Halk Ve Egemenlik - 1
Güç, bir etki ile girişir ve o, olayı veya o, olguyu, eğim eştirir ve yönlendirirdir. Yani güç, kendilikten bir kontrolsüzlükle, bir denetime ve yönetime sahiptir. Halk ta b bağlamda bir güçtür. Halk ta bir güç çıkartır. Bu güç, toplumsa; bilinç ve toplumsa tercihler taşımadığı sürece, denetimsiz ve kontrolsüzdürler. Kendi üstüne, kendisine egemenlersindir.
Bakmayın siz halkın seçimlerde seçer ve seçilir oluşuna. Halk seçer ama hiç bir zaman halk, asla iktidar olamaz. Yani halk egemenliği bir hayaldir. Halkın egemen olamaması en az iki bakımdan gerçekleşir. Birincisi egemenliğin kaynağı; siyasetin finansmanı olan donanım, mülk sahipliği gücü ile belirir. Halk seçer ama mülkiyetin koalisyonu yönetir. Bu nedenle halk seçer ama halk çeker. Halkın omzuna küsmesinden gayri hiç bir demesi olmaz.
İkinci olaraktan da, iktidarların seçilme ve denetimleri, ideolojiler üzerinde yürünmesi ile gerçekleşir. Bir iktidar bu ahval üzere, yasal çerçevede denetilir olmadır. Halk ideolojilerden çok çok uzaktır. Bu nedenle de ideolojiler üzerine de güç birliği yapamayan halk, bu gücün yönetiminden de yararlanamazlar.
Evrende var olan her şey, bir tür enerji biçimleriyle eğimledir. Erke kılıktan kılığa girerek yoğunlaşır. Ya da daha enerjik formlarla devinir. Bir rüzgâr enerji formu bu kabil bir girişmedir. İnsan emeği (enerjisi) sınırlı bir kontrollü gelişmedir. Dünden bugüne insan emeği aranır muhtaç olunur olacakla toplum içinde tümeldi. 1960'lardan bu yana bu egemenlik gerilemeğe başlamıştır.
İnsan emeği dünden bugüne, insanın öznel bilincini, yani planlama yapma, tasarlama, geleceği tahmin etme gibi eylem kılavuzluğunu ortaya çıkartmıştır. Bu öyle bir ortaya çıkış ki, artık bilgi ve entegreli elektrik devreleriyle otomasyon girişmesi tümel olmuştur.
İnsanı ve emeğini devre dışı bırakır hale gelmiştir. Artık insan emeği tikel durum mesabesine gerilemiştir. Sonra; toplumsa gücün kurduğu sistemin geri beslenmeli yönetir olmanın denetlemesini ortaya koyduktan sonra, toplumsa üretim ilişkisi içinde kalabalık insan emeğinin pek bir kıymeti harbiye si kalmamıştır.
Bu şu demek; insanın fiziki çalışması başka, insanın bu çalışmayı genlerle oynar olmaya yöneltmesi bambaşkadır. Bu sayedendir ki insan, insanın kas emeğine artık gerek duymadan, otomatik sistemlerle çalışmaktadır. İnsan emeğinin enerji dönüştürme formu, araştırma geliştirme ve makinalarla olası olmaktadır. Tüm mesele, enerjiyi daha üst aşamalarla kullanmayı bilmektir.
Yani insan toplumsal gücü içinde, enerjiyi bir kas kullanımı formu olmasıyla bırakmadı. Enerjinin türlü formlara dönüşmesini sağlar olmanın, kontrolünü başarmıştır. İşte yönetir olan bu güç revaçtadır. Bu da halkta fazlasıyla yoktur. Halkın baskın çoğunlukçu olan tanımı, ortalama %50'nin üzerinde olan, ortalama istatistiki devinimdir ki. Bu da halkın bilmezliğidir. Değilse halkın tümü bilir, yarınları tasarlar görüde, homojen bir yapı değildir. Artan nüfus, kalitesiz artmanın da garantisidirler.
Egemenliğin kaynağı bu anlamda, toplumsal gücün paylaştırılması ilkesidir. Ve paylaşılan gücün oluşturdum şeklinin olabildiğince parçalı yeterlilikle seçilmeye dayanmasıdır. Seçimlerde halkın seçmen olur ve seçilir olmasıyla ve paylaşımdı denetçiliğiyle ancak, egemenlik; sadece bir yönünün beliriş biçimi olur. Kaldı ki burasıda çok netameli olmaktadır.
Değilse halkın seçme ve seçilmeye katılması, egemenliğin kendisi ve tümü değildir. Sadece egemenliği sağlayan, egemenliğin beliriş gereklerinden biri olanı gerçekler. Oysa önemli bir ayaklardan birinin eksikliği daha vardır.
Egemenliğin kaynağı meşruiyettik ve güçtür. Meşruiyet ligin oluşmasındaki tarihsel gerçek ve süreçler insan öznesinden bağımsız ama yine de insan anlamalı yaptırımlıma girişmedirler. Başlarda egemenliğin meşruiyet ligi sosyal birlikti öznede toplanmıştı.
Bu gücün kaynağı atalar tecrübesi, grup tecrübesi ve bunun aktarımı idi. Bu gidecekten daha somut ve daha nesnel olmaya başladı. Ki bunlar bilim ve bilgi, üretim ve üretim teknolojileridirler.
Egemenlik, oluşan hiyerarşinin ve insan anlaması kullanımı da olmakla birlikte; insandan, insanın seçmesinden başka ve bunların dışında bir sistematik otoriter gücün olgunlaşmasıdır da. Bu toplumsa özne gücüdür.
Bir sistemin bütün işleyişi tek bir anlayışa indirgenemez. Çünkü sistemler birçok ayrı işleyişlerin, bütüncül ve bütünsel işleyiş ilişkilenmesine dönüşmüştür. Yani sistemlerin ana parametreleri vardır. Bu parametreler bir tek parametreye indirgenemez.
Söz gelimi, demokratik siyasetlerin işleyiş parametrelerinden sadece birisi olan, halk egemenliği, ya da halk iradesi kavramıdır. Halk iradesi sistem ölçer göstergelerinden sadece birisidir. Siz tutup bunu her şeyin üzerine çıkarıp ve her şeyin üstü gibi yaparsanız, yanılır ve yanıltırsınız.
Sürecek