Gariban
Tam sana yazacak gibi oluyorum, kaderin seni bana yazmadığı geliyor aklıma. Gülüşünün siyah kuyruklu piyanosunun bir tuşu kırık ve ses çıkarmayan, bende bir türlü şarkı olmayan hali takılıyor gönlüme.
Tam seni sevecek gibi oluyorum, içlenen bir Salı gecesinin Çağlayan çarşambaya ütopik örüntüler sardığı bahar isteklerinde. Kalbine bağladığın iplerin sana başkası tarafından tutunuşu diziliyor önüme. Bu derece fena ve böyle otuz iki dişi de eksik bir sevdada kurtarılan ben olamam. Halim de yok zaten artık kurtarmaya. Hep ben mi koşacağım eksik sevdaların peşinden, hep ben mi "ben buradayım hâlâ" diyeceğim görünmezken?
Bir sahil kasabasındaki minik evde iskemleye oturan bedeninin, tenine dokunmaya ramak kala aşkla; ambulansa haber verip "ölüm haberini aldım seni sevebilme ihtimalimin" dediği o iskemle bile bana gülünç ve kaçakçı umutlar seriyor. O halıya oturmam, kalkarsam aşkının dağınık başından. Bitlerini ayıklamam ayıp kaçarsa seninle olmak isteği.
Tam seni özleyecek gibi oluyorum, bedenimin fırsatçı gururu beni sarıyor. Yalnızlığı seviyorum o an, kendime sarılırken. Sanki bir kedinin başını okşuyorum, kollarımla kendime tutunurken. Bu, hiç ihtimallerinde kulaç atmayı beceremeyen bir sevdalının can simidi oluyor kendini kurtarırken.
Tam, işte tam şu anda mavi tik işaretini gördüğün aşkların engelli raporu oluyorum senin için. Ayda üç beş gün vardiyalı ve kademeli bir yalnızlık duayeniyken astımlı mutluluğum, uğrak taziyelerde sevi baş örtüsüyle "âmin" rütbesine yükseliyorum. Sular seller gibi akıyor şimdi yazdıklarım sana. Okunmayı çok yakıştırsam da okumak sana yakışmasa da...
Rüyamın ertelenen alarmı oluyorsun, sana uyumak adetinden sıyrıklarla kurtulsam da sende uyanmak gailesi hırçın saçlarımı süpürüyor. Hep sana kel, hep sana kem, hep sana görüşmek nasibinde sakız olup bir türlü balon olamayan ve patlamayan kötü şansı kaderinin...
Tam da hep tam bitti dediği yerde başa saran; işte, o ben. Güçlü ve kararlı olduğunu kalbine nakışlayıp adındaki sihri terzinin dikilmez söküğüyle nam saldıran...
Eceli teftişten geliyorum ben. Tam da şu an. Titrek toprağının gül bahçesine su döken bir gariban...
Dilara AKSOY