Gözlerine Hastayım
Yine göz göze geldim gözlerinle.. Daha öncede gelmiştim.. Nasıl hatırlamam.. Nasıl unuturum, o ilk bakışlarını. Bu kadar mı güzel bakar baktığında bir göz ? Anlık saniyelikti, bakışınla, yaktın yıktın beni.. Bu kadar mı etkiler bir göz bir gözü ? Bu kadar mı etkileyebildin beni taa içimden? Neydi, neydi beni sana doğru çeken gözlerindeki şey ? Beni sana mecbur eden neydi? Sana baktığımda bana güven veren o sihirli büyü neydi ?
Bir girdap gibi başımı döndüren. Dipsiz bir kuyu gibi, derinlikleri görünmeyen, baktıkça dibine doğru düştüğüm o gözlerin var ya; hani bakmaya doyamadığım, bakmaya kıyamadığım işte o gözlerinden, özür diliyorum işte.. Af edersin, çok özür dilerim zamansız baktığım ve sana baktırdığım rahatsız ettiğim için. Hal bu ki niyetim o güzel gözlerini rahatsız etmek değildi..
Duygulu bir anımda, güzeller güzeli gözün, bana can alıcı göründü işte, şimşekler çaktı, fırtınalar koptu içimde, kor ateşler alevlendi bağrımda... Bir daha gözlerini zorlamayacağıma ve zor durumda bırakmayacağıma söz veriyorum, sen istemedikten sonra gözlerime bakmamsı için...
Sen öyle düşünmesen de, bana rahatsızlık vermiyorsun desen de.. Yine de yaptığımın kötü bir şey olmadığını düşünüyorum.
Bakışların bakışlarıma karşılığı, gözlerime verilen en güzel bir hediyedir aslında.. Ben sana gözlerimdeki yaşlarımı hediye ediyorum.. Göz yaşı döken bir çift göz görürsen işte o benim gözlerim, daha hapislerine düşmediğim firari sevgili.. O gözler için üzülmeni değil senin için ağladığını düşünmeni istiyorum.. Dökülen o damlaların karşılığında da senden sadece bakışlarını istiyorum.. Emin ol ki elimden geldiğince gözlerini incitmemeye, rahatsız etmemeye çalışıyorum bakarak..
Ama bazen istemeden de olsa tekrar gözlerine dalıyor rahatsız edip üzüyorum gözlerini. Akıtıyorum gözlerindeki inci tanesini andıran yağmur damlası göz yaşlarını..
Bilemezsin nasıl seviyorum o gözlerini. İnan çok istiyorum o gözlerin için bir şeyler yapmayı.. Sen de bakmaya kıyamadığım gözlerin gibi nazik bir renkli çiçeksin, renkli çiçekler gibi masum beyaz gül gibi safsın.. Yetti artık, şimdiye kadar boş bakışlarımın zamanı kalmadı.. Gözlerinle dolduruyorsun her anımı.. Saatleri, dakikaları, saniyeleri bırak, günler hatta haftalar bile yetmiyor, gözlerine bakarken, gözlerini düşünürken zaman..
Bazen ahh keşke diyorum, gün boyunca gözlerim kapanmasa da gözlerime yorgun düşmesem de akşam olup güneş doğana kadar gözlerine bakıp gözlerini düşünsem diyorum.. Sadece gözlerindeki buseli hayallerle doldursam göz kapaklarımı.. Bazen benden uzaklara bakan, o bakmaya kıyamadığım, inci tanesini andıran o billuri gözleri öyle kıskanıyorum ki hiç sorma..
