Geçmişte Yaşadıklarımı Bir Bilsen
'Neden sorusunun cevabı bir hiç'
Olunca geçmişe sığınmak şu anımı mutlu ediyor.
Geçmiş yılların acısıyla büyüyen hastalıklı ruhların torunları bizler hayatın içinde sıkışıp kalıyoruz.
Ya bizden öncekilere aynen benziyoruz yada inatla tam onların tersiyiz.
Ortasını ' orta yolu ' yakalayamıyoruz çoğunlukla.....
Eğer geçmiş mazeretinden bahanesinden kurtulacak kadar yürekliysek belki bir çok yeni acıyla muhatap oluyoruz.
' Orta yolu ' yakalama şansıyla birlikte...
Geçmiş bahanesi olmadan yaşamak birçok şeye göğüs germek demek aslında...
Geçmiş bahanesi ise hayatı daha kolay yaşanabilir kılıyor.
Ve soruyorum kendime NEDEN;?
Neden böyle davranıyoruz;
Neden sorusunun cevabı bir hiç olunca geçmişe sığınmak insanın ' şu anını şimdiki zamanı ' mutlu ediyor.
Peki geçmiş mazereti midir?
Tabiî ki hayır sadece kendimize yutturmaya çalıştığımız bir mazeret.
Biriktirilmiş hayatlara sahip insanlarla yaşamakta ayrı bir beceri istiyor..
Biriktirilmiş bir hayatla yaşayanlar sadece kendilerini değil çevrelerini de tüketmeye devam ediyorlar
Geçmişimizi temizlemeye çalışmadan yaşadığımız her saniye kirlenmiş ruhumuzun daha da kirlenmesine yol açıyor.
Kirli ruhlarımızla huzur aramamız boş bir gayret..
Belki geçmişi sil baştan yapamayız.
Yaşadığımız anın şu andan itibaren ' geçmiş ' olduğunu unutmazsak.
Geçmiş mazeretini taşımaktan kurtuluruz.
Bizi kirletenlere bir gün mutlaka hesap sorulacak
İnanan için bu önemli.
Bizlerde birilerini kirletmekten vazgeçelim.
En önemlisi kendimizi kirletmekten ...
Geçmişin kirini bu güne taşımadan bir hayat yaşamak mümkün hem de çok daha kolayken niçin bu günü de kirletmek derdindeyiz...
Sadi'nin bir sözü ' kötülere tahammül edelirse kötüler artar.'
Çıkışı olmayan bir yolda ilerlerken cesur olmak çok zor.
Böyle olunca da ellerimizden kan gönüllerimizden kin eksik olmuyor.
Bariz tedavi edilmesi gerekenler varken hiç bir şey yapamamak ve yapmamak sıkıntı veriyor ruhlara
Bazı insanlar da kendi hayatlarını ve başkalarının hayatlarını çekilmez kılarak anlamlı hale gelmeye çalışırlar.
Bu da ancak geçmişi temizleme derdi olmayanların yapacağı bir şey...
Bizler geçmişi temizlemeden yaşamayı marifet sanarak büyütülen bir neslin çocuklarıyız.
Özellikle kızlarımıza öfkelerini dırdırla ifade etmek küçük yaşlarda öğretildi.
Öfkelerini dırdırla değil de iletişimle ifade etmeleri ise edepsizlik yada daha acısı itaatsizlik sayıldı.
Edepsizliği ya da itaatsizliği bir çok kızımız göze alamadı.
Dırdırcı kadın olmak zorunda kaldı.
Öfkeyi ifade etme şeklini büyüklerimizden aldık.
Hatta öfkeyi ifade ediş şeklini cinsiyetlerimiz belirledi.
Bizim şehrin genç kızları öfkelerini dırdırla ifade etmeyi öğrendi.
Bizim şehrin delikanlıları ise öfkelerini saldırganlıkla ifade ettiklerinde kendilerini iyi hissettiler.
Öfkelerini sağlıklı ifade edemeyen delikanlılarımız ise biriktirmeyi tercih ettiler.
Kutsal bir emanet gibi....
Öfkeyi her ne şekilde ifade edersek edelim.
Öfke bizim öfkemizdir.
Öfkemizin haklı mazeretleri her zaman vardır.
En önemlisi sebebi geçmişimizdir.
Bu kadar öfkeli oluşumuzun sebebini cesaret edipte soranlara cevabımız hazırdır.
' Geçmişte yaşadıklarımı bir bilsen .........'
'Neden sorusunun cevabı bir hiç'
Olunca geçmişe sığınmak şu anımı mutlu ediyor.
