Hayalleri Saymak
Hayalleri saymak;
Keçileri kaçırmak gibi biraz...
Gözlerimin etrafını gölgeye düşüren kaşlarım ne tam karanlık olabildi ne aydınlık
Sadece gölge oldu gözlerime
Şu günlerde kaşlarımdaki kavis hiç olmadığı kadar düzgün, hayatımdaki düzgün olmayan her şeye inatla... Ama gözlerime bakacak bir çift göz yok karşılarında.
Seni en çok benim sevdiğimi söylememe gerek yoktu biliyordun, ellerinin değdiği saçlarımı daha çok uzatma nedenim sendin mesela, onlara sadece dokunmak yetmiyordu, az kalıyordu dokunmak, ellerinin değdiği her şeyi koklamak geçiyordu aklımdan, saçlarım geldi, saçlarımı en az burnuma yetişecek kadar uzatmalıydım. Şimdi koklayabiliyorum ama ellerinin kokusu yok, kaç asır geçti kokunun üzerinden, kaç su, kaç kırık tas, kaç kırk su, bilmiyorum. Sadece çok zaman geçti. Sayamadım, peşinden gelmeye çalışırken attığın adımlardaydı hep gözlerim, onları taklit etme çabasında emeklerken peşinde, kaçırdım ne kadar uzaklaştığımı zamandan.
Çabam sana yakın olmaktı sadece, bu uğurda adımlarımı yaralayabilirdim bile. Senin adımlarını saydığım gibi beynime zarar verebilirdim. Doldurabilirdim beynimi bir yığın sayı ile.
Sensizliğimi anlatmaya hangi sayılar yeterdi, sayamadım. Saymayı öğrenemedim adımların kadar. Doğduğunda yanında olsam, senden büyük olmayı isterdim, yaptığın her şeyi beynime kazıyabilmek için. Zamanın hızlı geçmesi belleğimi silmeye yetmiyor, senin bana söylediğin her şeye güneş ve deniz şahit, beynimle birlikte.
Sana; seni ne kadar çok sevdiğimi anlatmaya çalışsam beceremezdim.
Hayatımı kaplamaya içimden başladın, içimi öyle kapladın ki, tamamımı, tamamlandım. İçimin tümünü kapladın, kendimden çok oldun içimde. Öyle ya, senden daha çok olsam, bu kadar düşünülen ben olurdum. Ama sensin, en çok düşünülen...
Hayatımdaki en etkili şey yine sendin. Benim bir eylemle bulunmam ancak seninle olabilir, bir yere gitmek, bir kitap okumak, su içmek, bakmak tüm bunlar ancak seninle mümkündü. Sen mümkünler ülkesini içime sormadan inşa etmiş, tüm zamanlarımın eskimeyen Şahı, tüm benliğime sormadan, bilmeden sahip olan hayatımdaki en duygu yüklü anlamdın.
Akşamları gölgeden önce yüreğime düşen, orada sabahlayan, sarılmaya ihtiyacı olmadığı halde her gece sarıldığım gecenin en karanlığında, en renkli hayalim. Hayaller tutulmaz ki, ama sarılıyorum hayaline. Hayalinin buna ihtiyacı yok hiç şüphesiz ama benim var sarılmaya, sarmalanmaya. Bu hayal tüm gerçeklerden üstün, tüm mutluluklardan daha mutluluk verici.
Ama sonra bir gece, ansızın karanlığın içinden, hayalin ortasından bir gerçek çıktı, bir bıçak kesiği, lavabo dolusu kan, gecenin kırmızıya dönüşmüş hali. Hayali gerçekten ayıramadığım, ayırmaya kıyamadığım zamanlar; şimdi paramparça bir gecenin içinde sayamadığım kadar parçaya bölünmüş. Bir gerçek; tüm hayalleri yok edecek kadar güçlü. Bunca zaman inandığım her şey mi yalandı? Yoksa sadece bu mu yalandı?
Bazen beynim bana oyunlar oynuyor, hangisinin aslında yalan olduğunu bilmiyorum. Bildiğim tek şey hissettiklerim, hislerim de yalan söyleyemezdi ya. Onlarla hareket etmemek için elimden geleni yapsam da bu hiç tüm gerçeklerden üstündü. Kim karar verecekti neyin doğru olduğuna?...
Yaşadıklarım vardı işte orta yerde, saçılmış, bir bıçak etkisi yaratmıştı tenimde, batıyordu tüm hücrelerim beynimden başlayarak. Ama sarılma ihtiyacı ile uyumaya çalıştığım geceler vardı sayamadıklarım, bunlar gerçekti. Her gece kollarımı kendime dolayışım vardı. Üşüdüğümden değildi üstelik bu sarılma, özlediğimdendi. Sayamadığım sarılmalar bunlardı.
Bazen o kadar çok düşündüm ki bir hayali, sayamadım. Sayamadıklarımın arasındaki listede ilk bu geliyordu, senli hayallerim.
Hayallerim senliydi ama ben sensizdim.
Sayamadığım kadar sensizdim, hesaplayamadığım kadar yalnız. Ama hayaller vardı, hep derdik ya; bu hayal tüm gerçeklerden daha üstün. Sen içimde düşündüğüm sürece hep vardın, bana bir hayal kadar yakın, aramıza dağlar sokacak kadar uzak.
Günler geçti, saatleri bile sayamazken. Saymak istemezken geçen zamanları, ömrün son demlerine yaklaştık. Ben sayamadığım kadar hayal kurdum senli. Sensiz de olsam senli hayaller kurmayı başardım, şimdi sen hayalden gerçeğe dönüşmüştün işte. Yanımda hissedecek kadar.
Ben senle hayal kurmaya devam ettim
Senli!...
Sayamamaya da alıştım artık, beynim yorulmuyor eskisi gibi.
Sekiz Nisan İki Bin On Üç 11 00
Sen mümkünler ülkesini içime sormadan inşa etmiş, tüm zamanlarımın eskimeyen Şahı, tüm benliğime sormadan, bilmeden sahip olan hayatımdaki en duygu yüklü anlamdın.😙😙
👍
gerçekler acıtırken içimizi, hayaller bir o kadar sahte mutluluklar bağışlıyor insana..
seçkin kaleminizi kutlarım Nevin Hanım.
güne değer düşüren kaleminize sağlık.
sevgi ve saygılarımla