Aklımın durduğu yerde başlayan gözlerin var ya; yay gibi kaşların altına ne güzel de yakışmış, gök kuşağı gibi göz kapakları ardına ne güzel de gizlenmiş.. Bazen açık gökyüzü altında nazar boncuğunu andıran masmavi, bazen akarsu kenarında su yeşili, bazen sensizliğimdeki yıldızsız gecelerde karanlıklar gibi kapkara, bazen de orman kırsalında rengini topraktan alan kahve, bazen de Güneşin batışı gibi elalaşan gözlerin hiç gitmese gözlerimin önünden.. Yanımda olmasa da renklerini hissedebiliyorum.. Nasıl ki seni hiç görmeden seçeneklerin arasından gözlerini hissedebilmişsem renk tonlarını da öyle hissedebiliyorum.. Gözlerini kapatsan da gözlerinin içinde bir yerlerde tenha bir köşesinde benim gözlerime ait bir ateşin cılız cılız başlayan ama küçük bir kıvılcımla koca bir yangına dönüşebilecek hazır ateşini görebiliyorum..
Senin de içinde bir yerlerde benim gözlerim var onu da biliyorum.. Gözlerindeki gözlerimi görmek istersen eğer; hani bir söz var ya; ' düşman ayağa, dost başa bakar ' sözü işte; seninde kirpiklerini kaldırman ve bir de karşıya doğru bakman yeterli.. Ben ancak gözlerinle bir bütünüm.. '' Bir gözlerin var gözlerimde, başka gözlerden farklı. Bir gözüm var gözlerinde benden ayrı '' Kabul et artık.. Tıpkı gözüm gibi tutamıyorsun sende aşk dolu gözünü gözümden...
Seni ilk gördüğüm anda çekmişti gözlerin dikkatimi.. Sert bakışlarında gizliydi, beni sarhoş eden şarap gibi oluşun.... Sarhoş edip o anda biçare bedenimi sarıp sarmalayıp bağlamıştı beni sana.. Kalbim nedensizce çarpmıştı..
Bilemezdim ki, ilk gözlerine baktığımda, gözlerine karşı bir şeyler hissettiğimi.. İmkansız olamaz böyle bir şey diye düşünmüştüm.. Bilemezdim ki, görür görmez bir anda beni kendine bu kadar bağlandığımı, hiç anlamamıştım.. Beynimden hiç mi çıkmaz ? Devamlı mı gözlerini düşünür bu kalp ? Hep mi gözlerini görmek ister ? Hep mi gözlerinle olmak ister bu gözler ? Bir çift gözün bir insanı bu kadar rahatlatacağını hiç düşünmezdim inan.. Bir çift gözün bir insana bu kadar huzur, sevinç, mutluluk aşk vereceğini hiç aklımın ucundan bile geçirmezdim.. Düşüncelerimin beynimdeki sürekli aşk oyuncusu bundan böyle gözlerindi artık...
Yürürken, koşarken, uyurken de mi akla gelir o büyüleyici gözler? Hiç mi unutmaz insan bir kez gördüğü o gözü, acı çekiyorum diye görmek istemese de mi ? Unutmak istese de mi unutamaz ? Bu mu aşk ? Bu mu sevgi ? Bu mu hasret ? Off of yeter be, yaktığın.. Yeter be acıttığın... Yeter be çıldırttığın.. Yeter be ağlattığın !! Ne olur yeter !! Yeterrr be yeter !! Madem ki çok istiyorsun , madem ki itiraf et diyorsun.. Tamam söyleyeyim de rahtla.. Gözlerimdeki seni sevdiğimi itiraf ediyorum artık .. Rahatladın mı ? Kabullendim gözlerini de seni de.. Sevindin mi ?
Şimdi ise o göz göze karşılaştığımız güne ve seni gördüğüm o bir dakikalık zamana var ya; tatlı bir buseyle, farkında olmadan gülüyorum.. Bir aşkla sevgiyle hayata bağlanıyorum gözlerini düşündükçe.. Biliyor musun aşk gözlüm ? Yetiyordu bana, yetiyordu.. Bir hafta, hatta iki hafta seni görmesem bile gözlerini düşünmek yetiyordu bana.. Rengini bile hiç bilmediğim gözlerin, güldüğünde umut, baktığında huzur veren gözlerin.. Bana baktığında sende bir anlayabilseydin gözlerimle sana ne dediğimi keşke, bir duyabilseydin gözlerinin içine bakarak haykırırcasına, bas bas bağırarak 'seni seviyorum 'dediğimi.. Ah keşke..
