Fetiş - 2
Ben neyim? Nereden gelip, nereye gidiyorum? Gibi sorular kişi düzleminde varsa da sosyal birlikti yapı düzlemi içinde yoktur. Bu kabil kişilerin takıntısı ben neyim, neye aitim? Gibi sorgulayıcı olan takıntılar, paylaşılır olan bir düzeye geldiği zaman; sosyal yapının da takıntısı olacakla, tekrar sosyal yapının tabu ve totemi içine alınırlar. Örneğin, böylesi bir fetiş edim, tabu ve totemi yapı ile inançtı dinler içinde uygulana gelen muskacılıktırlar.
Fetiş kişinin haz ve elem duygularına yaklaşım davranışlarını ve duygulanımlarını ifade eden, dıştan uyaran korku, kaygı ve hoşlanma temelli komplike bir duygudur. Uyaran karmaşası da olan kategorize edilemeyen, düzenleşim algıları tam sağlanamamış titrek bir ürkekliktirler. Yakınlaşma ve uzaklaşmayı düsturlar. Fakat her iki durumda saygıyla gerçekleşirler.
Oysa tabunun olumsuzlukları saygılanmaz. Çünkü tabu genel uygulanır düzenleşim ve kategorize edebilmenin bilgisidir. Meşruiyet kaynağıdır. Oysa fetiş öyle değildir. Fetiş insanın düşünsel ve davranışsal emeğinin ürünü olmakla ve dıştan kategorize olmayışla uyaran olmakla, insanın bilinç ve irade kontrolü dışında çıkışıyla fetiştirler. Fetişler, dıştaki uyarım gücü baskısına karşı bir dirençlimedirler.
İnsanın kişi ve kişiler olacakla fetiş düzeyinde kalan tasavvurları; kaygı ve takıntıları, mülkiyetçi ilişkiler yolu ile kendisine yansıtılanla, bir anlama olacaktı. Anlamalar sosyal yapıların kendisine ve toplumsal yapının kendisine ve kişilerin kendisine yabancılaşaraktan düzenlime edilip, kategorize ettiği paylaşım haline gelmiştirler. İşte bu kişilerden göçle sosyal paylaşım olgusu olan fetişler, sosyal ve toplumsal gücü iyice görünmez kılacakla, yaratan bir güç ifadesine de dönüştürmüştürler.
Fetiş uyaran olacakla kişi duyguları üzerinde seçimlenmesi olan fetişler, o süreçler boyunca bir seç imlenmesi ve tasnifi yoktu. Fetişler nesnel oluşunun yanı sıra, öznel duygu, düşünce ve sanallıklar üzerine yaklaşılan ve kaçınılan duygular girişmesi olan saygılanmadırlar. Hatta insan üretim ilişkileri üzerine de yapışan, kişisel olacakla bir hayal gücü tasavvurdurlar. Giderekten de sosyal yapının ve toplumun tasavvurlarıdırlar. Bunlar genelleşerek inanç unsuru üzerine, ideolojiler üzerine adapte olurlar.
01.10.2011