Ha Ha Ha
Tam da dediğiniz gibiydi. Evet haksız olan bendim. Kalkmalıydım, ordan derhal kakmalıydım. Peki ya ben dediklerinizi düşünemeyecek yetersizlikte miydim? Eğer ben o yetersizlikteysem, sizin benim yetersizliğime karar verişinizin acelesi de nesi? Hem insanları değerlendiriyorsunuz, hem düşünmeden yapıyorsunuz bunu, hemde değerlendirmelerinizi bile düşünmüyorsunuz.. O gülüş kesinlikle sizeydi. Boşuna ''Ha Ha Ha'' sesi kulağınıza geldiğinde ekşimedi yüzünüz. Ama yeterli miydi size verilen bu gülümsemeye bürünmüş cevap? Hayır. Çünkü siz insanları değerlendirirken bile düşünmüyordunuz. Düşünmediğinize göre durumunuzunda farkında da olamazdınız. Farkında değildiniz ki yüzünüz ekşidi. Şimdi size durumunuzu hatırlatmam gerekecek. Kahveden bahsediyordum. Ateşin kısıklığındaydık tam. Eğer ateş kısık olmasa kabarcıklar beraberinde iyice demlenememiş kahve taneciklerini de getireceklerdi, cezvenin derininden. Köpük alma aşamasındaysa, ne acele edilmeliydi ne geç kalınmalıydı. Köpüklerin alındığı kaşık demirdendi. Demirde sönerdi köpük, çok beklenirse. Acele edilse fincana aktarırken yitirilirdi köpük. O yüzdendi herkesin köpüğü bol yapamaması kahveyi.
Sigara yakıldı kahvelerin gelişiyle. Kız sinirliydi. Ama beraber kahve içişlerini de özlemişti çok. Kahve içiyorlardı şimdi beraber. Özlemi dinmiyordu. Sigarayı hızlı içiyordu. İzmarit ısınmıştı. İzmarit ısındığında tadı tuzu olmazdı sigaranın. Sigara içen herkes bilirdiki izmarit ısınmışsa közde büyürdü sigaranın ucunda. Külünü çırpmak artık daha zordu sigaranın. Sinirliydi kız. Kendine de kızmaya başlamıştı sigaranın közünün büyümesiyle. Zaten kendine hakim olamıyordu sinirliyken. Kelimelerini iyi seçemiyordu. Ben ona kahvenin köpüğünden bahsedip konuşmamasına müsade ediyordum. Konuşmamalıydı. Konuşsa daha da uzardı köz. İzmarit fazla fazla ısınırdı. Başka başka kelimeler çıkardı ağzından. Kızardı da kızardı. Kızsaydı soğurdu kahveler. İzmaritlerle dolu küllüğü kaldırmasına kızardı garsonun. Sanki sigarasının közü yakacaktı izmaritleri, tutuşacaktı küllük. Garsonsa edepsizce kaldırarak küllüğü, çıkmasına mani olmuştu bu küçük yangının.
Kız konuşmadı,bekledi ve dinledi beni. Kahvenin köpüğünden gelinen meselelerdeydik. Adam da kulak kabartmış bizi dinliyordu. Aslında kelimelerimizdi dinledikleri. Kelimelerimizin bilindik anlamlarını dinlediğinden rahattı içimiz. Ve bizim rahatlığımızdan olsa gerek, bizi dinlediğini farketmediğimizi zannediyordu. Adamın farkındasızlığı fayda getirir kıvamdaydı. Ben konuştukça kıvamıda daha bir güzelleşiyordu. Bir sigara daha yakmak için çakmağa uzandım Çakmak masanın sağındaydı. Adamın masasıda öyleydi. Önündeki ilaç şirketi evrakını görmeye yetecek kadar uzun baktım ona. Baş ağrısı ilaçlarından birinin tanıtımını yapıyordu adam. Bunu az önce tam masasına bakarken telefonda söylemişti. Konuştuğu kişinin de bir hastanenin baş hekimi olduğunu vurgulaya vurgulaya bitirememişti. Önemli biriydi artık, eğer biz onu dinliyorsak. Yüzü gözü düzgün biriydi de. Başının ağrıdığını söyledi kız. Çantasından bir ağrı kesici çıkarttı. Bİr bardak su içti ardından. Eliyle küllüğe uzanırken bir şey attı küllüğe. Zaten daha önce göz kırpmıştı bana. Bu ilacın en yisi olduğunu söyledi adamın masasına. Zaten daha önce de bakmıştı adama kafasını sağa sola sallayarak. Adam sadece baktığını görmüştü. Kafasını salladığını değil.
