Halk Ve Halkçı Kavramı - 2
Halk, etnik yapılardan oluşmuşsa da, bu görünüm her bir etnik birliklerin ittifakı olan federatif ligine göredir. Toplumun halkı varken, toplumun halkları olamaz. Artık toplum, farklı bir girişmedir ve farklı bir taleplime süzen ligidir. Her toplumun bir halkı vardır. Toplumdan sağlık talep ederken, etnikliğinize göre talep edemezsiniz.
Yine toplum içinde üretirken etnik olmadığınız gibi tüketirken bile etnik değilsinizdir. Cephede savaşırken etnikliğiniz talep edilmez. Vergi verirken etnikliğiniz talep edilmez. Eğitim verilirken de etnikliğiniz talep edilmez. Toplumsal oluşunuzun formasyonları ve yurttaşlığınız eğitilir.
Tüm etnikti çatışmacı olanlar ilk sosyal var oluştu dinamiğin zorunlu ve gerekli bir plastik durumuydu. Toplumsallığın oluşma dönemi içinde, insanlığın kazanımca yapılaşır olmasını, daha emekler oluşla girişti. Giderekten de toplumsal ve halksa yaşama hem hiza, hem niza vererek düzenlendi. Bu yolla insanlığı hem oluşturdu hem kendisini az az eritti.
Bütün etnik taleplerimiz, halk içi üretim ve tüketiminin, halk içi kendi özgürlükleri alanına doğru öznelce gerilemek zorundadır. Toplumsal yapı, geçmişin kendi coğrafya alanı içi etki eşimde bulunabildiği etniklerin dolaylı ve dolaysız her türden etnikti kültürünü; halkının kültü olaraktan; toplum kültü olaraktan ve insanlık kültü olaraktan; hatta bilimsel olarak yapılaşmakla, halkına sunmak zorundadır. Bu, toplumun geçmişi ile feedback (geri beslenim) yapmasıdır. Ki bu da, halkı doğru referanslar üzerinde geliştirmek ve referans aştırmak olur.
Halkçı kavramı bu yüzden etnikçiliği zorunlu olarak içerir. Bu bir kendi başına ve kendi etkinliği ile toplumsal devinmesi olmayan tarihsel kalıntıdır. Halkından, her bir etniklikten yanalı; geçmişin evrim yapan basamaklarına doğru totemi var oluşa doğru giden bir öznel oluştur. Değilse güncel toplumun refahından ve güncel toplumun yararına olacak olan politikalardan yana olmayla, karıştırmamak da, gerekir.
Toplumun öznel, insan boyutlu yanı 'beyaz ışığın tayflar girişmesi' gibi bir girişmedirler. Artık toplum çok büyük oranda beyaz ışık gibi davranacaktır. Toplumun öznel, insani boyutu; beyaz ışığın renkler rezonansı gibi etnikti birliklerin bir rezonansıdır. Ve toplum, beyaz ışığın toplumda bir tayflar girişmesi olan 'beyaz ışık- etnikler birliği olan HALK' olmanın şartlı yetisiyle, davranmak zorundadır.
Halkın içinde yani özel tüketim alanında ise bu toplumsa beyaz ışığın, ayrı ayrı renkti tayflar seçim eşmesi olarak davranmak da zorunda olurlar ya da olabilirler. Bu halksa ve öznel bir haktır. Tüm halka ve tüm topluma olacak denli genelleşir değildir. Öznel oluşların tekil tikel oluşları varsa da, tükel (tümel) oluşları yoktur. Genelleşir olmak durumunda değildir.
Bu nedenle etniktikse (inançlar) parça olmak, ayrışmak zorundadırlar. Parça kendi çekimiyle bütünlük oluşturamaz. Ancak dıştan toplum gibi üretimse bir ortak paydaşı etki ile halksa bir birleşme ortaya koyabilirler.
Halk içinde de ışık (etnikler-inançlar), 'beyaz ışık' gibi asla davranamazlar. Esasen de, mücbir bir sebep yoksa halkın beyaz ışık gibi bir ırayla (karakterle) davranmasına da gerek yoktur. Çünkü halk, beyaz ışığın davranma devinmese referansına göre değildir de ondan. Halkçı kavramı, bu anlamda; etnikçi olmak kavramıyla, özdeşleşirdir. Halksa, bir beyaz ışık imi gibi birlik (ki bu halk yapı içinde hoşgörüdür), bir renk tonu gibi ayrık, olmanın bilincidir.
Etnikçilik insanlık tarihinin avcılık, toplayıcılık dönemlerine özgü, her bir sosyal birliklerin, birbiriyle girişmediği dönemlerin, sosyolojik gerçeğidir. Bu yüzden etnik yapılar birbirine göre kapalı sosyal birlikler olmak zorundaydı. Bu yüzden etnik bir parça belli bir alan ve yüzey gerilimi (nüfus sayısı etrafında) ile bölünür, parçalı olmanın ataletine uyardı.
Etnik yapıların kimi biyolojik direnç ve kült özelliklerini taşır oldukları çok aşikârdır. Ancak toplumsa gerek oluşla, etniğin kendisine özgü etnik özellikleri, ittifaklar etrafındaki zorlayıcı oluşla, halka transfer edildi. Böylece gide gide etnik özellik olmanın kendi tayfsal özelliğini kısmen (dumura uğrayışla) tüketmiştirler.
Bu tüketiliş, yeryüzündeki toplumu oluşturan, tüm etnik yapılar için ayrımsız bu böyledir. Artık etnik yapılar toplumsa oluşun özelliğini yansıtmadan edemeyecektir. Dumura uğrayışla kapanan tek yol, bu şekilde çok yol oluşla kendini ortaya koyacaktı. Çünkü toplumlar, etnik yapılar gibi dıştaki etnik yapılara (dışa) kapalı değildir. Aksine toplumlar dıştaki toplumsa olgulara çok çok açık ve bağımlıdırlar da. Aksi halde toplumlar gelişemezdi
Sürecek
..toplamı anladığım söylenemez..giriş anlaşılmaya müsaitti 'halkçılığın' ırkçılıkla eşdeğer olduğu bilinendir..yazar,neden kavramları farklılaştırıp anlaşılmaz cümlelere yönlendirdiği sual işareti..emeğe saygı..teşekkürler...