Ah mutluluk bu olmalı bir gülüşün bu kadar mutlumu eder bu deli gönlümü? Defalarca tekrar tekrar canlandırmak seni aklımda, bıkmadan usanmadan, zevkle.. Saatlerce seni düşünmek bu kadar mı mutlu eder beni.. Bu kadar mı hayata bağlarmış meğer ?
Benimle karşılaştığın o ilk gün var ya; o ilk gün, ilk defa kendimi bu kadar yakın hissetmiştim sana.. Gözlerinle bir daha karşılaşmak, bir daha bakışmak, bir anlık en fazla bir dakika için saatlerce beklemek.. Offf of zaman hiç mi geçmez ? Seni görmek için onca yürüdüğüm yollar hiç mi bitmez ? Ama yinede yorulmadım yürümekten, kızmadım beklerken, pes etmedim dikilmekten..
Her sabah, kimi zaman gülerek, kimi zaman ağlayarak senin için uyandı, senin için uyudu bu gözler.. Ayın Güneşi, Güneşin Ayı kovaladığı gibi geceler de gündüzleri, gündüzler de geceleri kovaladı.. Zaman geçsin diye, senin için yanan ateşim sönsün diye olmadı.. Her gün gözlerini unutmaya çalıştıkça daha çok aklıma geldi.. Birinin devamlı senin gözlerini düşündüğünü nerden bileceksin ki ? Bazen kızdım kendime, gözlerinden başka hiç tanımadığın biri için bu kadar uğraşmak değer mi diye..
Bak işte, bu gece aklıma yine sen geldin.. Saat iki, üç, dört hala uyku tutmadı.. Aktı mı gözünden bir damlada olsa yaş benim için.. Bel ki rüyama geleceksin uyuyabilirsem eğer.. Yine de gelmeyeceğini bildiğim halde bekliyorum.. Küçük bir umutla.. Belki kendimi avutuyorum.. Olsun .. Sana kızamıyorum bile.... En çok da bu tuhafıma gidiyor.. Kızıp kıyamıyorum sana.. Düşlerimde bile incitmemden korkuyorum seni..
Aklım o kadar karışık ki.. Ne düşündüğümü ne hissettiğimi bilmiyorum.. Bildiğim tek şey o bakışlarında ki gözlerin.. Beni sana bağlayan kilitleyen öyle bir şey var ki kimsede olmayan sendeki o gözlerde.. Bitiremiyorum seni bende.. Bitmesini de istemiyorum.. Ama acıtıyor sol yanımı, gümbür gümbür çarpıyor sol yanımdaki seni içine gömdüğüm han kapıları, o han kapıları ki sen içinde çırpındıkça kapısı çarptıkça hep acıyor ..
Hastalık mı yoksa bu ? Bende ki sen hastalığı.. Bu hastalığın çaresi bile olmasa yinede bitme bende, beni de bitirme ne olur sende..
Saat 04:30 oldu, sabah ezanı okunmakta.. Ben ise hala gözlerindeki seni düşünmekten sağa sola dönüyor bir türlü uyuyamıyorum; kalkıyorum bir sigara yakıyorum ciğerlerimin en ücra köşesine gönderirken; sanki seni çekiyorum içime, sol hanımın içine yerleştiriyorum çıkmamak üzere bir daha, nemli gözlerle yine gözlerini düşünüyorum.. Gözlerime duman kaçıyor sen diye aldırmıyorum bile.. Dolunay'ın batış seyrine dalıyorum.. Dolunayı sen diye hayal ediyorum... Gözlerin kirpiklerin kaşların hepsi bir anda bir tablo gibi san ki, o sahneyi tekrar görüp anımsıyorum. satır satır gözlerimin önüne geldi, göz ifadeleri..
Şu anda çok hastayım ! Gözlerinin hastası.. Belki yakın bir zamanda gözlerinde ölüp gideceğim ! Gözlerine gömer misin beni ? Yoksa ilacım olup, bu hastalıktan kurtarır mısın beni ? Çok hastayım çookk, hasta..
Gözlerinin hastasıyım..
Bunu böyle bilesin.
( N.K. 03 Ağustos 2010 )