Eylül'ün Hüznü

Öğlen vaktine sancılı gözlerle bakarken ezan mıydı kulağımı tırmalayan,
Yoksa hunharca çalan kilese çanımıydı bilmiyordum.
Ağrılı bir dağı sırtımdan atmışçasına yorgun bedenimi taşıyan dizlerim titriyordu
Korkularımla soğuyan yüreğimin içinde pıhtılaşan sevdalar ayakuçlarıma dökülürken,
Sanki binlerce ölü çocuk doğurmuş ana kadar Sızılıydı etim.
Kirpiklerime yapışmış geçmişin attığı kördüğümleri parmaklarımla çözmeye çalıştıkça
İnatla çözülmek bilmiyordu, keskin bir söz aradım kesip atmalıydım kirpiklerimle beraber
Sarmaşık gibi dolanan her şeyi kimliğimden?



Of! Yine pikaptan gelen o sesler ?? Hep yanımdaydın oysa?? ağzımı kapattım duvarlarla,
Karabasanlarından ürken köylü gibi...
Sizde susun lanetini ayağıma dolayan günler!
Elbet bir gün dilinizi ateşimde yakacağım.




Sonra biranda aklıma lora geldi ne kadar da Güzeldi.
Şiir kokardı saçları, bal rengi teniyle dudaklarımı binlerce kez doyurmuştum.
Vadilerinde yeşeren Çiçekleri terimle sulayıp
İhanetlerimle kuruturdum.



En büyük soysuzluğum belki de buydu!
Ah! Acizleşip ne kadar da günah işlemiştim daha büyümemiş kalbine
Ama veda ederken dilimden sözler dökülmüştü kucağına.



(Lora söz veriyorum, hikâyeni yazacağım bütün şehirlerin göbeğine.)

Günah kokumu sürdüğüm diğer kadınlar aklıma gelmeden,
Himayala dağlarından gelip yanağıma çarpan rüzgârla ayılmam kolay oldu.



Şimdi son kez yüzümü eylüle döndürmeliyim, küçük bir kıza verilmiş sözüm var.
Asırlardır her gün bozduğum oruçlarıma bir kez olsun sadık kalıp,
Eylülü tüm merhametimle sarıp sarmalayıp
Hüzünleriyle sevişmeliyim.
Bu günden sonraki yarınların belki de bir tekrarı Yok.



Susturun Tanrılarınızı,
Kapatın meleklerinizin göz yuvalarını,
Kabrinde alçaklığına boyun eğmiş Araplar gibi
Son sözümü tutacağım?



Eğer ki;
Karanca duasına sığınıp, yüreklerinizde birikmiş iyiliği sığınmak istersem
Asırlardır kötülük biriktiren başımı kopartın Lütfen.

28 Ağustos 2008 1-2 dakika 14 denemesi var.
Yorumlar