Gözlerinden Kan Damlayan Kadın
''Yaşı tam oturmamış,olgunlaşmamış,ham sayılır,kazanmamış sayılır kadınlık tecrübesini ve bu yüzden olsa gerek yavaş yavaş yemiş hayat'ın acı sillesini''
Bir çocuğu yeni yeni başlamışken yürümeye,kundaktaki diğer yavrusunu basmış ana kucağına.Lakin içi buruk,ailesinin rızası olmadığı için bu evliliğe.Uzun bir süredir küskün ailesi kızlarına.Hiç ayrı kalmadığı bayramlarda bile,ailesinin yüzüne hasret bir kadın artık o.Belki de lanetlenmiş hissediyor kendisini.Dışa vurmasa da öfkesini yanıp kavrulan özlemleriyle içini bastırıyor.
Bayramın ilk günü:Eşini kapıdan içeriye buyur eden kadın,kurbanlık koyun almak bahanesiyle evden kaçan eşini,bir daha eve almak istemeyince, kapıyı yumruklamaktan aşındıran adam'ın korkusundan kapıyı açmak zorunda kalan kadın,biraz sonra olacaklardan habersizdi.Uzaktan fırlattığı terlik aradaki mesafeye rağmen kadının tam gözüne isabet etti.Kadının gözlerinden kanlar damlıyordu.Ortalık kan revan içindeydi.Kan durmuyordu.Annelerinin halinden korkan çocuklar ağlıyordu,Avaz avaz bağıran kadının sesi apartmanda çınlıyordu.Karısının polise gideceğinden korkan adam,kapıyı kilitledi,kadının adımları geriledi.Bir kaç dakika sonra,komşuların aramasıyla kapıya dayanan polislere,adam kapıyı açmak zorunda kaldı.Karakola ifadesi alınması için çağrılan kadın,ne ilginçtir ki,daha sonrası olacaklarından korktuğundan şikayetçi olmadığını,bir kaza olduğunu söyledi.Bunun üzerine,uyarı niteliğinde bir konuşmayla oradan ayrıldı polisler.
Hani mecazi değil,kadının gözlerinden gerçekten kanlar damlıyordu.Adam korkmaya başladı hastaneye götürmek istedi.Kadın ret etti.Tartışmalar sürüyordu,şafak vakti,çocuklar ancak uyuyabildi,lakin kadın gözlerinin acısından uyuyamıyordu.
Öğle saatlerinde okuldan eve giderken,çocukları sevmek için uğrayan yeğeni,teyzesinin halini görünce korkudan bayıldı.Kimseye söylemeyeceğine yemin ettirdi teyzesi.Aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen kadının gözlerindeki acı,yüreğindeki acıyla hala denkti.Bu olay fazla gizli kalmadı.
Kurtarış:(1)
Kendi yavrusunu ve yavrusunun yavrularını görmeyi bayramların bahanesi değilde,bir çift gözün hatırına katlanırken, karşılaştıkları o andaki tablo,göz yaşartıcıydı.Gündüz eşinin işte olma sebebiyle,zorlanmadan çekip götürdü kızını annesi,kendi evine,özlem dolu boşluğu sarılıp koklaşarak telafi etmeye çalıştılar.Akşam evde karısını ve çocuklarını göremeyince,telefona sarılan adama kadının verdiği cevap artık onunla olmak istemediğini söylemesiydi.Adam bir kaç gün bekledi,kadın annesinin evinden hiç çıkmıyordu.Bir gün çocuklarını parka götürdüğünde,olanlar oldu.Bir anlık boşluğundan,dalgınlığından istifade eden adam,yeni yürümeye başlayan kızını almayı başardı.Sesleri arş'a yükselen kadın,eteklerini çekiştiren bebeğini,sırtlayarak eve geldi.Ağlamaklı durumu ailesine anlattı.Kızın tanıdık bir amcası emniyet amiriydi.Bu olayı sonunda amcasına anlatmak zorunda kaldı. Polisler adamın evine koyuldu.Ev'in ışıkları yanmıyor,tekme tokat dövülen kapı açılmıyordu.Adam çocuğu memleketine götürmeye hazırlanıyordu.Kadının sezgilerini değerlendiren amcası,trafiğin akışındaki adama ait olan aracı durdurdu.Adam şaşkın ve öfkeliydi.Küçük kızın şaşkın bakışları ve çırpınışlarını zor idare eden amcası,çocuğu annesine teslim etti.
