Gönül Bahçesi
Bir gün küçük bahçemi sular iken karşılaştım seninle. Kuruyan fidanlara su verir iken gönül bahçemi sulamışım farkında olmadan. Akşam gün batmaya yüz tutmuş, insanlar evine kavuşma telaşında. Gün batarken ufukta gönül bahçemde yeni günler doğmuştu.
Elimde çeşme hortumu küçük bahçemi sularken, gökten yağmurlar yağmıştı gönül bahçeme.
Gönül bahçem de bu aşk seline dayanamayıp taşmıştı seni gördüğümde. Şimşekler çakarken içimde, dışarıdaki şimşeklerden haberim bile olmamıştı.
Selam verip iki laf edelim derken ısınmıştı kalplerimiz. Sanki aradığını bulmuştu fersiz kalan gözlerim, sanki aradığını bulmuş gibi çıkıyordu ağzımdan sözlerim.
Hiçbir iyiliğin boşa gitmeyeceğini bilerek küçük de olsa bahçemi sularken aklıma geldi bu bir damla suya hasret kuşlar, karıncalar, böcekler... Nasıl bir pirinç tanesi, bir küçük ekmek kırıntısı bizleri doyurmuyor fakat bir kuşa, bir karıncaya bir günlük rızk olarak yetiyor işte öyle aklıma geldi bir damla suyun nice canlara hayat verdiği... Bu duygularla bir başka sevgi ile suladım küçücük bahçemi. Büyük şehirleri düşündüm her taraf asfalt ve beton. Her taraf bina yığını. Orada yaşayan sevimli kuşlar, kediler, köpekler, böcekler zararsızca uçan kelebekler geldi aklıma. Acaba bu zavallı hayvanlar bunca kalabalık ve olumsuz şartlarda nasıl rızkını buluyor, içecek bir damla suya nasıl ulaşıyor? Diye düşündüm. Bu düşüncelerim bu hayvanlara bir damla su olsun, hayat bulsun zavallılar diyerek suladım bahçemi. Bu sular sulasın o sevimli mahlukları diyerek daldım elimde hortum bahçemde. Gidip o büyük şehirlerin her sokağına bir çeşme yapmak geldi içimden. Su içsin insanlar ve sevimli hayvanlar diye... Su tuttum Nemrut'un ateşine, İbrahim peygamber yanmasın diye..
Küçücük bahçemi sularken su tuttum yanan, yakılan ciğerimiz ormanlara, dışarıdaki yangınlara...
Su içsin diye suladım bahçemi kediler, köpekler, kuşlar, böcekler...
Söndüre bilmek adına suladım bahçemi içimdeki yangınları. Düşündüm komşuluk haklarını.
Belki onlara da bir can suyu olabilir diye suladım bahçemi. Selamını aldım yoldan geçen dostların. İki laf edebilmenin mutluluğunu duydum küçücük bahçemi sularken.
Bir damla suya hasret giden vatan uğruna can veren şehitlerim aklıma geldi. Bir dama su için savaşların çıkacağı günler aklıma geldi.Güzel ülkemizin akar sularına, madenlerine, yer altı ve yer üstü hazinelerine göz liken hainler, satılmışlar, ve fırsat bekleyen düşmanlar aklıma geldi. Bir damla suyun bir litre benzinden kıymetli olacağı günler hayalime geldi. Bir damla su için ne emekler verildiği, ne masrafların yapıldığı aklıma geldi. En ıssız dağlarda, en kızgın çöllerde bir yudum suya hasret olanlar aklıma geldi orada, susuz nasıl yaşadıklarını sordum kendi kendime ve onlar suya kansın diye suladım küçük bahçemi...
Aklıma geldi uzun bir yolda susuzluğunu giderip giderken, bir köpeğin susuzluk çektiğini gören ve kuyuya inip ayakkabısına su doldurup o köpeği sulayan ve cenneti hakkeden adam.
Yine aklıma geldi evinde bir kediyi aç ve susuz hapsedip ölmesine sebep olan ve cehennemlik olan kişi.
Yani bir damla su belki bizim için çok önemli değil. Fakat bir damla suyun bazılarının hayatı olduğunu aklımıza getirip israf etmeden kullanmak en güzeli.
Nasıl su yumuşak olması sebebiyle her delikten girip her çatlaktan sızıyor. Nasıl en sert kayalardan süzülüp, kayaları yararak toprağı suluyor, insanların, hayvanların, bağların bahçelerin ihtiyacını karşılıyor. Süzüle süzüle gidiyor denizlere görevini yapmanın haklı gururu ile. Bizde su gibi olabilsek diye geçti içimden. Büyüklerimize bir bardak su verdiğimizde ?Su gibi aziz ol, Su gibi ömrün olsun' derler. Ne güzel su gibi aziz ola bilmek.
Su temizliyor kirleri, pislikleri... Suluyor bağları, bahçeleri. Yağıyor gökten hiç kimseyi ayırt etmeden. Ya Gönül bahçemizin kirlerini(kin, nefret, haset, riya, ikiyüzlülük, benlik, hırs) gibi günah kirlerini kim temizleyecek... Kim sulayacak kuraklaşmış gönül bahçemizi...
Su, bizim canımız. Su, bizi birbirimize bağlayan. Su, bizi temizleyen. Su, bize her an lazım olan, son nefesimde yanımızda olan.. Susuz bırakma Allah'ım bizleri... Suya kandır, temizle gönül bahçelerimizi...