Kızın ağzından uzun süredir çıkan ilk söz ağrı kesicinin etkinliği olmuştu. Adam sanki bu söz bir hediyeymiş gibi davrandı. Pardonlu bir cümle içerisinde kelimelerini gönderdi oturduğumuz masaya. Halbuki en etkin ilaç kendisinin tanıttığıymış. Nöronlar diye devam eden bir cümleyle sanki bize bunu ıspatladı. Kanada hızlı karışırmış bu ilaç. Üstüne üstük piyasadaki en doğal ilaçlardan biriymiş. Kız durdu. Adama baktı. Adama kendisininde bu ilacı kullanıp kullanmadığını sordu. Adam kullandığını söyledi. Adam artık bir espriyle masaya gelebilirliğini kolaylaştıracağını düşünüyordu. Ben kalkıp gitmiştim yüzümde tuhaf bir gülümsemeyle.
Adam kafenin kapısından çıkarken görünce beni hafiften ayağa kalktı. Tam masaya giderken kız ''Ha Ha Ha'' diye güldü ve kalktı masadan. Tam o sırada dışardan da abartılı bir kahkaha duyuldu. Adamın yüzü ekşimişti. Adam kızın kendisinin masaya gelişine güldüğünü zannediyordu. Reddedildiğini dahi düşünmüştü. Kız kafenin açılan kapısına doğru gülerek ilerledi. Kapıda benim kızı beklediğimi gören adam iyice kızardı. Halen ne yaptığımızı anlayamamıştıda.
Ona haklı olduğunu göstermek için kalkmıştım masadan. O benim kızı sinirlendirdiğimi düşünüyordu. Kız benimle hiç konuşmamıştı. Bense hiç susmamıştım. Adam bu durumu kızın benden sıkıldığına da yormuştu. Üstelik kız ağrı kesiciyi de içmemişti. İçtiği sadece suydu. Bana göz kırptıktan sonra küllüğe atmıştı ağrı kesiciyi. Adam haklıydı. Beni değerlendirmişti. Elinin yüzünün düzgünlüğünede güvendi. Ve o kadar haklıydı ki ona göre benim masadan kalkmam gerekiyordu. Gülüşümü zaptedemeyipadamın kalbini kırmamak için kalkmış olamazdım masadan. Kız aslında sinirli de değildi. Adam bizim onun bizi dinlediğinden habersiz olduğumuzu düşünüyordu. Garson sadece görevini iyi yapmak için küllüğü kaldırmıştı masadan ve yerine boş bir küllük bırakmıştı. Kız garsonun küllüğü kaldırmasının normalliğinin farkındaydı. Garson sigaranın közünün fazla büyük olduğunu görmemişti bile. Ve bizim onun bizi dinlediğinden haberli olduğumuz adam bunu kendisi bize söyleyerek güldürmüştü bizi. İlaç bahaneydi. Bizi dinlemeseydi sadece ilaç kısmını duyarak konuşmaya başlayamazdı. Adamın her hareketi bir hazırlık ve değerlendirme sürecinden sonra gerçekleşiyordu ancak. Değerlendirmelerini yapıp harekete gçiyordu. ve bizde başka başka kelimelerle onun değerlendirmelerine müdahale ediyorduk. Bunun mümkünlüğünü sınıyorduk daha doğrusu. Kelimelerin başka başka anlamları insanları farkında olmadan bir şeylere maruz bırakabilir miydi? Sanırım bırakmıştı. Ayrıca adam hem haklıydı hem yüzü ekşiyen oydu kızın gülüşünden. Haklılığının göreceli olduğundan habersiz olması onun kabahatiydi. Bizim yaptığımızsa kesinlikle yanlıştı. Adamın farkındasızlığı ona bunu hakkettirmiş gibi görünüyordu. Bu durumlarda hep böyle olurdu çünkü. Hem ezber bir davranışı yinelemiş olduk. Hemde adamın insanları yetersizlikle değerlendirmesine ortak olmuştuk. Kız haklıydı,en başında kalkmalıydık o masadan.
başarı ile yazılmış
kurgusu ile çarpıcı
okunması gereken bir öykü
tebrikler yazar
👍👍👍👍👍👍