Gülümsemek
....'..şimdi yağmalıydı şu yağmur..' diye mırıldandı , ama niçin sorusuna cevap veremedi , çünkü gece yağmıştı ve kaçıncı uykularında hangi kabuslarla uyumaya çalışıyordu hatırlamıyordu , yağmur , yağdığı kadar yağmış şehri ıslatmıştı , oysa yağmurla yürümek ve ıslanmak istiyordu , yağmur sonrası sabahın bu saatleri , ne hayal kurdurtuyor insana , ne de mutluluk şarkıları okutuyordu , yine belli belirsiz yorgun ve hüzünlü bir duruş hali vardı üzerinde , ne zaman böyle frekanslar içinde olsa ve gün boyu üzerine sinmiş olmasını asla kabullenemiyordu , şiddet ve öfke dolu günlerden geçmek gibiydi , yüzünde tebessümler ve moral renkleri olmadığı zaman , hak edilmemiş kırılmaların altında sıkışıp kalmanın çekilir bir tarafı yoktu , '..neyse ne ..' dedi , bir yandan bunları düşünüyor bir yandan yürüyerek geçtiği yerlerde çimenlerin , çiçeklerin ve yeşilliklerin toprak ile olan aşklarını kıskanıyordu , '..insan gibidir toprak , toprak gibidir insan ' diye mırıldandı , insan sevilmeye , sevgiye , gönül vermeye her zaman hazırdır ve her zaman ilgi ister , sevgisizliğe hiç tahammülü yoktur , toprak ; bağ olur , dağ olur ,insan ; melek olur şeytan olur , ve insan , bu dünyada şunu öğreniyordu , sancısız doğumlar olmadığı gibi mutlak huzur ve mutluluklar da yoktu , nedense bu sabah üzerindeki tuhaf ürpertiye bir anlam veremiyordu , bu şehrin bir yabancısıydı sanki , arabayı kullanmak istemiyordu yürümek...yürümek ve yürümek geliyordu içinden , tarifini yapamadığı iç sıkıntılar ve hiç gülmeyi istemediği bir kaç gün geçirmişti ,'..yağmur sonrası hüzünlü bir istanbul ..' dedi , yoksa kendisi mi hüzünlüydü , doğru ,şehir her zamanki gibi yerinde duruyordu aynı egzotik ve gizemli dokusu ile şehir her zaman büyüleyici güzellikte , ya kendisi ? evet kendisi aynı kalmayı başarabilmiş miydi ? , maalesef mümkün değildi , yaramaz kız çocukları gibi bir ruh yapısına sahip olduğunu kendisi biliyordu bilmesine ama , bunu fark etmeyen çevresine kızmıyor değildi , o siyah beyaz fotoğraflardaki yetersiz beslenme zayıf çocuk kendisini görmek bile mutlu ediyordu , geriye dönüş mümkün değildi ne yazık ki , evi ile çalıştığı okul arasının , iki tarafı ağaçlı bir sahil yolu olmasını ne çok isterdi , bir , deniz tarafından yürümek bir , diğer taraftan kaldırımda yürümek , hiçbir şey istenildiği gibi gerçekleşmiyor , arabasının bal rengini bile bugün sevmediğini ilk kez fark etti , kontağı ikinci kez çevirdiğine şaşırdı , her zaman ilk anda basan marş bugün huysuzluk yapıyordu , nihayet yola düştüğünde hem trafik için hem yakın zamanda yaşadıkları için dikkatlice düşünüyordu , o sevimli genç kız havası veren saçlarını hangi cinnet hali ile kesmiş olduğunu hatırladı canı sıkıldı bir an , alışamamıştı bir müddet , aynalardan kendini kaçırarak geçirdi günlerini , her ne kadar yakıştığını söyleyenler olsaydı da ,üzüldüğü günlerde o uzun saçlarını sırdaş edinir , azarlanmış küçük bir kız çocuğu gibi hisseder onlarla dertleşir , her bir teline içini dökerdi , saçları ile oyalanmayı , sığındığı bir liman gibi huzur ve sukunet bulduğu düşüncesi kendisini hiç yanıltmadı , trafiğin durduğu bir an dikiz aynasına meraktan baktı , yakışmış fakat neden huzur vermiyordu ki bu yeni hal kendisine , yakın bir zamanda sevdiği bir arkadaşı ile dertleşiyordu : '...biliyor musun güzel arkadaşım , ben bu şehirde yeniden ağladım yeniden dünyaya geldim , hayata tutunmaya ve sıkıntılarımla yoğrulup kavrulmaya burada başladım , hayatın asıl savaşını ve ayakta kalma direncini , gurbetten farksız yalnızlık gün ve gecelerinde derinden hissederek öğrendim , ya , çok bunaltıcı tereddütlerimin , ya da sabırlı uysal halimin baş kaldırdığı bir sürecin içinden geliyorum , kimseyle paylaşamadığım üzüntülerin pençelerinden çevremdeki herkes nasibini aldı , biliyor musun ? üzüntü ve sıkıntılarımı sürekli içime atarak aynı hataları tekrarlıyorum , hangi sevinçleri hatırlıyorsam , emeklerim yok oluyor , değersizleşiyor , yangından kurtarılacak hiçbir şeyim kalmamış gibi oluyorum , düşünme diyorsun bana , oysa gün günden puslu geçiyor , bak çok sevdiğim saçlarımı bile kestim , çiçek isimlerini bile unuttum....', uff ya !! bunları şimdi niye hatırlamıştı ki , yine kendisine kızdı , gaza daha sert bastı hızlanan arabası ile bir an evvel okula gelmek , kantinden alacağı tek bir sandviç ve bir bardak sıcak çay ile daha çok mutlu olacağını biliyordu , çünkü ne zaman okula gelse , öğrencileriyle buluşsa , vaat edilmiş topraklara kavuşmuş gibi hissediyordu kendini , fakat okul sonrası hayatın her cephesinde insanlardan bir yudum anlayış beklemekten çoğu zaman yoruluyordu , bedenen yük taşıyıp indirse bu kadar yorulacağını zannetmiyordu , kimsenin okumasını istemediği bir cümleyi dünyadan kaçırıyor gibi son okuduğu kitabın sayfalarından birinin kenarına yazıyordu : '..düşündüm ve içinden çıkamadım veya çıktım , bu dünya değildi benim hayal ettiğim ve yaşamaya değer bulduğum dünya , dualarım sayesinde kendimi resetliyorum , biraz nefes alıyorum ...' , nihayet hafta sonu gelmişti daha iyi dinleneceğini düşündü , bugün kendisini memnun eden veya mutlu eden bir öğretmen arkadaşının sözleri zihninde yer etmişti , sahi bu kadar dikkatli bir gözlem ve ilgi kuran insanlar var mıydı hayatta , doğrusu hem şaşırmış hem hoşuna gitmişti , tam olarak şunları söylemişti : '.. bir duyuru için geldiğim sınıfta , öğrencilerle kurduğunuz doğal ve otoriter iletişim dikkatimi çekti , hem onlardan biri gibi hissettiriyordunuz kendinizi , hem kıyafet seçiminizdeki kareli ( ekose ) gömleğinizle ne kadar içten , güven verici , iletişimde anlaşılır duruyordunuz , bir filmde aynı kareyi seyretmiştim , genç bir öğretmen masa üzerinde oturmuş dersini öğrencileriyle hayatın gerçekleri içinde iki arkadaş gibi karşılıklı konuşuyorlar gibi işliyordu , kalabalık sınıf gerçekten iki samimi dost arkadaşın sohbetine benzer şekilde gayet düzenli ve inandırıcı geçiyordu , evet senin görünüm aynen böyle bir içtenlikteydi , alışılmış bir sınıf-öğrenci-öğretmen fotoğrafı değildi , tabi ki olmamalıydı , çocukları hayata hazırlamada karşılıklı açık sözlülüğü , öğrencilerden biri olarak aralarında , içlerinde ve yanlarında her bilgiyi paylaşmak , ve kendimizi ulaşılmaz değil her zaman birlikte olacağımız güveni vermek önemli , siz masada oturmuş zerafetiniz ve şık mütevazi gömleğinizle öylesine sahiciydiniz ki , öğrencilerinizin idolü olduğunuzu düşünebilirsiniz , hem mesleğinizi sevdirmede çok inandırıcı bir güzel hatıra bırakıyordunuz...' , evet bunları duymak nasıl mutlu etmesin , çok hoşuna gitmişti , insan kısa sürse de böyle sevinçlere ve mutluluklara ihtiyacı vardı , ne zaman morali yerinde evine dönse kızına daha çok zaman ayırmayı ona en iyi şekilde beklediği sevgiyi ve tebessümleri göstermek istiyordu , sevimli tatlı şirin kızı daha henüz dört yaşlarında , kendi özünden kendi genlerinden , kendi güzelliğinden bir parçaydı o , bir an evvel kavuşmak arzusuyla araba kullandığına ilk kez seviniyor gibi hissetti , evin olduğu sokağa gelmişti . İşte kapıyı açmıştı '..özüm..kızııım..' koşarak gelen kızını büyük bir özlemle , yüzünü güzelleştiren tebessümlerle kucağına aldı , sımsıkı bağrında tutuyordu ...
12.04.2016 / çengelköy