Geliştiri

Geliştiri

Eleştiri nedir diye sorsam hemen hemen herkeste kötü bir algı oluşur öyle değil mi? Kelime olarak ben de sevmem çoğu insan eleştirmenin aslında bir ilim olduğunu, donanım gerektirdiğini ve fikir sahibi olmayı gerektirdiğini bilmez. Görecelidir zevkler ben beğenmedim der. Aklıma yemek programları geldi birden rakipler birbirine puan verince çok da adil(!) oluyordu hani sonuçlar. Eleştiriye -e -LEŞ- ti ri- o leş gibi tavırlar, haddi aşmalar da girebiliyor anlamını bilmeyenlerce yapıldığında. Bu yüzden yeni bir kavram eklemek istiyorum dilimize kullanıldı mı bilmem ama ben görmedim.
Geliştiri evet geliştiri. Nedir peki ’’geliştiri’’ ya da ne olmalıdır?

Bir eser kişi ya da yazıdaki eksik, kusur ve yanlışları ego savaşlarına girmeden, onu rencide etmeden ve onun gelişimine katkı sağlayacak bir biçimde yapılan naçizane öneriler olup üslup gerektirir.

Kişisel eleştiriler herkes içinde değil birebir yapılmalıdır. Dost kusurunu herkese haykıran değil onu dostuna tatlı dille, birebir söyleyendir.

Ego savaşı ise negatif enerji doğurur. Adaleti yok eder ve kişiye yeteneğini sorgulatır. Bu konuları deneyimlemiş biri olarak önerim asla bir siteye göre haa, ben kötü yazıyorum, beğeni almıyorum diye düşünmeyin. Bunun eserlerinizin değeriyle hiçbir ilgisi yok. Değerlendirenlerin zihniyet, bakış açısı, birikimi, eserden anlayıp anlamaması vb her şey öznel bir değerlendirme yaratır. Ünlü üstatların beğendiği şiirlerimiz bazılarınca beğenilmeyen  şiirler bile olabiliyor. Eleştiren kişinin yeterli donanımı var mı diye bakıyorsun Türkçeyi doğru düzgün yazamayanlar, okuduğumuzu anlamadığımız kişiler olduğunu görüyorsun bazen. Bu yüzden de eserlerimize güvenelim farklı farklı mecralarda paylaşalım ve de gruplaşmalara ve sınırlı bakış açılarına esir etmeyelim.  Tanımadığımız insanların fikirlerini baz almalıyız bir de çıkarsız olanların ve de bizimle aynı kulvarda yarışmayanların.

Bir tek sitede fenomen olan kişilerin zamanla esamesi bile okunmuyor çoğu insan kitap çıkartıyor çoğunu tanımıyoruz bile. Demek ki mühim olan burada halka, genele hitap edebilmektir. Hece şiirinde yeniyim, hiç unutmam birkaç deneme paylaşmıştım hem de fırından yeni çıkmış hâliyle düzeltme bile yapmayarak, artık ne cüretse. Tahmin edersiniz ki hemen eleştiri gelmişti kimi dostane bir tavırla söyledi kimi ise fesat/hane. Eleştirileri gülerek değerlendirmiştim çünkü eleştiriye değil ardında yatan art niyete ve farkına vardığım haksızlıklaradır alerjim. Eleştiri geleceğini bile bile paylaştım çünkü eğitmek istiyordum kendimi, eğitilmek istiyordum. Çoğu kişi ezmek amacıyla söyleyecekti hatamı bunu biliyordum. Ben mi ne yaptım? Notlar aldım. Bana ne güzel öğretmenlik yapmışlardı eleştirdik sanıp eğiterek. Eleştiriden kastettiğim şeyi anladınız siz.

Necip Fazıl üstat boşuna dememiş: ’’ Düşman ifademdir, hızımdır.’’ Bende hırs yapar çekememezlikler. Birilerini geçme hırsı değil inadına çalışma hırsı, zaten bu olunca birileri hiç olmuyor rekabete gerek bile kalmıyor başarıyorsun. Rekabet insanı yıpratır ama hedefler canlı tutar. Akıllı insan her akıldan yararlanır, hedefini ise güçlü tutar.