Geçmiş yılların acısıyla büyüyen hastalıklı ruhların torunları bizler hayatın içinde sıkışıp kalıyoruz.
Ya bizden öncekilere aynen benziyoruz yada inatla tam onların tersiyiz.
Ortasını ' orta yolu ' yakalayamıyoruz çoğunlukla.....
Eğer geçmiş mazeretinden bahanesinden kurtulacak kadar yürekliysek belki bir çok yeni acıyla muhatap oluyoruz.
' Orta yolu ' yakalama şansıyla birlikte...
Geçmiş bahanesi olmadan yaşamak birçok şeye göğüs germek demek aslında...
Geçmiş bahanesi ise hayatı daha kolay yaşanabilir kılıyor.
Ve soruyorum kendime NEDEN;?
Neden böyle davranıyoruz;
Neden sorusunun cevabı bir hiç olunca geçmişe sığınmak insanın ' şu anını şimdiki zamanı ' mutlu ediyor.
Peki geçmiş mazereti midir?
Tabiî ki hayır sadece kendimize yutturmaya çalıştığımız bir mazeret.
Biriktirilmiş hayatlara sahip insanlarla yaşamakta ayrı bir beceri istiyor..
Biriktirilmiş bir hayatla yaşayanlar sadece kendilerini değil çevrelerini de tüketmeye devam ediyorlar
Geçmişimizi temizlemeye çalışmadan yaşadığımız her saniye kirlenmiş ruhumuzun daha da kirlenmesine yol açıyor.
Kirli ruhlarımızla huzur aramamız boş bir gayret..
Belki geçmişi sil baştan yapamayız.
Yaşadığımız anın şu andan itibaren ' geçmiş ' olduğunu unutmazsak.
Geçmiş mazeretini taşımaktan kurtuluruz.
Bizi kirletenlere bir gün mutlaka hesap sorulacak
İnanan için bu önemli.
Bizlerde birilerini kirletmekten vazgeçelim.
En önemlisi kendimizi kirletmekten ...
Geçmişin kirini bu güne taşımadan bir hayat yaşamak mümkün hem de çok daha kolayken niçin bu günü de kirletmek derdindeyiz...
Sadi'nin bir sözü ' kötülere tahammül edelirse kötüler artar.'
Çıkışı olmayan bir yolda ilerlerken cesur olmak çok zor.
Böyle olunca da ellerimizden kan gönüllerimizden kin eksik olmuyor.
Bariz tedavi edilmesi gerekenler varken hiç bir şey yapamamak ve yapmamak sıkıntı veriyor ruhlara
Bazı insanlar da kendi hayatlarını ve başkalarının hayatlarını çekilmez kılarak anlamlı hale gelmeye çalışırlar.
Bu da ancak geçmişi temizleme derdi olmayanların yapacağı bir şey...
Bizler geçmişi temizlemeden yaşamayı marifet sanarak büyütülen bir neslin çocuklarıyız.
Özellikle kızlarımıza öfkelerini dırdırla ifade etmek küçük yaşlarda öğretildi.
Öfkelerini dırdırla değil de iletişimle ifade etmeleri ise edepsizlik yada daha acısı itaatsizlik sayıldı.
Edepsizliği ya da itaatsizliği bir çok kızımız göze alamadı.
Dırdırcı kadın olmak zorunda kaldı.
Öfkeyi ifade etme şeklini büyüklerimizden aldık.
Hatta öfkeyi ifade ediş şeklini cinsiyetlerimiz belirledi.
Bizim şehrin genç kızları öfkelerini dırdırla ifade etmeyi öğrendi.
Bizim şehrin delikanlıları ise öfkelerini saldırganlıkla ifade ettiklerinde kendilerini iyi hissettiler.
Öfkelerini sağlıklı ifade edemeyen delikanlılarımız ise biriktirmeyi tercih ettiler.
Kutsal bir emanet gibi....
Öfkeyi her ne şekilde ifade edersek edelim.
Öfke bizim öfkemizdir.
Öfkemizin haklı mazeretleri her zaman vardır.
En önemlisi sebebi geçmişimizdir.
Bu kadar öfkeli oluşumuzun sebebini cesaret edipte soranlara cevabımız hazırdır.
' Geçmişte yaşadıklarımı bir bilsen .........'
beğenıyle okudum..tebrık edıyorum
Sevgili dost, Çevre ve aile faktörü şekillenmemizde çok etkili oluyor, çok haklısınız bizleri nasıl işlemişlerse, ne görmüş ne duymuşsak, ne almışsak çevremizden bizde çevremize % 80 öyle yansıyoruz ne yazık ki..
Ve eserlerinizi yorumsuz bıraksak da beğniyle okuyoruz..
Saygılar..