Halk Ve Halklar - 5
Etnik yapılar, kendi özellikleri üzerinde yansıyışların biriktirildiği totem algılar ekseninindeki olay ve olguları, anlama eksen eşilmesidir. Kişiler totem referanslı kodlarla rezonansa gelerek girişirler. Etnik yapıların, anlama, anlaşma, anlatma kodları, totem üzerindeki çözümlemeler ile gerçekleşir. Etnik yapılar, homojen tekliğin; tınlaşımlı rezonansıdır.
Oysa halk çoklukta birliğin ulaşıldığı, totemik bağ değildi. Totemler bileşenli eksenleşmenin insan, insanlar iletişmesidir. Halk; olay ve olgularını, yaşantılaşmalarını, yorumlarını bu bileşen algılar üzerinde çözümleyerek giriştirirler. Anlama ve anlaşmalarını genellikle birlik ittifakları üzerinde sağladıkları kanallardaki girişmelerle çözümle ulaştırırlar.
Halklar, her bir toplumun, bir tek halkına dek oluşmalarının, tek tek dünya toplumları kadarla kümülâtif toplam olup, dünya ittifakı küreselliğine gidişin ifadesidir. Burada kast edilen söz gelimi; Çin halkı; Çin toplumunun, heterojen bir, Çin halkı olmasıdır. Yine Hint toplumunun da kendi içinde heterojen bir Hint halkı olmasıdır.
Her ülkenin üreten bir yapısı ve bu yapının bir ilişkileşmesi vardır. Bu o ülkelerin toplumsal yapısıdır. Ülkelerin toplumsal yapısı etrafında, sağlayışların paylaşımdı tüketilmesi ve özel yaşantılaşması vardır. Bu da halk yapıdır. Toplumun üretiş biçimi ve ilişkileşmesi ve halkına yansıtması, o ülkelerin toplumsa siyaset ve ideolojileridir.
Halkın kendi iç kültürünü bireyleri vasıtasıyla topluma doğru yansılaştırır olması; o toplumun kültüre değin üretim çeşitliliğini sunmasında ve kullanılmasında, verimlilik yaratabilecektir. Halkın kendi iç kültürünü, toplumuyla ilişkileşmesinden, gelir düzeyini tüketir olmasından ve halkın kendi geleneklerinin basıncından; halkın, azade bir şekilde olacağını düşünemezsiniz.
Halklar kavramı, fazla girişebilen kavram değildir. Emekten yana olan ortak özellikleriyle giriştirilmelidir. Her bir toplumların üretim ilişkilenişleri farklıdır. Ve bunların sağlayışları olan yaşantılaşmalarının, demokratik edinimci kazanımlar oluşturmaları da farklı olacaktır.
Yani toplumların her bir farklı ilişkinlikleri, halklarında farklı farklı yol ve yöntemlerle kendi girişememelerini sağlar olacaklardır. Ya da bu tür farklı ilişkinlikler ortak paydaların azalması doğrultusundaki, Dünya halkların, amaç birliklerini sağlayamaz oluşlarıdır. Toplumlar halkını evrensele götürmedikçe, halkların girişebilirliği zorlanacaktır. Ezilme, sömrülme bağlmında Dünya halkları koalisyonu olası iken. Bu sağlayışların temini konusunda konsansüs olamaz.
Etnik yapılar, toplum olmanın cazibesindeki eksenleşişlerle, ittifakı birliğe sürüklenip, halk denen gelişme düzeyini ortaya çıkartmıştı. 'Dünya halkları birliği' de, belki dünya toplumu olmanın cazibesel eksen sürüklemesini ortaya çıkaracaktır. Ancak şu anki parçalı toplumsal yapı, Dünya halkları birliğini ortaya çıkaramayabilir. Bunun menfi çatışan iki nedeni vardır.
Birinci olarak, teknik gelişmiş toplumların dış uzaya açılmasıyla, toplumlar arası ilişkileri ve küresel buhranlar gibi çeşitli olguların dayatması vardır. Bu gibidan dayatmalar, Dünya'yı; Dünya halklarından ve Dünya toplumları birliğinden, yana yol aldırırlar.
Ama bunların yanı sıra da anamalcı oluşmalar uluslar arası şirketleşme olmalarına rağmen şu anki mevzilerini; mevzilerdeki çıkarlarının birim bazlı kontrollerini; toplumların siyasi politik gücüyle sağlar olmalarının karşı direnci vardır. Bu direnç Dünya halkları ve Dünya toplumsa birliğine doğru gidişe engeldir. Ama sürecin basıncı her durumda bunu aşılacaktır.
Yani şimdiki toplumsal yapılar, Dünya toplumları ve Dünya halkları ayrılıkları üstüne, dünya halkları çatışmaları ve dünya halkları düşmanlık korkuları üzerine, geliştirilmiştir. Oysa, Endonezya'daki; Türkiye'deki; İspanya'daki ve Brezilya'daki bir halk kişisinin; birbirleri ile düşmanlık etmeleri için, bir biri ile alıp veremediği, hiçbir şey yoktur. Üstelik bunların, temel sağlayışlarını, elde edememekten kaynaklı, dayanışmaları için ortak paydaları vardır!
Aynı zaman dilimindeki Dünya toplumları; gelişmişlik düzey ve düzlemleri olacaktan çok farklıdırlar. Toplumların kendi üretme ve üretememelerinin sağlayacağı özgürleşmeler de, farklı olacaktır. Aynı kullanım, aynı üretim ve aynı sağlayışların tüketimleri düzeyinde olamayan Dünya halklarının da; birlik içinde, 'Halklara özgürlük' gerçeklenmesi hiç olamaz.
Sürecek