda kitaplaştırmayı düşündüğü yüzlerce öyküsü olduğundan söz ederdi.
Edebiyat ve sanat konularında zengin bir bilgi birikimine sahipti... Bu yüzden dostluğu benim için bütün değerlerden daha değerliydi!..
Eşi de, kendisi de öğretmendi.
Gelişleri sıklaştıkça konuşma zamanımız uzamaya, konuşma konumuz siyasal tavır geçmişimizi açmaya vardı...
1985 yılıydı... 12 Eylülün gölgesi hala siyahtı ve ortalık yoğun bir şekilde korku kokuyordu!.
O da korkuyla sinen eski dostların varlığında dimdik ayakta kalmıştı!.. Bende...
O da kuşatma altındaydı!.. Bende...
O da yanı başında hissedeceği bir omuz arıyordu!.. Bende...
Kitapevi ortamında söyleşi dostluğumuz kısa zamanda aile dostluğuna dönüştü...
Bir süre bu böyle gitti.
Ve bir akşam eşim, küçük kızım ve ben dairelerin kapısında duyduklarımızla dona kaldık!..
Benim için bütün değerlerin üstünde olan insan, 'Eşinizin Behice Boran'a benzediği konuşuluyor! Bu gibi ve buna benzer nedenler yüzünden dostluğumuzu sürdürmek, benim ve ailemin zarar görmesine neden olacak!. Ben ve eşim devlet bursuyla okuyup öğretmen olduk. Eğer öğretmenlikten atılırsam bu benim sonum olur!. Bir daha görüşmeyelim lütfen!..' diyordu.
Beklemediğim bu tavır benim için, o günlerin koşullarında tam bir yıkım oldu...
Kendimi toparlamam abartısız iki yılımı almıştı.
Aradan uzun yıllar geçmesine karşın, söyledikleri bugün bile hala kulaklarımda çınlar.
2003 yılında Esenyurt Kültür Merkezi'nde resim sergisi açmıştım...
Açılıştan sonra iki gün orada kalmış, daha sonra işlerim nedeniyle Uzunköprü'ye dönmüştüm. Uzunköprü'ye dönüşümün ikinci günü cep telefonum çaldı... açtım. Telefondaki ses; Esenyurt sergimi gezdiğini ve çok beğendiğini söylüyor... ve başarımı görmekten gurur duyduğunu ekliyor... İstanbul'da açacağım sergilerden kendisini haberdar etmemi rica ediyordu.
Kulaklarımdan süzülerek yüreğimdeki eski yarayı kanatan o'nun unutamadığım sesi 'görüşürüz!..' diyerek sessizleşirken, yüreğimde eskilerden kopup gelen acı bir yanma kalıyordu.