Güzel Ve Anlamlı Cümleler
Elif Şafak'ın "Ustam Ve Ben" isimli kitabını okurdum. Keyifli bir kitaptı. Elimde sallamadan, sıkılmadan bitirdim kitabı. Kitaptan bazı bölümleri not ettim. Entrikalarla dolu bir kitap. Osmanlı sarayındaki entrikaları anlatıyor. Herkes birbirini arkasından vuruyor. Kimse kimseye güvenemiyor. Bu kitap 1.500 yıllarını anlatıyor. Değişen hiçbir şey yok. İnsanlar ve entrikalar hala aynı.
Kitapta, Mimar Sinan ve kalfası arasında bir diyaloğ geçiyor. Gerçekten bazen kabiliyetlerimizin farkına varmıyoruz. Onları birinin keşfetmesi ve açığa çıkarması gerekiyor. İşte bu bölümde Mimar Sinan Kalfası Cihan'daki kabiliyeti şu sözlerle keşfediyor ve onu teşvik ediyor.
"Kızma artık geçmişe, kabiliyetin kuş gibi tutsak kalmış. Maziyle uğraşmaktan, ona buna kızmaktan fırsat olmamış ki çıksın. Eğer cehalet kafesinden kurtulursa kuş, özgür kalır, gönlünce uçar, yükselir. İyi bir talebe olursan hayatın kapıları önünde açılır. Ama evvela karar vermen gerek. Öğrenmeye hazır mısın?"
************************
Yine başka bir bölümde Osmanlıların Enderun Mekteplerindeki durumdan bahsedilmiş.
"Zamanla Enderun Mektepleri ismini alacak olan kurumda en parlak devşirme oğlanlar ders alır, devlet adamı olacak şekilde yetişirlerdi. Öğrenciler arasında, Arnavut, Yunan, Bulgar, Sırp, Boşnak, Ermeni kökenliler vardı. Türklerin, Kürtlerin, Acemlerin ve çingenelerin oğulları devşirme olarak alınmadıklarından burada yoklardı."
*************************************
"Mimar Sinan mutlaka her eserinde bir kusur bırakırdı. Ya ters döşenmiş bir çini, ya baş aşağı bir taş ve ya kenarı kırık bir mermer. Çünkü ona göre mükemmellik Allah'a mahsustu."
*******************************
Entrikaları anlatan güzel bir cümle.
"Kardeş ile kalleş yakın kelime. İnsana ihanet, beklemediği yerden gelir."
**************************
Cihan kitapta karşılıksız bir aşk yaşıyor. Şu cümle çok anlamlı geldi bana.
"Yüreğini bir mendil gibi özenle katladı. İçine o güzel kızla geçirdiği bütün anıları sakladı."
***********************************
Yine okumanın güzelliğini anlatan şu cümleler çok ilgimi çekti.
"Simeo'nun köhne evinde; mürekkep, kağıt, tirşe, bal mumu ve ekmek kokularıyla sarılı halde, bir kitaba burnunu gömerek herkesi ve her şeyi unutmanın, unutabilmenin verdiği hazzı hiçbir şeyden alamayacaktı. Aşk gibiydi okumak da... Neden, nasıl müptelası olduğunu, bilen zaten gayet iyi bilirdi; bilmeyene de anlatamazdın bir türlü."
********************************
Aynı meslekteki kişilerin bir birine ne derece düşman olduklarını anlatan güzel bir cümle: "Ne acayip, değil mi? Bize benzer gayeler taşıyanlar, en tehlikeli düşmanlarımız oluyor. Mimarın hasmı mimar, hekimin hasmı, hekim. Bir adam sana ne kadar yakınsa, senden nefret etme ihtimali o kadar fazla."
***************************************************************
"Kimse ben şöyleyim, böyleyim" dememeliydi fazla. Belki de her insanın içinde hiç tanımadığı biri gizliydi. En sıkıntılı, en beklenmedik anlarda çıkıveriyordu. İnsan yüreğini kimse bilmiyordu. Derinlerde ne esrarlar barındırdığını. Sadece başımızın üzerindeki sema değil, aslında tek tek her insan bir muammaydı.
*********************************************
"Sinan'ın sırrı ne sertliğindeydi ne yıkılmazlığında, çünkü sertte değildi, yıkılmaz da. Onun sırrı değişikliklere ve aksiliklere uyum sağlama kabiliyetindeydi. Bizim cesaretimiz kırılırken o çareler üretiyordu. Her seferinde harabeler içinden, kendini yeniden inşa edebiliyordu. Ne benim gibi ahşaptan, ne Davut gibi madenden, ne Nikola gibi taştan, ne de Yusuf gibi camdan mamüldü. Ustanın malzemesi akan suydu. Ve ne vakit herhangi bir engel yolunu kapatacak olsa, bir şekilde yer altından, yer üstünden, ya etrafından dolaşıyor, çatlaklardan bir yol buluyor, akmaya devam ediyordu."
***************************************
"Ne tuhaf. Bizi koruyan kollayan insanlar vardır etrafımızda. Hiç fark etmesek de onlar oradadır daima. Karşılık ya da minnet beklemeden, sadakatle, sevgiyle, sessizce... Nice sonra anlarız kıymetlerini. Hep geç kalırız teşekkür etmekte."
Sevgiyle kalın diyorum.