Halk Ve Egemenlik - 4
Oysa halk yönetimi; sandıkta çıkmaz. Sandıkta çıkan hileyi şerri yedir. Halk, yönetimi sandığa götürür.
Halkın yönetimi; kaynak sularının birleşmesinin dereyi; dereler birleşmesinin çayları; çaylar değin birleşmelerin de, akarsuları, denizleri giderek okyanusları oluşturması gibi bir oluşma ve finansman ediştirler. Burada regüle edici güç, oluşma alanlarının temsilcilerinden oluşan sivil hareketler eldeli konfederatif birliğidirler.
Bu oluşma içinde yerelce özne oluşmaların karakterini ana tema olarak kalışla, konfederatif birlik dönüştürücüleri içinde değiştirerekten, toplumsal özne hareketi içine yansırsınız. Bu yansıma artık kişi ve kişiler öznesi olmayıp; toplumsal öznedirler. Değilse, halk toplumun dilini anlamıyor, öyleyse biz toplumun dilini halklaştıralım diye, toplumu; hem kendisine, hem de halka yabancılaştırmanın anlamı var mıdır? Toplumun ve halkın özne gücü tek tek kişilerden fazla oluşla, sağlayış olacakla, sağlaşılar tek tek kişilere refah olacakla döndükçe halk büyür. Halkın ve toplumun öznesi cetveldir. Halk bunu kavradıkça, yurttaş sorumluluğunu ve dolaysı ile kendisine ait denetleme muktedirliğini gerçeklediği kadarla egemenledir.
Kimse toplumsa yurttaş olurlu sorumluluğundan kaçınmamalıdır. Toplumun öznesi, halkın üzerine iki şekilde yansır. Birinci yansıma şekli içinde toplumsa olurla yöneten özne, halk üzerine; yönetim hareketini bir paylaşan iletime olurla bu örgütlenmelerin en ucuna doğru, bir danışan olacakla, kişi öznesine doğru olan bir dağılımıdırlar.
Böylece toplum yönetimi, kişisel özellik taşır. En uç yerlerde ufak tefek kabarcık belirmelerle birleşir. Değişip dönüşmeler ara referanslarla açı sal kırınımlara uğrar. Derlenip toparlanır özet toplumsa bilinç olacakla, parti niteliğiyle doğrudan temsili organize olurlar. Bu zarf açılıp kodları çözüldükçe başlangıç koşulları denetimine doğru hizmet verir olacaktır.
Kişi öznelerine dek, birleşme ittifaklarıyla da; toplum yönetim öznesini oluşturulur. Bu tepenin halka doğru olan, kendisini beğendirten; şerlerden birini seçtiğimiz vaatlerin oluşması değildir. Aksine taban üretim alan ilişkili gereksinimlerinin, tepeye taşınmasına dek denetim kontrol ve sorumlu olma hesap vermeli bir mekanizma süreçleridirler. Kişiler, alan ilişkileriyle, toplumsa öznenin tanımı içinde olurlar.
Toplum öznesinin, halka doğru dağılımla parçalanan birinci özelliği şimdi, toplum öznesinin ikinci bir özelliğiyle de, kişilerin topluma giden ve toplumun üretim ilişkiler işleyişini sağlasındı kılan, bireye dek emek nitelikli (vasıflı, mesleki üreten işlev etkinlikle), olmalarıdırlar.
Halkın yönetime dek katılımını ortaya çıkaran birleşmelere dek, deniz ve okyanuslar örneği, gerek okyanusların taban sızdırmalarıyla; gerekse de okyanusların buhar oluşla, tekrardan bu çevrimlerle başlangıcın kaynak oluşumunun sürekliliğine dönüşürler. Çevrimse aşamalar yoluyla bu kaynak olmaya dek doğal sızma ve doğal buhar olmaları; sızma ve buhar olmadan önceki durum değildirler.
Yani kaynak olma durumlar, buhar olmadan ve sızmadan önceki koşulları içermenin yanı sıra okyanus olmanın kabarma ve kükremesi olan yeni durum ve düzeyle davranan bir farklılaşmadır. Denize düşen damla, artık damla gibi değil de, nasıl deniz gibi davranırsa; toplumsa bilince gelen kişi özneleri de toplumsa bilinç gibi davranmak zorundadır. Toplum bilinç öznesi de hava gibi, buhar gibi kişi öznesine sirayetle kişi ihtiyacına göre bir yararlanma olacaktır. Değilse deniz devinmesi dere, kaynak devinmesi gibi halksa tekilliklere indirgenmeyecektir. Organize oluşunuzu, ana bilincinizi yitirirsiniz.
Bu geri beslenme diyalektik bir geri beslenmedir. Yeni referans oluşturmalı ve oluşmuş olan referanstı başlangıç koşullarına bağlılığı vermelidirler. Bu da sistemin denetlenmeli, kontrolüdürler.
Buradaki halk iradesine dek kişi özgürlüğü, kişiye göre tanımlanmaz. Kişinin toplumsa bilinç yansımalı kullanımıyla gerçekleşirler. Zihinsel engelli, aklen malul biri, bu kullanımı bilinçli bir etkinlikle yapamaz olacağından; özgür kullanım olmayacak. Böyle bir özgürlüğü gerçekleşemeyecektir. Böyle bir kullanım kişilerin katılma ve sorumlu olma (bilinçli olma) yükümlülüğü oluşunu taşımaz.
Bu kabil tutumlar göstermelik ve sadece sayı olarak sandığa yansır. Bütün bu gayretlerin amacı nedir? İnsanı insan gibi toplum özne bilincine göre sos yo toplumsa özne bilincinin oluşma nedenlerini aitti kişi oluşun hak ederliği şekilde sağlanışını yapmaktır. Bunlar gerçekleşmiyorsa halkınız seçimlere katılınsa ne var, katılın masa ne var? Kurumlaşma işleyişini sos yo toplumsa özne bilinç doğrultusunda sağlayan halk, egemendir.
Halk kavramı kişisel niteliklerinden ötürü, homojen değildir. Zaten milli irade bu homojensizlikten homojen bir yoğunluklar çıkarmaktır. Ama sözün gelişi, siyaseti üstünde finansmanı ve bilgisi olmayan halkın farklılığı, milli iradeye oldukça bu yoğunluklu yansıyamaz.
Halktan kişiler ve aydınlar, halk mantığını kullanır olmaktan kaçınır tutumlaşmaları ortaya koysalar da, bu kabil milli iradenin (ulusal egemenliğin) pekişmesi yoğunluğu hiçbir zaman oluşamaz. Günümüz siyaseti, halktaki gibi biçimsel mantık koyuşun yanına, birçok çok köklü mantık kategorileri ile girişen, onlardan da uyuşma elde eden ve girişmeleri sistem kazancı edinen devinmelerle işlemektedirler.
Sürecek