Geleceğe Mektup-1
---- Ey sevgili gelecek hoş geldin sefa geldin fakat bu karşılamaya senin ve sizlerin nasıl tepki vereceğinizi bilemiyorum bel ki de sizlerle ben hiçbir zaman karşılaşamayacağım fakat yinede yazmak istedim bu mektubu elinize geç ipte okuduğunuz zaman gerçekten nasıl bir tepki vereceğinizi merak ediyorum ama birazda tahmin ediyorum bizlere soracağınız soruları ve de öğrendiğiniz gerçekler karşısında şaşırıp bizlere kızacağınızı da tahmin ediyorum, Bu satırları sizlere 2013 yılının son ayında yazıyorum ama nereden başlayacağımı da bilemiyorum desem yeridir belki yazacak oka dar çok şey var ki hangisinden sizlere haber vereyim yada sizlere bir belge bırakayım diye ama olsun bir yerden başlamam lazım.
Sevgili gelecek, İstersen sıkılmadan okursan sana kısaca benim çocukluk yıllarımdan ve-de gençlik yıllarımdan bahsedeyim. Çocukluk yıllarım 1960 lı yılardı o zaman özellikle bizim yaşamış olduğumuz bölge yani Orta Anadolu daha temizdi her yönüyle temizdi havası suyu doğası temizdi insanlarda bir o kadar temiz ve saftı yalan denen nefsin oyunu hemen hemen hiç yok denecek kadar azdı insanlar arasında yalan söyleyenlerde iyi gözle bakılmazdı yalan söyleyen o insanlara hiç mi hiç önem verilmezdi ?' denirdi ki İnsanlar sözleriyle Hayvanlar ise Boynuz-ve yularlarından bağlanır'' denirdi buz söz İnsanın sözüne ve de özüne sahip çıkması gerektiğini anlatırdı herkese. Birde Gençlik yıllarından kısaca bahsedeyim sevdalar vardı dağlar gibi aşklar vardı nehirler gibi delice akardı bazen ama hiç bir zaman da bendini yıkmazdı hiçbir zamanda yatağından dışarıya taşmazdı taşsa da fark edip tekrar yatağına dönerdi bu aşk ve sevda denen insan ömrünü yıpratıcı tatlımı tatlı bu gönül işi biz sevdik mi güneş batana kadar değil ömür bitene kadardı Sevdalarımız ve aşklarımız neyse birde baktık-ki yılar çok sıfırlı yıllarla buluşmuş vede insanlarda bu sıfırlarla beraber sıfırlanmaya başlamışlar, sevda dedik ya yalınız kara gözlü ince belli ceylan gibi seken ahu gibi bakan bakınca da yürekler yakan ve uğruna destanlar ve de şiirler yazılan sevgililer değildi bizlerin gönlünde yatan sevdaların en vazgeçilmezi vatan aşkıydı- Bayarak sevdasıydı bize bunu öğretmişlerdi vatansız sevda olmaz vatansız insanın aşkı da olmaz nedeni de özgürce üzerinde yaşayacağın vatanın yoksa eyer sen sevdayı da aşkı da hak etme hakkına sahip değildin bizi böyle yetiştirmişlerdi belkide sevgili gelecek- beğenmeye bilirsiniz bizim bu yetişme tarzımızı bey ensenizde beyenmesenizde biz böyle yetişmiştik en azından ben böyle yetişmişim.
--- Evet sevgili gelecek,Bunu neden bize anlatıyorsun diyebilirsin ama bir oku hele bizler böyle yetiş tikte ne oldu akıbetten haberiniz olsun diye yazıyorum sizler bunu kaçınız okursunuz bilmiyorum ama yinede yazacağım. Bizim zamanımızda devlet denen oluşum daha da bir güzeldi, Öğretmenlerimiz vardı elleri öpülesi bizleri kendi evlatlarından hiç ayırmazlardı bazen inanmazsınız ama kendi öz çocuklarından dahi fazla ilgilenirlerdi bizlerle sizler vatanın geleceğisiniz derlerdi bu vatan bizlere emanet bizden size kalan bu emaneti sizlerde gelecek nesillere bırakacaksınız diye bizlere telkinlerde bulunurlardı ve de bizlerde övünürdük ki bize bu vatanı canlarını rehin bırakarak hediye eden soyumuzla atamızla haklı bir gurur vardı bize bunları öğreten öğretmenlerde ve de bizde-783.562 km² yüz ölçümüne sahip olduğumuz ve emanet aldığımız bu vatan denen kutsal kara parçasını sizlere bırakacağımız için gururla yetişmiştik, üç tarafımız suyla dört bir yanımız da ateşle çevrili olan bu Coğrafyada her şeyimizle kendi kendimize yetiyorduk ve bir gün birileri içimize öyle bir fitne saldı ki Allah etmesin İnsanlar tutu ayıların sıtmasın o-gündür bu gündür bu sıtma hastalığından kurtulamadık hep titrer olduk ama ne titreme sizlerde bizim gibi bu hastalığa yakalanmayın diye hatırlatma yapıyorum. Ata dedik ya öyle bir ata-ki dünyanın hayran olduğu bir ata övünmekte haklıydık ancak onun bize sahip çıkın diye bıraktığı bazı değerleri bizler sizlere kadar ulaştırabilir miyiz bunun garantisini veremiyorum yani endişeliyim sevgili gelecek. Şimdi sen soracaksın nedir bunlar diye, açık açık elimizden alınanları yani hem ide kanun hükmünde kararnamelerle alınanların bir tanesini söyleyeyim ama utanıyorum.
