Eylül'e Akran Oldum

Yine bir sonbahar günü. Yaz aylarının son demleri yaşanmış bitmiş, Eylül sonlarına gelinmiş ve sonbahara mahsus renk tonlarına geçisler başlamış. Dalında hiç düşmeyecekmiş gibi duran kibirli yeşil yaprak, sararmış bir vaziyette yerlerde sürünüyor. Talihi varmış ki imdadına çöpcünün küreği yetişiyor.
İnsanlarda yapraklar gibi oluyor. Yerlerde ayak altında sürünmektense, şanslı yaprak gibi ilk gidenlerden olmak istiyor can.
İnsan ömründe orta yaşın başlangıcı sonbaharın Eylül'üne ne çok benziyor. Gençlik yıllarında sararmış yaprakları gözler görüyordu.. Ya şimdi öylemi ya. Artık yaprak kokuları, kalabalık bir ortamda içilen tütün kokusu gibi insanının kanına işlemiş sanki.
Neden bu Eylül ayları hep şiirlere konu olur sorusuna cevap aramaya başlayınca insan, zaman tünellerinin kapıları aralanmaya başlar.
İlk defa okula başlayan her çocuğun mutlaka ilgisini çekmiştir sınıflardaki dört mevsim resmi. Ve mevsimlere olan alakanın miladı Eylül olur böylelikle. Insana göre talihlidir Eylül. Insan kendi eylülünü bir defa, Eylül ise kendi zamanını her defasında doğarak kıyamete kadar yaşar. Eylül'e göre talihlidir insan. Eylül her defasında kendi zamanını yaşar, insan bir defada tüm mevsimleri yaşar.
Hep bahar aylarına arkadaş olacağım derken geçen yazın farkına bile varamadan kapıyı çalan Eylül'e akran olmak. Zamanın tadını çıkarmaktan başka çare kalmıyor.
Orman içinde uzunca bir patika yolda, sararmış yapraklar arasında yürümek istiyorum. Akranım olan Eylül'e ağabey olmadan onu tanımak istiyorum. Çöpcülerin küreklerinde giden sararmış yaprakların hayat hikayelerini dinlemeden göçüp gitmek istemiyorum.

29 Eylül 2011 1-2 dakika 4 denemesi var.
Yorumlar