Gazel Mevsimi
Her nebatatın yeşermeye tohumlarını patlatarak başlamasının bir sonu da olacaktır ya..bu engellenemez, ki engellemenin bir ihtiyaç olduğunu da düşünmüyorum... Eriyen karların toprağa akmasıyla birlikte, doğada gerçekleşen canlanma, bahar kokusu bir mevsimin böyle güzel geçmesine vesile olur...tabii her mevsimin ayrı bir hazı vardır.Bu mevsimi yani ilkbaharı yaz ayı onu da şimdi anlatacağım sonbahar mevsimi aceleyle takip eder...birbirinden kalan eksiklikleri tamamlamak gayesiyle, görevlerinin başına tam vaktinde gelirler..zamana saygıları sonsuzdur.
Tam vaktinde dünyayı mesken tutan bir mevsim de oksijenin ruhumuza işlediği sonbahardır...her mevsimin sembolleri, kendine özgü yaşam kalıpları olduğu gibi, sonbaharın da vardır..bunlar;uzun zamandır görevde olan bitkilerin yapraklarıyla vedalaşmasıdır.. elbette bu ayrılık o kadar da kolay olmaz, nasıl olsun ki, aylardır birbirine büyük umutlarla bağlanan yaprak ve ince dallar, ayrılmaya karşı var güçleriyle direnirler...bu ayrılmaya karşı gösterdikleri mücadele neticesinde, öylesine yorulurlar ki...daha yarım yaşını dolduramamamış olan yapraklar, dalların kendilerine kırgın olduğunu, onları başından atmak istediğini düşünerek dertlenmeye, kara yaslar tutmaya başlarlar...
O kadar içten gözyaşı dökerler ki, onların bu halini gören vefakar toprak, ağaca emreder;görevin bu acıyı acilen dindirip aralarındaki bağı koparmaktır. Bunu duyan ağaç, dal ve yaprağa bir nasihat verir ..neden ayrılmak zorunda olduklarını anlatır. Bundan sonra, dallar yapraklara giden can suyunu kesmeye başlar. Bunun verdiği acı yaprağın canını öylesine yakar ki...yakın zamanda sararmaya başlar...bir zaman sonra da vücudunda tek damla enerji kalmayınca, gelecek olan bir rüzgarın kendini alıp uzaklara götürmesini bekler..
Bazıları bu şansı yakalayamadan ağacın dibinde çürürler..ammavelakin bazıları da, bunun fırsatını bulduklarında, rüzgarın sırtına binerek uzak diyarlara yol alırlar.. bunun son yolculukları olduğunu da bilirler. Fakat, onlar ölmekten korkmazlar. Yolda giderken, rüzgar ve güneşin şiddeti bağırlarını kavurarak, bu masum canlıların hayata elveda etmesine yardım eder...artık dayanacak gücü kalmayan bu yapraklar, bir köşeye salına salına inerler...bu bazen bir akarsu, bazen bir kaya parçasının topraklaşan yüzeyi, bazen yuvası bozulan kuşların yuvalarının içi, bazen de bir yetimhanenin bahçeinde oynayan kadersiz meleklerin ayaklarının dibi olur...
Bu kadar yolu acılarla alan bu bahtsız ,yorgun varlığın adı artık Gazeldir.. biz de onlara, sonbaharda kefenlendikleri için SONBAHAR GAZELLERİ adını verdik... Ama yazının ismi yanık yaprakların mevsimini, yani Gazel Mevsimini hoş karşıladı.