Gelin Gömelim Maskeleri
şimdi kuşkonmaz dallarımı kırıyorum
ellerimde bir çığlık
nereye dokunsam sonbahar oluyorum
belki de bir darbe
nedeni bilinse de, bilinmese de, her insanın kendisiyle iletişim kuramadığı anlar olmuştur. Bir yalnızlık çöreklenmiş göğsünün üstüne, hayattan bıkmışçasına durgundur. Daha düne kadar, yüreği perdeleri kavuran yaz güneşi gibi sıcakken, bugün yüreği perdeleri üşüten kış güneşi kadar soğuktur. Eli ayağı iş tutmaz, kimseyi görmek istemez, tüm değerlerini yitirmişçesine, bir boşluğun içerisinde delirmemek için direnmektedir.
bir nefesliktir ömür, elbet biz de göreceğiz
sıralı veya sırasız, teker teker gideceğiz
insanların birbirine gereksinim duyduğu ortamda, önce insanın varlığı hissedilmeli, daha sonra soyut ve somut kavramlar karşılaştırılmalı,
''ÇELİŞKİNİN ROTASI BOZULMADAN, BELİRGİNLİĞİN NOKTASI BULUNAMAZ''
hep deriz ya çok şey gördüm, birazını okudum, birazını dinledim. Nedense duymak ve dinlemek istemediğimiz bir ses vardır, o da yürek sesidir. Çünkü, canlı veya cansız varlıklar üzerinde analiz yaparken, ilkönce hareket noktası olarak görünüş ele alınır. Bu da, etki ve tepkilerin devamlı yer değiştirmesine sebep olur. Bilinmeli, gerek hareketlerdeki, gerekse sözlerdeki ölçüsüzlük ve aşırılık güvensizliği doğurur
karmaşanın içinden sıyrılıp çıkmak isteyen her insanda, mutlaka olumlu veya olumsuz değişim vardır, fakat gelişim var mı, o pek anlaşılmıyor. İnsanların geneli değilse de, çoğunun doğasında var. Sıkıştığı anda ikinci yüzü devreye sokma politikasını uygular. Bu görüşteki insanlar, istemeyen görüntülerin kapısını da yavaş yavaş aralamaya başlar
?'ADAM YÜZ SEKSEN DERECE DÖNÜŞ YAPTI'' sözünü dikkate alırsak, tüm bu anımsamalar ve anımsatmalar, insanların ikinci yüzlerini her an devreye sokmak amaçlı, yedekte tuttuğu gerçeğini doğruluyor. İnsanlar ikinci yüzünü terk ettikleri anda huzura kavuşacaklardır. Tek yüzlü olmalı, maskesiz yaşamalı, maskeyi çıkarıp atmalı, ufalayıp parçalamalı
''GÜVENSİZLİK İNSANI DİRİ DİRİ MEZARA GÖMER'' kime sorsanız aynı sözü duyarsınız, ?'yok be kardeşim kimseye güvenilmiyor, kimin ipiyle kuyuya inilir, Allah korusun seni bir yudum suda boğarlar'' tarafsız olmak şartıyla, her insan önce kendisini sorgulamalı
bunun için de, her insanın hayatında ?'önemli bir dönüm noktası'' olmalı
mesela başlattığı bir dostluk, kardeşlik, bir arkadaşlık, bir sevgi, bir uğraş gibi, önemli bir dönüm noktası
''DEĞİŞİM İÇİN ÖZEN VE EMEK GEREK'' bu da düşünsel evrim çizgisi hakkında bilgilenmeyle gerçekleşir. Her hangi bir olumsuzlukta, teknik açıdan kendini yenileyen uysal kişi, efendiliği göz önünde tutup, sesini alçaltarak o ortamdan uzaklaşır, tam aksine bunu fırsat bilen aksi kişi, kendi daracık dünyasının içinde, öldürücü gücün simgeliğini üstlenerek çıkardığı yüksek sesle alçak sesi bastırmaya çalışır. Benliğinin en şeytani duygularını geliştirerek ulaştığı en yoğun nefreti, aheste aheste sunmaya başlar. Bu arada da yeni taktikler uygulayıp, her türlü değeri hiçe sayar
toplumunda, homurtularıyla, krallığını uygulayanlar, yaratıcılığı engelleyip, doğallığı ve açık yürekliliği yok etmeye çalışanlar vardır. Bilmeli kişi, çağdaş insanların düşünceleriyle kendi düşünceleri arasındaki farklılığı bilmeli ve görmeli, nasıl bir uçurumun ucunda olduğunu. çünkü uçuruma düşmenin derecesi yoktur. Yok ediciliğin(üfürükçüler-karabilimciler-kandökücüler-bölücüler) temsilcisi kimliğini taşıyan fertlere, bu özellikleriyle, yaratıcılar arasına giremeyecekleri hissettirilmeli. İnsanlığın değerini belirleyen yankı, o dinmez çağıltı dinlettirilmeli,
belki o zaman kişi özünü oluşturacak çekirdeği keşfedebilir
bütünü ve bütünlüğü görebilen insan, yenilikçi insandır
dinliyle dinsizin, mezhepliyle mezhepsizin, zenginle fakirin, bilgiliyle bilgisizin kaynaşma noktasında kentlerin, ilçelerin, köylerin ortasında, buluşulan ortak noktada, insanın varlığı alaşağı edilmeden, olumsuzluklara çözüm önerilir ve çamurdan değil, aynı hamurdan oluştuğumuz akıllara yerleştirilir.
işte o zaman aynalar parçalanır, bıçak saplanır yok ediciliğin kimliğine ve zehir kokan imgesine. İşte o zaman ılımlı insanların doğuşu başlar. En azından bizden sonra gelecek olan nesiller de korkusuz yaşar ve akmaya başlar yaşama sevincinin pınarı
''O HALDE, GELİN GÖMELİM MASKELERİ''
çocuklar eşitsizliğin acısını görmesinler, yitirmesinler yaşama sevincini, çocuklar büyüsünler ve birbirini çok yönlü sevsinler diye, gelin gömelim maskeleri. Şiirlere, öykülere sevgi tohumları dökelim, sular seller gibi dolduralım dizelere
şelaleler yapalım ve sesini miras bırakalım çocuklara
ki çocuklar kardeşliği öğrensinler...