Kadın anne olmanın değerini,çocuklarına olan sevgisinden başka hiç bir sevginin daha üstün olamayacağını farkındaydı artık.Aynen annesinin kendisi için hissettikleri gibi.
Adam ısrarla kadını arıyor ve ondan af diliyordu.Kadın onu affet memeye niyetliydi.İşlerinde sağladığı kariyer sayesinde,hatırı sayılır bir kişilik kazandığından,aracı olarak gönderdiği dostlarından umutluydu.Bundan da bir netice alamadı.Sürekli küçük kızıyla telefonda konuşmayı sürdürdü.Taki bir gün kızı babasını özlediğini söyleyince,kadının beyninde şimşekler çaktı.Bu süreç biraz daha sürdü,çocuklarının hatırına barışmayı kabul etti.Annesinin sıkı tembihlerini kabul eden adam sevinçten çıldırıyordu.Bu olay adama uzun bir süre ders oldu.Öfkesini,çılgınlıklarını yaşadığı bu acı tecrübeyle bastırıyordu.
Adam bir gün yine eve gelmedi ve bu durum git gide sıklaştı.Kadının çığ gibi büyüyen,korkuları ve çaresizliğinin yanında,her geçen gün çocukları da büyüyüp palazlanıyordu.Sevimli halleriyle kendine bir uğraş bulan kadın,onlarla korkularını avutuyordu.Henüz yeni loğusa iken ilk bebeğiyle yalnız kaldığında,eve hiç gelmeyen ve kapının altından zarfla para bırakmak için uğrayan kocasına neden ilk zamanlar katlanmıştı.Niçin sonunu göremeyecek kadar kör ve cahildi.Neden ailesinin ve sevdiklerinin uyarılarını dikkate almamıştı.Artık çok geçti.Ya zaman bu durumu telafi edecekti,ya da kadın bu duruma boyun eğecekti.Çocuklar nerdeyse babalarını çok az görüyordu.Çünkü babalarının görevi zaten il dışındaydı.Kadın hep yalnızlığa mahkumdu.Bir gün iş seyahatinden dönen kocası,üzerini değiştirirken,kadının burnuna çok keskin bir koku geldi.Üstelik gömleğindeki ruj lekesi gözden kaçmayacak bir ayrıntıydı.Bu bardağı taşıran son damlaydı.Kadın atleti tüm gücüyle yırtıp,parçalara bölmeyi başardı. Adam tüm hatalarını açık bırakıyordu.Karısının bu kadar ayrıntıya takılacağını iyi hesaplayamamıştı.Tartışmalar büyüdükçe,şiddete daha fazla mahrum kalmamayı,çocuklarını kendine siper ederek başarıyordu kadın.
Lakin tekrarlanan bu med_cezirler kadını yıldırıyordu.
Kurtarış:(2).
Yine annesinin sonsuz iradesi ve gayretiyle psikolog eşliğinde uzun süre tedavi gören kadın,her şeyi formatlayan yeni beyniyle,bir zamanlar aşk'ı uğruna neredeyse gözlerini feda edeceği geçmişinden sıyrılıp,umutlu gözleri ve pişmiş, demini almış olgun kadınlığıyla,hayata yeniden açılmış gözlerinin penceresinden bakıyor..
İyi seyirler.......
Hazin bir hikaye, toplumumuzda yaşanan, gazetelerin üçüncü sayfa haberleri gibi. Kaba saba erkekler yüzünden kadınların düştükleri çileli durumlar konu edilmiş. Katlanmak da bir yere kadar zamanı geldimi insan ''İnceldiği yerden kopsun''diyor, kimi kadında maddi olarak bağımlı olduğu için eşine diyemiyor, yani çekilmez adamları zorla çekiyor da çekiyor. İbretlik güzel bir yazı olmuş kutlarım Sevtap hanım...👍😅👍