Falcılar ve Fincanlar

Aşka felsefe...
Mutlu Aşk Yoktur der bir filozof ama asıl anlatmak istediği mutlu aşkın yazılı tarihinin olmadığıdır. Evet... Mutlu aşkın yazılı tarihi yoktur. Hep enkaz aşkları anlatır kitaplar.

Leylâ ve Mecnûn, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Romeo ve Juliet, ya da Beatrice'nin Dante'sinden "Makber"in şairinden Halid Ziya ya birçok yazar siyah aşkları anlatır, sonu acı olanları. Sonu acı olduğunda sonsuz bir liste çıkarken karşımıza, mutlu biten aşkları anlatan kaç yazı vardır? Klâsikler, Romantikler, Realistler, Bilimkurgucular, Simgeciler, Modernler, Post-Modernler Aşk'ın dış yüzünü değiştirirler de, doğasıyla oynamazlar pek. Aşkı anlatmak için siyah'ı seçerler.

Yazarlar, aşkı anlatmanın ne kadar gözü pek bir girişim olduğunu bildikleri halde sarılırlar kaleme. Karpuz çekirdeğini doldurmayan ayrılıkların mezarlığında, en eski aşkların mezarlarından söküp alırız sözleri ama yinede tatlı yönleriyle anlatamayız aşkı.

Sözcükler sağlık sınırından, resimler tablolardan taşarken, dili bile sürçmeyen insanların düşünceleri sürçmeye başlarken, kendi bedenine sığmazken insan, felsefe ve mantık nasıl anlar ve anlatır aşkı?

Felsefe gibi doğru bir ya da kişiye göre değişir diyemezsin aşkta, aşkın gözü kör de değildir üstelik. Doğru olan, aşığın aşkından başkasını görmeyişidir, diğer doğruları önemsemeyişi. Önemsemeyişi anlayabilir mi mantık, anlatabilir mi felsefe?

Altın sözcükler, zardaki şeş ve yek, ya da kapı aralığından esen rüzgâr, ceviz sandıklarda saklanan mektuplar. Birbiriyle alakasız ama anlamlı birçok şeyi içinde yaşatırken aşk, ölümün özgeçmişleri tınmadığı gibi, aşk doğruyu tınmazdan gelirken, kendi içinde ele alabilir mi aşkı felsefe, anlatabilir mi?

Kaç ayrılık filozofu tarihte, matematiğin içinde kaç barışma formülü vardı? Kurak toprakların suçunu yağmura mı sormalı?
Aşka susadığında dudaklar, kim bilebilir ki çareyi? Filozoflar mı? Yoksa falcılar ve fincanlar mı?

Yaşayarak yazdığımız kader kitabında, en derin ateştir aşk ve birden yön değiştirir alevler. Yakanın birden yandığı, yananın küllerinden yeniden doğduğu, efendinin ve kölenin belli olmadığı bu oyunda mantığın ve felsefenin ölçüm yapmaya gücü yetmez. Ayrılığın ülkesinde adresler filozoflara sorulmaz. Uçurumları ölçebilen bakışlar bile bir aşkın yüzölçümünü sezemez.

İşte bu yüzdendir ki,
Bitmez şairlerin yalnızlığı,
Bitmez mutsuz aşkın destanı
İşte bu yüzdendir ki, yalnız ölür bazıları.

Hakan Karali
Bir acemi şair ve buruşuk kâğıtların destanı...

Afganistan / Nimruz

24 Mart 2010 2-3 dakika 24 denemesi var.
Yorumlar