Emin olmadan neden paylaşıyorsun cümlelerini oturt da öyle paylaş diyorlardı bilmiyorlardı ki kimse destek vermiyordu kendi kendime gelişiyordum. Destek olmadıkları gibi bir de üstelik yıpratmak için uğrasan fesatlar ordusu ile savaşıyordum saçma rekabetlere çekilerek.

Pes etmiyordum!

Hece şiirinde yeni olmama rağmen çok değerli bestekârlarla hatta ünlü üstatlarla tanıştım hepsi de beyefendi ve yeteneğimi keşfetmiş, beklentisiz kişilerdi. Özgünlüğümü ve de işi çabuk kapmamı sevmişlerdi. Burası olmamış denildiğinde hemen düzeltip gönderiyordum çabuk kaptın işi diyorlardı. Birkaç denemem böyle olsa da sonrası burası olmamış diye hiç demediler.
Yağlı boya kursuna başladığımda da eline fırça almamış biriydim ama ilk tablom satın alınmak istemişti. Çabuk öğrenmem avantajdı belki ama hızlı yazmam dezavantajdı yazılarımı ve şiirlerimi kontrol etmeden spontane çok şey paylaştım bu yazıyı da iki dakikada yazacağım şimdi çünkü beynimi durduramıyorum çoğu kez.
Toplumumuzun kalkınmasını istiyorsak önce empati ve eleştiri yeteneği kazanacağız çatışmaların başlıca kaynağı budur yani iletişimsizlik bunu bozan da eleştiridir. Bir şeyi beğenmedin mi yaz nedenini ilmi bir şekilde ki karşındaki saygı duysun, teşekkür etsin o eleştiriye. Geliştirdiğini düşünsün çalışmalarını o önerilerin. Kötü olmuş işte peki neden? Yanıt yok...
Kitap incelemesinde birinci olmuştum sonra da o kitapla ilgili düzenlenen panele katıldım baktım orada da eleştiri yapılıyor ama moderatörü rencide etmek amacıyla. Zoom yüklerken geç bağlandım ama iyi ki de bağlanmışım. Felsefe boyutunda konuşmalar göremedim dedi bir hanımefendi. Moderatör de o zaman sizinle yapalım bu felsefeyi dediğinde sustu. Ben de buna sinir oluyorum işte. Eleştiri yapan kişi eleştiri yaptığı kişiden daha iyi olmalıdır ya da bilgisiyle saygı uyandırmalı ve susturmalıdır. Neyse girdim ve de başladım kitabın felsefesini yapmaya sonra da sorularınız varsa yanıtlayabilirim kitaba dair ne varsa lütfen sorunuz, dedim. Ses anında kesildi. Egosuz birileri de çıkıyor illa ki her yerde her platformda karakteri karşısında saygıyla eğileceğim insanlar da var. Biri de ’’ağzım açık sizi dinledim, farklı noktalara değindiniz’’ demişti. İşte ben bu tür insanlara hayranım. Onların öğrencisi olmak istiyorsun anlatsınlar dinle ve bir şeyler kap. İyi insanlar karşısında ne egosu, insan eriyor eriyor, tüy gibi de hafifliyor. Saygıyla susuyor. Öylesine değerliler benim için çünkü bilgileri ve edepleriyle bu saygıyı kendileri oluşturuyor.

Kavgaları sevmem kimseyle de etmem çünkü kalemin kıramayacağı hiçbir güç yoktur. Bilgi en büyük güçtür. Ne güzel söylemiş Kafka: ’’Beyinlerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki siz silahsızsınız bayım’’ Bu durumda kavga adil olmaz bize de adil olmak yakışır. Neyse!
Eleştiri sadece çalışmalarla ilgili değil elbette o her yerde.

Özellikle de aşkta ilişkileri yok eden en temel unsurlardan biridir. Kalıcı bir ilişkide ve evlilikte özellikle eleştiriden kaçınılmalı ya da güzel bir üslupla bunlar beni üzüyor demeli ama başlamayan bir şeyse o ayrı, zaten bu yüzden başlayamıyordur vardır bir terslik. Kişinin karşısındakinden ne istediği doğru analiz edilmelidir.

Eleştirilerde en büyük sorun insanların söylenenleri kişisel algılamasıdır. O yüzden ’’ üslup’’ deyip dururuz.

