Farklı Yüzyılda Olmak

Ağlıyorum sanatçılara..onlar ki en güzel dünyayı kurmak için uğraştılar...uğraşıyorlar...ancak sevgi ile var olacağımızı bildiler...Ve Ulu Önderin de dediği gibi 'sanatçı, ışığı alnında ilk hissedendir.'Allah'ım kelimelerim bana farklı çağrışımlar yapmaya başladı...Bu insanlık ! Nerede ? His deyince aklıma hisler ,duygular gelirdi benim önceden... Oysa şimdi...
Artık mutluluğun hakkım olduğunu düşünüyorum ama mutluluk nerde ?
Artık sevginin de hakkım olduğunu düşünüyorum ama sevgi nerede ?
Artık sağlığın ,sıhhatin ,hoş sohbetin hakkım olduğunu düşünüyorum ama nerede?
Dünya, yıllar hepsini yavaş yavaş elimizden alıyor ve ne kalıyor elimizde ? Kala kala bir göz yaşı, acı ve elem kalıyor... 'Baki kalan bir hoş seda' misali...
Bunları söylerken gözlerim doluyor bir kemanın sesine ağlıyorum...Ben çalmıyorum ,çalamıyorum ama ne güzel de çalıyor !
Ben diyorum acaba farklı bir yüzyılda mı yaşıyorum.?Yoksa çevremdeki bu kırık dökük şeyler mi eskide kaldı?
Şu anda ağlasam kimse beni durduramayacak,ölene kadar ağlayabilirim...
Hele bu keman sesi !
Tüm teknolojik araçlarım var sayılır..ama ben robot da değilim ki...Arkadaşın ,dostun yerini ne tutar?! ' Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir ,gittikçe artıyor yalnızlığımız...'diyor ya şair...Bu ayrılık olamaz; olsa olsa bir ölüm olabilir...Çünkü ayrılar bir gün kavuşur ,ancak ölene kavuşamayız bu dünyada ...Ben neleri yitirdim? Dönüp konu başlığıma bakmasam yine kaçırıp keçileri konudan uzaklaşacağım...Eskiden öyle miydi? 'adını mıh gibi aklımda tutuyorum' diyordu ya Attila İlhan ...Hani Mıh nerede ?Mıh gibi akılda tutmak nerede ? Mıh gibi akılda tutanlar nerede?
Gittikçe unutkanlaşıyoruz...Bu ağız konuşmaya yarar arkadaş,sohbete yarar,bu el öpülesi,bu kucak sarılmaya,bu beyin sevmeye yarar...Bunları unuttuk ..Bundan acı ne olabilir ?Unuttuğum şeyleri unutmuş da olabilirim...Ama silik olarak şimdilik bunlar var zihnimde...
Ben uçan bir kuştum,yaşlılık vurdu beni yerlere düştüm...Ben koşan bir taydım,koşmak değil durmak mahvetti beni...Oldum bir acayip işin kölesi...Sevsem de boş sevmesem de...'Tutulan kısrak harmanı döver' misali...
'Ağlasam sesimi duyar mısınız ?' Yoksa bir mendil bile taşımıyor musunuz?...Öyle ya artık eller için bile kurutucular var...İçine lokum saracağımız,düşürüp sevdiğimize vereceğimiz bir mendilimiz de yok... Döktüğümüz göz yaşlarımızı sileceğimiz bir mendilimiz de yok tabii ki...Mendiller yoksa göz yaşı da olmamalı mıydı ? Yoksa biz teknoloji çağı derken bunu mu anladık ? Tutup sıcak elleri yürümek varken tozlu yollarda, bizler buz gibi cama bakıp yürüdüğümüzü düşünüyoruz...Düşünüyor muyuz ? İzliyor muyuz ? İzleyip düşünmüyor muyuz ?Öyle ya belki ben başka tarafa bakacağım ?
Hele insanların yaşama hakkını bile alanların olduğu bir dünya elbette çok düşündürücü ve riskli bir yer gibi geliyor bana...
Sanal alem bize ne çabuk uydu Allahım !Yalan Dünya dedikleri bu muydu acaba ?
İnsan ne için var ? bir düşünür, 'uzun süre sonra anladım ki bir insan başkaları için var' diyor... Öyleyse insani duyguların yerine ne geçebilir ?
Artık süpürgem yoncadan değil...ve ben belki elime almaya üşenmesem her yeri uğultulu ses çıkaran elektrik denen ölüm oyuncağıyla çalışan o tuhaf araçla süpüreceğim...Ama o neler alacak içine ? Benim 'Süpürgesi yoncadan Eminem' şarkısını da alacak belki de ve ben onu balkondan aşağı bahçeye atacağım...ve 'çağdaşım' diye övüneceğim...Oysa çağ nerede ? ben neredeyim ?süpürge nerede ? faraş nerede?ot süpürgesi nerede ?
Arkadaşımı telefondan arayacakmışım,görmeyecek mişim,görsem de dokunamayacakmışım ? Oh ne âlâ ! Bizleri robotlaştıran bir çağ... Bir internet yazısında diyordu ki ...'Bu çağ ne garip !: Robotlar insanlaşırken ,insanların robotlaştığı bir çağda yaşıyoruz.'
Kafama şu soru takılıyor...Acaba hepimiz aynı çağda mıyız ?Aynı çağda mı yaşıyoruz ?
Bence değil... Farklı çağlarda olan garip,karmaşık,kozmopolit bir dünyada yaşıyoruz...
Belki içimizde hiç bilgisayarı olmayan var,tepegözü,projeksiyonu olmayan var ama sevgi adındaki o muhteşem duygusu olmayan da var mıdır ? Söylediklerimden-düşündüklerimden- ürküp bu konuyu kapatmak istiyorum...
Farklı yüzyıl dediğim bu işte...Kimi sever,kimi sevilir ,kimi sevgi bilmezdir belki ...duygu yüzyılını dört gözle bekliyorum...Ancak bu dünya beni de sizi de harcayacak...Hepimiz sanal olanla uğraşırken ölüp gideceğiz belki de...
Var mı benim dört kolluyu taşıyan ? diye soran bir şiir geldi aklıma şimdi...Bir hastayı ziyaret etmek varken neredeyiz ?Çiçek yerine virüs yollayıp hastayı daha hasta edecek bir şekilde duygu paylaşımı-o da duyguysa- ne kadar doğru olabilir ?
Elbette teknoloji iyi ama ..onun önünde yaşlanmak ne kadar tuhaf...Yaşımı hesapladıktan sonra yorum yapabiliyor mu ? Hayır...Elimi tutup,saçımdaki akları sayabiliyor mu ? Yoksa hiç mi ilgisini çekmiyor ? Öyle ya boya varken aklar ne için ?Gençlik duygusunun yerine ' genç gibi hissedelim 'demek ne kadar doğru ?
Velhasılı bu işin içinden çıkamadım ben ...

29.03.2013

30 Mart 2013 4-5 dakika 42 denemesi var.
Yorumlar