hasreti tanımlaya(mamak)bilmek...
neydi bu kadar canımı yakan ?
yokluğunda esir alınmış cümlelerimi bir bir koparıp alıyorum içimden en derinlerden...
hasreti tanımlamaya çalışıyorum (,) bir virgül koyuyorum hemen...
acı gelmekte ardı sıra senin yokluğunun yerini bunlar doldurmakta içim yana yana yazsamda
tanımlamalıyım diyorum bunu...sancıyı,acıyı,hasreti...
herkes için geçerlidir bu gelişler gidişler olur mutlak hayatta ...tutanmaya çalışmak giden ardından
gelene inanmak, güvenmek giden zaman olur onca yaşananla . zaman içinde tükenmeden artan tek bişey olur, bitmez bir ağrıdır sancısı artar yokluğundan istifade...
nasıl tanımlamalı der dilim,getiremem iki kelimeyi bir araya işte budur hasret...
mesafeler kelimeleri bile birbirinden öyle koparırki derinden bir iç çekersin.. of dersin bir gelebilseydin son anda yada keşke dersin desteklersin acını , hasretini köstek olamazsın yüreğine...
hayat ''hiç adil değilsin'' boşa geçen zamanda benden aldıkların yerine bıraktığın bu ağrıya niye çare bulamaz yüreğim...
niye tanımlamak zordur hasreti, sevgiyi aslında hayat bir okulsa 29 harf gibidir tüm bunlar ...
A..cıdır içini yakan zamanla...
B..oşluktur doldurulamayan
C..anım diyememek koyar insana
Dön demekten bıkar dilin .Keşkelerle avunmayı boş duvara tutunmayı duvarlara hayalini çizmeyi öğretir hasret budur ...dinmeyen,tükenmeyen,soğumayan ,kanayan derinden bir yara sancılı bir ağrı dermansız bir sancıdır...