Gece Tutkunu
Ve şimdi gece yalnız kalplerin yollarında açan
narin ve kırılgan bir çiçekti…
Her gece açılır kapıları gökyüzünün. Ve ben yıldızların
yansımalarını izlerim. Neşe ve hüzün göz kırpar
aynı anda milyonlarca yıl uzaktan bana.
Her gece bir kuğu gibi süzülüp geçmiş zamanlarda
akarım. Bir ben görürüm dünle yarın arasında kaybolmuşluğu.
Gizemli bir el dokunur sonra aklı karışık
yalnızlığıma. Bir rüzgâr gülümser odamın camına
yaslanıp bana aldırma dercesine.
Her gece bir yağmur damlası olup düşerim kaldırımlara.
Karışırım direnişlerime. Mutsuzluğum, kederlerim
sisli bir sokağın başında renk alır geceyle birlikte.
Her gece dolaşırım bir garip avare. Geçerim türlü
hikâyelerin arasından ve bir yolculuk başlar bilinmezliğe.
Bir sesi var gecenin yalnız duyulan, aşk kokan,
yanına çağıran. Sürükleyici bir gizemle yaklaşıp tensel
bir alevin tutkuyla sarılması gibi döner etrafımda
kırmızılar içinde. Kül rengi bakışlar, dolgun ve pembe
hayallerle cezbeder her anımı.
Her gece bir gölge gibi kalırım yaşamın bıraktığı izlerde.
Sonsuz bir imgeye dönüşür varlığım. Her şeyin
birbirine sustuğu zamanın teslimiyet anında umut
sözcükleri saklarım sokak aralarına.
Her gece alev alır içimdeki adam tutunamadıkça…