Gaflet Uykusu
Suskunluğumu, ifadelerimi, düşüncelerimi kısa bir aradan sonra kızgın, keskin ve ateşli bir kılıç gibi saplamak istiyorum...
İnsanları bölen, önemsemeyen, dinlemeyen, halkını küçümseyen, onları sınıflaştıran, sokakta ekmek almaya giden ufacık bir çocuğun ve gençlerin ölmesine sebebiyet veren, parkları, sanat kurumlarını kapatan, sanatçılara değer vermeyen, gazeteleri, mahkemeleri ele geçiren, kendi bakanları istifa ettiği halde hala yüzsüzce iktidarda kalmakta direnen, kendi hırsızlığı için oğluyla ifade vermeye gitmezken, onuruyla ölen Berkin'i hazirandan bu yana canıyla uğraşırken bir kez bile arama tenezzülünde bulunmayan, savcıları hakimleri başka yerlere atayan, kısacası kendi düdüğünü öttüren bu otoriter rejimin içine.....
Lakin bir taraftan şaşkınlık içindeyim, tahsilli ve görgülü bildiğim engin hatırı sayılır tanıdıklarım da, hiç okumamış cahil kalmış tanıdıklarım da, bu gafletten hala uyanmak istemiyorlar ve bu rejimi destekliyor ve kendilerini beğeniyorlar. Bütün bu halkın paralanmasına, hakkını aramasına rağmen, aksini düşünen insanlar inanmak istedikleri şekilde davranacaklardır. Çünkü onların amacı, (Atatürk düşmanı olanlar), Atatürk'ün getirdiği devrimi yıkıp kendi şeriatlarını kuracağı planı içindeler eminim. Yalnız ufak bir ayrıntıyı atlıyorlar... Bir park yüzünden aylardır ayaklanan halk, Berkin'in ölümüyle şehir şehir direnişe geçiyorsa, Atatürk'ün yaşatılması ve onun devriminin yıkılmaması için ne yapmaz ki...
Okullardan andımız kalktı, İstiklal marşının bir yerinde sözü değişti. Devlet tek bir ağza bakıyor duruma geldi. Yakında göklerdeki bayrağımıza da göz dikerler. Yeni bir yasa uydurup çocuk katilini dışarı salarlar. İnternet tümüyle kalkar... TV yayınları denetlenir, sosyal medya kısıtlanır, sanat kurumları kaldırılır, onlara göre bale ve tiyatro sanat değildir çünkü...vs vs... vs...
Güneşin bir tarafı aydınlatıp, diğer tarafı karartması gibi bir durum bu... Bazı insanlar karanlıkta kalmayı tercih ediyor, bazı insanlar ise aydınlıkta, bazı gerçekleri idrak edemedikleri ve beyinlerini yıkayan bu yalanlara inanmak istedikleri gibi yaşamak istiyorlar. Gelişmiş ülkelerin gücüyle kıyaslandıklarında, bayanların gidecekleri kadın doktorların kalmadığı bir ülkeye teslim olacaklardır. Çünkü, bazı ebeveynlerin zihniyetinde kız çocuklarının okutulmaması gerçeği saklıdır.
Bugün düşünüyorum da, dün yaşayan dedelerim, ninelerim zamanında da, kapalılık ve gerilik vardı, ama benim dedem annemleri, teyzemleri, dayım kadar gayet modern bir tarzda giydirip okutmaya çalışmışlar ve Atatürk'e son derece saygı duymuşlar, onun kurduğu bu ülkede bu toprakta aynı bayrağın altında, kardeş kardeşe birlik ve beraberlik içinde iyi bir toplum olarak kalmışlar. Ne hırsızlık, ne yalan ne de ihanet varmış. Kimse kimsenin malına mülküne ve namusuna göz dikmez, verdikleri söz namus sayılır, kimse kimsenin arkasından iş çevirmezmiş. Bir somun ekmeği paylaşmayı, dost kalıp birbirleriyle dayanışmayı bilmişler. Allah'a olan kulluk vazifelerini yerine getirmek için namazını da kılmışlar, Hacca da gitmişler.
Şimdi bizim dedelerimiz, atalarımız ecdadımız Müslüman değil miydi? Bugün ve yarın için neden peki tereddütlerimiz, korkularımız var, bizi bir kaosun içine sürükleyenlere, bizi dinimizle inancımızla siyasete alet etmek isteyenlere, bizi kendi çaldıkları düdüğe ayak uydurmak isteyenlere bizi insanlıktan çıkartmak için sabrımızı sınayanlara asla fırsat vermemeliyiz. Kendi özgür ve hür irademizle kendi doğrularımızı kendi hakkımızı sonuna kadar aramalıyız.
Ve hala gaflette uyumak için ısrar edenlere de, fazla söyleyecek söz bulamıyorum. Bir gün yanlış verilen kararlardan dolayı geç kalındığında, ne yazık ki, hissedilen acılar yine ortak paylaşılacaktır...
Yaşanan toplumsal olayları ve olguları analiz etmişsiniz güzel bir deneme çıkmış ortaya kutlarım Sevtap hanım içtenlikle...👍
Ahmet bey,her şey için çok teşekkürler....
😊😊😊