Felsefi Kapılar - 2
Kardeşler,aileler,dostlar,arkadaşlar,tanıdıklar,tanımadıklarımız etrafımızdalar hep.Çoğu zaman onları yer değiştiriyoruz,en yakınımızda olan bizi en iyi tanıyan insanlarala uzaklardaki insanları.Kendimizi bir bilinmez yapmaya çalışıyoruz,olayları istediğimiz gibi yönlendirmeyi böylece ne zaman istersek uzaklara kaçabilmeyi umut ediyoruz.Fakat zamanla bütün insanları uzaklaştırdığımız kendimizi kendimizin bile anlamadığı bir deliğe soktuğumuzu farkına varmıyoruz.
Ve yalnızlık! Alışkanlık olabilir mi? Kendimizi o kadar ulaşılmaz bir noktaya koyuyor ki bu zamanla,artık doğru olarak düşünülen düşünce ve hareket tarzları varsa bunlar değersiz kılınıyor.Ve gariptir ki insanlara yaklaşmaya çalıştığımızda bunu yapamıyoruz çünkü kalbimizde bunun ne demek olduğunu bilen bir parçamız yok,yalnızlık yalnızlığı doğuruyor.Yüreğimizin katılığı buz dağlarını bile eritecek durumda ama yağmur yağsa ağlıyoruz,aşk lafını duyduğumuzda yanıyoruz.
Her istediğimiz zaman istediğimiz gibi hareket düşünmek bize geri dönüyor,hastalandığımız zaman ateşler içinde yanarken üşümek gibi.
Yaşam sürekli "deja vu"dolu neden oluyor bu?Hep aynı yaşamı yaşıyoruz,değişiklikler olmuyor hiç.Bunlar mutlu olaylarda olsa katlanılabilir mi?Hayır.
Doğduğun andan itibaren bir puzzle yapmaya başlıyorsun ve onu ancak öldüğünde bitireceksin.Bu kadar büyük bir resimde de birbirine benzer yada aynı parçalar var elbet,ama sonuçta her parçayı yerine koydukça bütüne biraz daha yaklaşıyorsun.