Halk Ve Egemenlik - 3

Artık halk iradesi günümüzde ve gelecekte, demokratik toplumlarda, olmaması gereken bir toptancı bilmezliği egemen eştirme mantığıdır. Bilmezliğin kullanılma demokrasisinin hak olması, demokrasiye aykırıdır. Bu alayı valacı mantıkla toplumlar soyulup soğana çevrilirler. Nedeni halk mantığı kişilere dek analitik olmayan tekil mantığın ürünü olmasıdırlar.

Halk iradesi adı altında sömürülüştü istismarının çok olmasıdır. Halkın niteliksel oluşunun, toplumsal işleyişe yabancı olmasındandır. Halkın güncel olmamasıyla, günceli kavramamasından kaynaklanır. Oysa yönetim çok yönlü aykırılıkların, girişmesi ile ortaya çıkan, harmoniye düzenliliktir. İçten bakınca kaos görünümlü, dıştan bakınca, büyük bir uyum ve işleyişler sistemidirler.

Toplumsa özne, halk mantığı ile kotarılır, bir pekinlik değildirler. Eğer halkın seçimlere katılması, yeğlenir tercih ise, egemenliğin bir paylaşım dağılımı olan güçler ayrılığına ve denetleme mekanizması gibi yapıların çok iyi çalışmasına dikkat etmelidir. Yine de en büyük denetlemeler de halkın elinde gerçekleşir.

Söz gelimi bu çağda bu bilgisel ve teknik bilgi karşısında, bu sos yo toplumsa özne bilinci ve sos yo toplumsa güç yanında kriterleriniz olmalıdır. Örneğin; köy evlerinin hala iğreti, kerpiç yapılar halinde bulunması, yapıların zemin ivmesine göre olmaması gibi toplumsa bilince taalluk eden durumlar hep toplumsa bilinçle karşı olmanız gereken yurttaş bilinç durumlarıdırlar.

Bu kabil sorumluluğunuzu (özellikle de bir deprem karşısında yıkım olacağın acısını) duymanız halinde hissediş eksikliğinizi bilmeniz olmalıdırlar. Bu sorumluluk sizin doğrudan bir etkiniz değildir. Ancak toplumsa bilincin doğrudan sorumluluğudur.

Doğrudan sorumluluğun ortaya çıkması ve senelerce aynı durumların tekrar eder olmasını idrak etmeniz gereken bir bilinç yansıması olmalıdır. İşte bu bilinçtir ki sizin halk egemenliğiniz olacaktır. Değilse egemenliğiniz oy kullanmakla sandıkta çıkardığınız durumlar değildirler.

Oysa yıllardır hileli ve yapılaşma çarpıklığı ve depremlerde ölüm gerçekliğine rağmen, halkın kendisi denetlemeyi unutmakta, sorumluluğunu yerine getirmeyen; bu alanda rant yapanları 70-80 senedir seçmektedir. Bu aksamaların yasal tedbirleri konmalıdır ki, halk seçiminin tercih edilir olası eksilikleri mini muma indirilsin.

Çok ağdalı laflar vardır. Demokrasi sandıkta çıkar! Akı karayı sandık belli eder! Gibisine, sözde aydın tekerlemeleridir bunlar. Bir kişinin aydın olup olmadığını bu tekerlemelerinden şıp diye anlarsınız. Hiç düşünce var etmezler. Ezberleri kuvvetli bir hitabetti söylevcidirler.

Sanki halkın elinde, topluma dek referansın kriterleri varmışta, halk bu kriterlere göre bir omomatik görüşle akı karayı seçmekte (temizlik yapmakta)! Tarafların kendi anlayışına uygun yapı geldiği zaman bu temizlik yapılmış olur! ) ve buna da halk yönetimi denmekteydi!

Sandıkta çıkanlar, kısmen halkın sorunlarını bilmekle beraber; halkın sorunlarından uzaktırlar. Halkın sorunlarını çözmekten çok, bu sorunları pansuman eden, günü birlik egemen çevreler uzlaşılması olup danışıklı dövüşlü icazetli politik siyasettirler bu siyasetler. Zaten onların da bir şey bilmeleri gerekmez.

Bunlar yıprandı mı, önce amip gibi bölünerekten, yeni hareket adı altında çok sesli, çok partili olan demokratik düzeni oluştururlar! Bunların da pansumancı tedavilerle ve ağdalı hamasi söylemleriyle yaldızları düştükçe, yıpranır olmalarıyla, içlerinden kopuşlarla (bu bir diyalektik kopma değildir) doğru yolu, ana yolu, refah yolu, milliyetçi yolu, halkçı yolu, demokratik sol yolu ortaya çıkarlar!
Bunlar da para etmedi mi, en büyük demokrasi olan sandık demokrasisi içinde akça pakça, nur topu gibi bir apak bir yol çıkar! Yok, aslında birbirlerinde farkları ama onlar isimse yol partileridirler.

Sonra bunlar halka yaptıkları ile değil de vaat olanı; söylem olanı; her türden kara propagandayla halka benimsetilirler. Kimi hediyelerle, kimi işe alma vaatleriyle, kimi ahbap çavuş ilişkileriyle halka dayatılır. Halk bu gibi menfaati oluşmalarla, partilere üye olur. Cüzi bir katılım yapar. Bu katılımın pusulasını da; küçük menfaatler uğruna, toplum menfaatlerinin satışına karşılık getirilerek, iktidardaki ilgi partisinin önüne korlar! Demokrasinin en büyük tahriplerinden birisi de ahbap çavuş ilişkileridir.

Böylece halkın tercihi, tam anlamıyla sandık partileri olurlar! Ve de bu partiler sandığın tercihi olurlar!

Oysa siyasetin finansmanını da, katılımını da halk yapmalıdır. Halk fikri bazda en küçük birim yerlerde bulunur olmalarıyla, birbirine eklenmeli. Bu eklemler, sivil örgütler eli ile diğer potansiyel birim yerler oluşmalarıyla da birleşmeliler. Birleşmeler; kendi aralarında girişip, tartışıp, şekillenip, böylece genelin birleşik birçok alternatif yollarını oluşturmalıdırlar. Demokrasi çözümün çokluğunu içerir anlamadır.

Her katılım bu kendi yerelce görüşme hareketinin finansmanını ve siyasi temsil edilirliğini, bir ikinci üçüncü aşamaların seçimi ile toplumun seçilimi ve temsilciliği olur şekilde konuma, gelinmesidirler.

Burada bu oluşumların sivil örgütlenmesi ve örgütlenmelerin kendi iç kongrelerinde bu fikirlerini uzlaşan tartışmalarıyla, toplumun tartışması haline gelmelidirler. Toplumun tartışması (kurum parti siyasi görüşü) artık tabanı yansıtan ama üzerine farklı kesimleri de bindiren bir kapsamlı özet girişme olduğu görülmelidir. Bu herkesin yerel ölçekle siyasete katıldığı ve o siyaseti finanse ederek organize etmesinin siyasetini, sandığa götürmesidir. Değilse size beğendirilenlerin sandıkta çıkması değildirler.


Sürecek

25 Ekim 2011 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar