Günaydın Sızım
Son zamanlarda okuduğum ve okumaktan büyük keyif aldığım kitapların başında" Günaydın Sızım" geliyor Songül Ünsal'ın. Hem kalemine hem yüreğine sağlık her bir cümlede farklı farklı hayaller kurdurup bize dersler verdiği için.
Konu zaten belli, aşk üzerine ne kadar söz söylense de yetersiz kalıyor kelimeler onun için 'anlatılmaz yaşanır' demek en doğrusu. "Aşk iki kişilik bir yalandır." diyordu şair Kahraman Tazeoğlu, bunca yaşanmışlıkların bunca anlatıların bunca çekilen acıların biranda 'yalan' olarak değerlendirilmesi elbette ürkütücü bir gerçek.
"İnsanın kanatları gayretidir." diyordu Mevlana, acaba diyorum tüm gayretimizi toplayarak bu aşk yolunda savaşsak hem aşkı kazanabilir hem aşkı baki kılabilir miyiz?
Başlıktan da anlaşılacağı gibi bir aşk acısından ziyade bir ayrılık acısı çektiğini anlamak zor değil ama neden ayrıldığı veya nasıl aldatıldığı kitap içerisinde bulamadım; ancak hem affetmeyeceğini hem de kitabın son sayfalarında barışmak ve o eski günlere geri dönmek için sinyaller verdiği gözümden kaçmadı.
Bir çırpıda okuduğum, kısa ve anlamlı, akıcı olan bu eserden notlar aldım, sizlerle paylaşmak istediğim:
"Değer gördüğün kadar değer ver ki değmeyecek insanlar üzmesin seni."
"Kaptırıp gitme kendini, gidenin arkasından."
"Sevmesem, aşık olmazsam ne farkım kalır ki ölüden".
"Sen gülümseyince reklam arasına giriyor tüm acılar."
"Baharınızı kışa çeviren insandan aşk beklemek taşa tohum ekmeye benzer."
"Sen beni olgunlaştıran en büyük cahilliğimsin."
"Mutluluk en büyük silahtır, mutsuzluğunu isteyene."
"Yalnız olmak mutlu olmak içindir." Buna katıldığımı söyleyemem çünkü insan hep başkalarına ihtiyaç duyar gereksinimlerini karşılayabilmek için. Eğer öyle olsaydı evlilikten söz edilemezdi.
"Özlemek aşkın nazar boncuğu gibidir."
"Üzüntüler ve acılar bizi olgunlaştıran tatlılardır."
"Aslında bazı aynı olayları yaşasak da herkesin aldığı notlar farklı oluyor".
"Acılar mutluluğun gözbebeğidir."
"Sevmeyen bir kalp ölü bir gökyüzüdür."
"Alışmak dünya düzeninin en güzel hediyesidir. Sevmeye, unutmaya, can yanmasına alışıyorsun."
Deneme türünde yazılmış bu kısa kısa yazılarda yazar,içini dökmüş adeta belki kavuşsalardı bu kitap da yazılmayacaktı, zaten sanatın anası 'acılar' değil midir?
"Kadın ne ister?" sorusunun cevabını da yine kendisi veriyor: "Korunmayı bekler bir kadın, sevilmeyi bekler, umudunun bittiği yerden öpülsün ister kalbi."
Her ne kadar sıkıntı günler geçirmekte olsa da kitabın son sayfalarında kendine söz veriyor:
"Göğsüme kuşları katıp son bir kez daha aşık olmadan ölmeyeceğim. Bu karamsar dünyaya bir mutluluk sığdıracağım elbet."
Her aşk ayrılıklara gebe olmamalı ve her ilişki bitsin diye başlamaz ki. Herkesin aşktan aldığı tat başkadır. Bir zamanlar et ile tırnak gibi olanlar zaman sonra eli kanlı iki düşman oluveriyor.
"Şairler, aşka yardım ve yataklıktan yargılanır. Sen doğru ol, eğri zaten sırıtır." diyordu yine şair Tazeoğlu, kim kime ihanet ediyorsa, onu dünyada, yapılacak en büyük kar olarak görüyor bu aşk oyununda.
Okumak ve okutmak yeryüzünün en kutsal işidir.
"Umudun Beşince Mevsimi" adlı kitabında ise beni en çok etkileyen şu sözü olmuştu:
"Keşke bazı insanların da alnında sigara paketlerinin üzerindeki gibi uyarılar yazsa...Mesela: 'Sevmeyin zararlıdır.'
Bu muhteşem yazıyı tebrik ederim üstadım. Yüreğine, kalemine sağlık.