Velhasıl yıkıcı eleştiri kişide güvensizlik yaratır kendini tehdit altında hisseder oysa yapıcı eleştiride bulunulsa kişi normal sorunsuz biriyse vay bana çok katkı sağlıyor, çok faydalı oluyor diye karşı tarafa tam tersi hayranlık duyacaktır.
Bir de ne denir ’’haksız eleştiri gizli bir hayranlıktır.’’

Hep derim yine diyeceğim övgü ve yergi sadece ALLAH’a aittir. Biz kimiz ki kulları yargılayalım. Nedenlerini bilmediğin davranışları yargılama bu söz bana aittir ve de doğru olduğunu düşünüyorum. Allah ise kulunu bütünüyle bilendir. Bırakalım da yargılaması gereken biz değil Rabbimiz olsun. Güfteler pek beğenilmez çünkü çok sadedir ama bunu da bilmelidir insan sonuçta güfte Edebi şiirlere benzemez ki! Sonra sorasım geliyor kaç eseriniz bestelendi?
En azından çaba göstermişiz de ortaya bir ürün çıkmış.

Övgü de değildir beklentimiz. Övgü sadece ALLAH’a aittir. Bugün varız yarın yokuz. Ardımızda ölmeden ne eser bıraktık ona bakmalıyız. Önce en sevgili gelir. ALLAH’a ilahi yazmışım bestelenmiş, anneme güfte yazmışım bestelenmiş ölsem de gam yemem bir vefayı gerçekleştirmişim. Beğeni bir sayı sadece ama ardımızda en güzele dair bıraktığımız bir iz ya da kutsal varlıklarımız annelerimize bıraktığımız vefa her şeyin üzerindedir. Çünkü özünde ego ve kendi başarımız yoktur düşünülen burada kendimiz değil sadece vefadır, güzel duygulardır. Yaşanan ve yaşatılansa hakiki bir sevdadır. Bir esere karışmışsa sahtelik ondan bekleme gerçek birincilik. Birincilik bir sayıdır sadece. Gönüllerin sevgilisi olmak mühimdir. Yazımı yine kendi sözlerimle bitirmek istiyorum:

İltifata değil, ardındaki takdir asaletine, eleştiriye değil ardında yatan iyi niyete; her söze değil söyleyene ve bunu neden söylediğine, iyiliğe değil ardındaki insanlığa kısacası iyi niyetli insanlığa bakarız.

Birlikte geliştiğimiz nice nice günler dileğiyle.

Geliştirici dostlara selam olsun!

06 Mart 2022 8-9 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (4)
  • 2 yıl önce

    Her yazılan şiir değil, bunu beğenmedim hiç güzel değil gibi söylemler eseri yazanı hayal kırıklığına uğratır ve hevesini kırar söylemekten öteye düşünülerek yapılan yapıcı eleştiriler daha yerinde olur kanaatindeyim çünkü herkes her şeyi bilmez ya da çok okumaya zamanı ya da parası yoktur ama yazmak ister kösteklemek yerine örneklemelerle kalemin daha iyi yazması elbette sağlanır akis takdirde duymasını istemeyeceği yorumlara maruz kalabilir eleştiren kimse

  • 2 yıl önce

    Aslına yapıcı eleştirinin yerine koyduğunu ''Geliştiri.'' kelimesi cuk oturmuş diyebiliriz. Edebiyat sitelerinde yazı veya şiir paylaşan çoklarımız yazısına yorum yapılmasından hoşlanır. Olumsuz yorumlarda çoğu kere üzer yazar/yazar adayını... Bunu garipsememek lazım. Genç arkadaşların bir çoğu özellikle bu konuda çok alıngan oluyorlar. Sevdiklerine yazdıkları bir şiir, egoları gereği, onların gözünde edebiyat şaheseri gibi algılanıyor. Şurada hatan var dediniz mi de küsüyor, bozuluyor, engellemeye gidiyorlar. Çok yanlış bunlar. Hayat da edebiyat da bunun içinde bir okuldur aslında, öğrenmenin, yeni bilgiler edinmenin de sonu yoktur. İnsan ben oldum, dememeli, hayatta da edebiyatta da, bu böyle olmalı... Bilhassa hece vezni ile yazılan şiirlerde hatalar çok oluyor ve biliyorum ki sitelerde çok iyi hece yazan abiler, ablalar, kardeşler var. Bunlardan zaman zaman akıl almak, eleştirilerine kulak vermek, en doğrusudur. Anlamlı bir yazıydı kutlarım içtenlikle Gaye Hanımı...