Halk Ve Halklar - 3
Toplum, bir uzmanlık ve beceri alanı olarak girişti. Oysa, sosyal birlikti etnik yapılar, totem kandaşlık bağı üzerinden, girişirler. Sosyal birlikler (etnik yapılar) ittifak içine girip zorunlu bir iradilikle (halk) olacakla giriştiler. Belki de sosyal birliklerin ilk ittifakları, yine sosyal birlikler dönemindeki kendi içlerinde verdikleri göç grupları ile birleşmeleri idi.
Kendi benzerleri olan bu türden tabulu, buduncu, iki etnik yapının ittifaklarıydı. Gidecekten emek ve emeğin ürünlerine özel sahibiyetlikler sonunda kişisel mal ve mülke malik oluşlar başladı. Bu durumlar da eski komün birliğin bilip tanıdığı, aklının alabilir olduğu, bir mantık ve yaşam tarzı değildi.
O eski sosyal yaşama değin ortak yaşam mantığı çökmüştü. Bu bir yandan da sosyal birlik bilincinin iflası idi. Diğer yandan da yep yeni bir bilinç ve mantık konuşlar idi.
Artık emek ürünlerine, özel sahiplenmeler nedeni ile; güçsüz olanların, yaşlı olanın, sakat olanın, hasta olanın, hatta çocukların bile sosyal birliğin sağlayışlarından mahrum kalışları söz konusu idi. Bu bedensel kısıtlılar, eski sosyal birlikçi yapıdaki gibi pay alamıyorlardı. Paylar giderek azaldı. Gün geldi ki nerede ise tamamen kesilir oldu. Pay almalar giderek azalan oranda, insanların (emekle- emeksizin) seçilerek, elenmesini ortaya çıkarttı.
Seçilme ve elenmenin kriterleri kendiliğinden bir girişme olarak belirim vermişti. İlk olacaktan evlilikler ve çocuk velayeti ile özel mülkün varislere aktarılması sorunu kendisini ortaya koydu. Üretim yapan bireyin, geri hizmetle sağlanacak sıcak bir yuvasını var ettirme, çocuğuna bakılması gibi hizmetlerin sorunu, uzun süreçler boyunca baş gösterdi.
Özel mülkiyetleşmeler ve özel mal mülk sahibi oluşlarıyla, emeğin tükenmez oluşunun bilinemeyen, ama tezahür eden büyülü oluşmaları, kimi bedavacı beleşçilerin yağmacı oluşumlarını bir çırpıda ortaya koyu vermişti.
Bu özel mal ve mülklerin yağmasından kaynaklı can mal güvenliğine dek tereddütleri ortaya çıkmıştı. Ve bu türden benzer bir yığın oluşmalar nedeniyle, zorunlu ve sürekli bir toplum ve halk ilişkileri düzenleşmeleri devinimleri oluşacaktı.
Uzun süreçler sonundadır ki, ancak girişmelerin sonuçları olum landı. Çünkü sosyal birlik ilişki düzeninde ortalıkta, hiçbir evlilik kurumu da yoktur. Özellikle de erkeklerin çocuklara özel bir velayeti de yoktur. Bunlar ancak toplumsal yapı ile ve özel mülkiyetin rekabetçi nicelenişi ile ortaya çıkacaktı.
Daha şimdiden sosyal birliğe göre mantık dışı olaylar; sosyal birlik üyelerinin tam da burnunun dibinde bitmişti. Komün yaşam, bugünkü gibi bir babalık sıfatını, ya da velayetini ortaya koyamamıştı. Komün ilişkilenme biçiminin, böyle bir kurumu ortaya koyması da zaten olanaksızdı.
Ve bu ittifakı yapının içinde, çalışamayan, üretimden aciz bir halk dediğimiz grupçu oluşma kümelenmişti. Halk, hem etnik yapıların konfederatifliği gibi bir oluşmadır. Bu nedenle halk toplumun öznel yanının ve sosyal ittifaklı yanının etnik yapılarını taşırlar.
Hem de üretimden azade olan bir insanlar grup özelliğin soyut somut kümeliğidirler. Ve yine toplumda üretim yapan bireyin tüketim ve özel yaşam alanını belirleyen girişmeleriyle; etnik yapıların kümülâtif toplamı ile o toplumun, bir tane; halkı olacaktır.
Bir toplumun halkları olamaz. Her bir etnik yapıları, halk diye görür isek, halkın oluşmasını ve işleyişini anlayamayız. Sosyal birliklerin etnik yapılar döneminde, etnik yapıların karşılıklı girişmesi pek pek yoktu. Hani nerede ise bu kabil girişmeler sıfıra yakın bir hareketlilikte idi.
Ancak farklı toplumların aiti olan halkları, bir birine göre, halklar olabilirler. Yani bir Afgan halkı, bir İran i halk, bir Çin halkı dünya halkları içinde düşünce edilebilir. Bu da 'halklar' kavramının, 'Dünya halkları' kavramında, içkin oluşudur. Bir topluma ait üyelerinin, kendi toplumunun halkı için; 'halklara özgürlük' demeleri o toplumun reel politiği açısından saçma ve yanlıştır. Bu tür söylenişle kast edilen şey olsa olsa, o toplumun halkı içindeki etnik yâ da etnitiseye dayalı sosyal oluşumlarıdır.