Hangi Anneler Günü Anne?
Sevgiliye Mektuplar...
...... Sizin hiç anneniz öldü mü? Benim ölmedi çünkü hiç annem olmadı, doğumumda sonsuzluğa göç etmiş, yaşamını verirken bana, toprağa vermiş son nefesini...
...... En çokta bu dayatma, kapitalist geleneğin çiçekleri vurur beni ama sen bilmiyorsun... Onca yıl bir ama bir tek kez geldin rüyalarıma ve flu yüzünle papatyalarla donatmamı istedin mezarını ve sanki biliyordun deli oğlunun en çok papatya sevdiğini, kucağında papatya resimli kadın gibi... Sabahı zor edip onlarca papatyayla kabrine geldiğimde her gün yediğim vurgunların en büyüğü idi o anki anne ve mezarındaki çiçekleri, toprağı çalanlar hangi ülke ve inancın insanları, buz tutan kıran gecelerde sen hiç üşümedin mi anne titremedin mi? Kutsal addedilen bu yerde toprağın altındakileri ürpertircesine beni dinden, beni imandan çıkaranlar mı yoksa ben mi suçluyum anne?
...... Varoşlarda doğmasam, orada oturan bir işçinin karısı olmasan şu an nerede olacaktım kim bilir ve bu yanılsamamla sen yine annem mi olacaktın? Peyniri, zeytini mahalle bakkalından her sabah ve gramla alırdık yoksulluktan, seninde evliliğin hep böyle gramla alınan yiyeceklerin dayanılmaz yoksul sızısıyla mı geçti anne? ... Biliyor musun ben hiç muz yemedim küçükken, her gece yorganı çekince üzerime sessizce ağlardım, babam duysun istemezdim... Muz'suz, mutsuz, sensiz geçen çocuklu- ğumda ilkokulun Amerikan süt tozlu, beslenme çantalı geçen günlerin teneffüslerinde muz yiyen çocuklar potansiyel düşmandı anne ve şimdi nerede muz görsem ezmek istiyorum ayaklarımın altında, sahi muzun tadı nasıldı? Anneler sıcak sarılır derler, muzda anne gibi sarar mı dilimi, tenimi? ...
...... Trakya'daki arkadaşlarımdan her yıl Mayıs'ta tenekelerde gelen peynir ne güzelmiş anne, ama heyhat tıkanıyor, yiyemiyorum, karşı sokağın içlerinde doğu-güneydoğudan kopartılan Kürt kökenli ailelerin çocukları ekmekle beslenip sağlıksız büyürken kahrolası geçmiyor bir yerlerimden ve kabul etmiyorlar verdiğimde, ''dilencide, açta değiliz, topraklarımıza dönmek amacımız'' diyorlar...
...... Aşk sonsuz bir ilahi ise annelerin çocuklarına yansıyan meleksi kokusu nasıldır anne? Sahi sen nasıl kokardın, kimselere soramadım, kabrini her ziyaretimde toprağını, çiçekleri soluyorum, toprak kokun doluyor genzime, gözyaşlarıma karışınca kokun uçuyor o bittiğim anlarda anne... Babam yıl- lardır hiç konuşmuyor, küçükken korkardım ama büyüyünce anladım hak verdim babama, tüm mahalle acırken, dimdik ayaktaydı ama konuşmazdı ve hiç evlenmedi, bizi hiç yalnız bırakmadı yokluğunda, gerçi üç tarafı denizlerle kaplı ve bizim olan o deniz kıyılarına hiç götüremedi bizi o maaşıyla ama yi- nede kendimizce mutluyduk anne, her ay başı mangal yakar, ancak o zaman et yiyebilirdik, sahi sen kebap sever miydin? Şimdi usta ben oldum mangal başında ama sensiz, ama kimsesiz...
...... Pasaport vermiyorlar bana anne ve iki yıldır Fransa'ya yerleşip ülkeye dönmek istemeyen oğullarımı göremiyorum... Ninem bir gün beni dizlerine oturtmadı, bir gün sevmedi, oğullarımda ninesiz ve senin sevginsiz büyüdü anne ama dizlerimden yüreğimden hiç indirmedim onları... Yarın insanlar yine çiçekler, hediyelerle annelerine koşarken ben ne yapacağım ki anne? Ve her yıl olduğu gibi babam da sabah erkenden çıkar ve gece döner, ne yapar ne eder bu günde yıllardır söylemez... Aykırılığımı bir kez olsun çiğnedim, bu hakkımı kullanarak ve geçen ay kabrinin yanındaki boş yeri satın aldım anne öldüğümde, tükendiğimde yanında yatacağım anneciğim, ellerini verir misin bana orada, yeryüzünde beraber olmadık, ol-a-madık, yeraltında ellerimi tutar mısın bırakmadan, çok üşüyorum anne, kokunu, dokunu orada hissettir misin, bir kez olsun anne sıcaklığında sarılır mısın, çok özledim, hep özledim bir kez dindirir misin özlemlerimi... Anneler günün kutlu olsun melek annem...
- Adana /