---- Bizim Çocukluk yıllarında İlk okulda okuduğumuz zamanda Atadan Bize yadigar kalan Andımız diye Güzel mi güzel bir oka darda manalı marş türü söylev var idi kanun la bunu kaldırıp sizlere ulaşmasına engel oldular bizlerde buna seyirci kaldık sevgili gelecek neden kaldırılıyor diye sorulduğunda da aldığımız cevap Ne mutlu Türküm demek Faşizan bir söz olduğu için kaldırdıklarını söylediler ve benim gibi düşünen birkaç tana- Ne Mutlu Türküm diye- diyenden başkada ses çıkaran olmadı bizlerde bu kalabalığın çıkarmış oldukları kanun destekli seslerinin karşısında bizim sesimizde cılız kaldı Sevgili gelecek. Size Öğrenci Andının Sözlerini Bari bırakalım diye düşündüm belki mümkün değil ama belki gelecekte sizler kim bilir tekrar çocuklarınıza okutursunuz kim bilir sevgili gelecek.
TARİHÇE: ( ALINTI)
Türkiye'deki ilkokullarda her sabah öğrencilere söylettirilen and ilk olarak eski Milli Eğitim bakanı Reşit Galip tarafından yazıldı. 1932 yılında bakanlık görevine gelen Reşit Galip 23 Nisan sabahı çocuklarıyla bayramlaşması sırasında aklına gelen fikri Afet İnan'a anlatıyor. Afet İnan anılarında şöyle yazıyor: "1933 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramı idi. Reşit Galip heyecanla Çankaya köşküne geldiği vakit Atatürk'ün yanında bana bir kâğıt uzattı ve şunları anlatmaya başladı. 'Sabahleyin ilk bayramlaşmayı kızlarımla yaptım. Onlara bir şeyler söylemek istediğim vakit bir and meydana çıktı. İşte Cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı' dedi. Bu sözler Türk çocukları tarafından o yıldan beri tekrarlanmaktadır. Vatanperver Dr. Reşit Galip evvelâ bir baba olarak bu hisleri duymuş; sonra da Millî Eğitim Bakanı olarak okul çocuklarına bu andı içirmişti:"
ÖĞRENCİ ANDI (1933)
Öğrenci Andı-Andımızın Sözleri
Öğrenci Andı Sözleri
Türküm doğruyum çalışkanım
İlkem; küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak yurdumu milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
---İşte böyle sevgili gelecek Şimdilik Bir fıkra türü hisseden kısayla buraya kadar olanların sadece ve sadece birkaç satırını bitirmek istiyorum, ama devamı gelecek gelelim Kısaya. Adamın birisi pazara gider ve oradan ilk-defa gördüğü incirden bir tane yer ve hoşuna gide ve bir okka alır ve köyüne döner tadı hoşuna gitmiştir tekrar yine kasabaya Pazar kurulur fakat kendisi gidilemeyeceği için komşusuna ısmarlar adını da bilmediğinden tarif eder, derki Komşu ben geçen hafta bir şey aldım fakat adını bilmiyorum sana tarif edeyim de yine al der komşusu da tabi der ve tarif başlar dışı deri içi darı der bana bundan al der, komşusu pazarı gezer fakat tarife uygununu pek bulamaz en sonunda bir tezgahta kırılmış bir patlıcan görür ve tamam der dışı deridir içi de darı dır bu gördüğü şeyin ve alıp getirir bunu gören komşu bir anlam veremez ama çaresiz kabul eder ve yemeye başlar tadı değişik gelir ısırınca demek-ki der bunlar uzayınca tadı kaçıyor der ve kalanı da atar. İşte böyle sevgili gelecek daha fazla uzatıp ta tadını kaçırmadan devamı gelecek mektup ta şimdilik hoşça kal sizi habersiz bırakmamaya çalışacağım sevgili Gelecek. Gelecekte gelecek neler gelecek bakalım ne dersin.
17 Aralık 2013