Gidiyorum - 2 / Yalnızız
İçinde bu kadar güzellikler varken, insan neden hep çirkinlikleri yaşar? Hep başına gelmeyecekler gelir?
Çünkü içinde bulunduğu dünya hep çirkindir, bir tek güzellik kendi içinde saklanmıştır. Etrafı ya dikenli tellerle sarılıdır ya da bastığı yer çamurdur.İçeriğinde bu kadar iyilik doluyken, nasıl kötülük yaşar insan?
Yaşatırlar,
Yaşamadan yaşarsın...
Bir uçurumdur yaşamak, atlayamadığımız, ama hep içinde yaşadığımız. Çukur dolu her yer, çıkamıyorum. Dahası artık nefes alamaz oldum. Yetmiyor bu dünya'daki nefes artık bana. Uzaklaşmam gerek, vakit daha da geç olmadan. Gitmeliyim. Gidecek cesareti toplamam lazım artık. Kendime güvensizliğim mi bu? Dünya'ya olan güvensizliğim mi bilemeyeceğim hiç? Bana uygun görülen acıları yaşamaktan bunu anlayacak zamanım bile olmadı hiç. Korkarım zamanım olduğunda buralarda olmayacağım ve anlayamayacağım yine.
Belki birbirimize değmeden uzaktan yaşarız bir hayatı, belki yüreklerimiz değer birbirine. Bunu bilerek gidersem daha bir kolay gelir gitmek. Ne gitmek için güç bulabildim kendimde şimdiye kadar, ne de kalabilmek için huzur. İkisi de eksikti bende.Hiç tamamlanamayan hep yarım yamalak bir gerçek. Küçüklüğümden beri böyleydi bu zaten. Kimliğimi değiştirmek istiyorum bazen. Hiç olmadığım bir hayat yaşamak istiyorum. Bilsem ki huzur uzaklarda giderim. Her şeyimi yok edip giderim, zaten çok fazla şeye de sahip değilim...
Saatlerin olmadığı bir yere, vakitsiz bir zamana, bir gece yarısı zifiri karanlığın tam ortasından atlamak istiyorum. Yüksek bir dağın en tepesinden denize atlar gibi. Atlayabilirsem biliyorum kurtulurum o zaman içimdeki uçurumdan. Her şey son bulur. Sonsuz değil ki hiçbir şey ama bazen yaşadıklarımız sonsuz azap verir sadece. Sonuna kadar acı çekeceğiz zannederiz. O anda sonsuz gibi gelen şeyler yavaş yavaş yok olur, iz bırakarak. Sonra korkulu rüyalara dönüşür, kâbus olur hayatımızda. Ama sonra yavaşlayarak uzaklaşır. Yıllar sonra belki de hiç yaşanmamış olur.
Saklambaç oynayacağım bir dünya'ya gitmek istiyorum. Sobeleyecek birisi varsın olmasın. Kendi kendime de oynarım ben bu oyunu hem çok iyi oynarım. Hep yalnız değil miyim zaten. Başkalarının yaşattığı acıları da tek başıma sırtlamıyor muyum küçük omuzlarıma rağmen? Bunu da yapabilirim. Ölüme de tek gidilir zaten.
Tek başıma üşürüm, tek başıma büzülür, hep tek ezilirim.
Ezmem ama karıncaları asla, basmamak için uğraşırım yürürken.
Zamanın neresinde olduğumu bilmek istemiyorum artık, hangi zamanda olursam olayım hep yalnızım. Yanaklarımı tek başıma siliyorum. Tek başıma ağlıyorum, kimse ne gözyaşı ekledi yanaklarıma ne de sabır ekledi yaşadıklarıma. Hep yalnızım, hep yalnızız!
Saklanayım sadece, sadece buna izin verin. Karanlıklar saklar beni, geceler aklar, paklar yıkar gözyaşlarımı. Sabaha bir şeyim kalmaz benim. Her güneş yeniden doğdurur beni kendisiyle birlikte. Sadece saklanayım yalnızlığıma. Sadece gideyim, zaten ben yokmuşum gibi davranmıyor musunuz? Yine hayatta olacağım, sadece dünya'mı değiştireceğim. Hayat hiç bitmiyor ki.
Yerli, yersiz ağlamalarımdan sıkılmadınız mı?
Dilsiz bir şehirde, dilsiz ağıtlar yakmaya gidiyorum.
Ön yargılarınızı talan edin, sıkıştırın en kör kuyulara, bunlar son çığlıklarım, tabii duyabilirseniz, belki de içimden konuşuyorum. Belki gerçekten kimse duymuyor beni. Belki kendi kendimi bile duyamıyorum. Özlediğinizde uçan kuşa sorun, uçan kuşun bile bana sevgi borcu var.
Biliyorum orada güneş olmasa bile güneş hep batsa bile,
Güneş yüreği karanlıkta olanı batırır...
Güneş yüreğimde,
Onu da beraberimde götürüyorum.
Tüm ağrılı acılarımdan kurtulacağım.
Huzurun kucağında uyuyacağım, uyanmak istemeyeceğim. Şarkılar kazınacak benden sonra yüreklerinizin soyağacına. Ben her yaprağında size gülümseyeceğim.
Hep gece düşerdin ya aklıma,
Ben de gece gidiyorum,
Sırf sen düşme diye...
Geceleri daha bir cesur oluyor yürekler, daha bir güçlü oluyoruz. Her şey gece daha çoğalıyor. Acılar gibi, kâbuslar gibi. Bu gece de çok geldi bana. O yüzden gidiyorum. Yalnızlığım fazla geldi, fazla battı kalbime, o yüzden gidiyorum. Gidişime aldırmazsın biliyorum. O yüzden gidiyorum.
Uzak kalırsam belki yalnızlığıma merhem olur uzaklıklar.
Göz görmeyince belki gönül gerçekten katlanır.
Bu da bir tesellidir ama biliyorum ki,
Gittiğinde her şeyi beraberinde götürürsün...
Çocukluğumun masumiyeti hep gözlerimde kalan, üşüyorum. Hiç giyinmemiş gibi, giyinemeyecek gibi. Hüzünleri giymeyi becerdim sadece ben. Her ah adı konulmaz bir ağıt dilimde, konuşmayı da öğrenemedim. Bir hayalim şimdi tir tir titriyorum gönül mahzeninde. Yalnızım
Senin için henüz bir şarkı dillendiremediğim için, henüz bir şiir yazamadığım için
Sen de yalnızsın!
On Haziran İki Bin On İki 20 40
Hüzün oturmuş hem yüreğe hem satırlara. Dost ve arkadaş böyle zamanlarda lazım aslında insana. Hani şarkıda da var ya ''İyi gün dostları siz şöyle durun, gerçek dostlar beni yerden yere vurun''diye devam eder gider. Atalar der ki ''Tebdili mekanda ferahlık vardır'' dost ve arkadaşlar yada sevdiğimiz bir insandan yakınlık göremedik mi alıp başını bir müddet başka diyarlara da gitmeli gidebilmeli insan. Güzel bir denemeydi Nevin hanım tebrikler...👍