Hayvan Sevgisi/Merhamet
Üç ay evvel beş kardeş olarak dünyaya getirdi anneleri Bella yavrularını, hepsinin burunları pembe ve mavi gözlü siyah gri tüylü, türü husky köpeklerdi. Bahçemizin alanı biraz dar ve kulübeleri de, küçük olduğundan, kulübelerine sığmakta zorlanıyorlardı. On beş gün gözlerini açmadan annelerini sırayla emiyorlardı.
Anneleri de onların gözleri açılıp, biraz ayaklanana kadar onların yanından bir saniye olsun ayrılmadı. Gözlerini açtıklarında ve yavaş yavaş yürümeye başladıklarında kulübenin yan tarafına sıkışıp ağlıyorlardı, ama sağ olsun hayvan sever merhametli ve yürekli oğlum onların altısına da azimle bakmaktan yılmadı. Kar yağdığında ve hava iyice soğuduğunda onlara ayrı bir ilgi gösterdi, evimizde ne kadar kalın örtü halı varsa kulübelerine götürüp altlarına yaydı, bahçemizin toprak zemini yağmurdan ıslanıp çamur oldu diye, zemini inşaatta taşıdığı taşlarla kapladı. Onlara ilk aylarda annesinin sütü yetersiz diye biberonla süt verdi.
Kalabalık olduklarından azmaya ve anneleriyle oynamaya başladıklarında, annesi hepsiyle teker teker ilgilenmekten bıktığı ve bunaldığı zamanlar başladı kaçmaya. Sabah kalktığımızda bir bakıyorduk ki anne Bella kapımızın önünde bezgin şekilde yatıyor, anneleri gitti zannedip çocukları havlamaya başladığında onları toplayıp ilgilenmek yine oğluma kalıyordu.
Yerde boğuşmaktan kirlendiklerinde koktukları için oğlum banyoya beşini de sırayla alıp şampuanla yıkıyor ve tüyleri ıslak kalıp üşütmesinler diye kurutma makinesin de yavruları kuruluyordu. Sonra onları soğukta bahçeye indirmeye kıyamıyor, peteklerin altına giren yavruları orada uyumaları için izin veriyordu..
Ben ne mi yapıyordum?
Evi pislettikleri için arka odada tepiniyordum tabi. Ama ne yapayım evlat hatırına ve hayvan sevgisi yüzünden bunlara hep katlanıyordum.
Ama bir kaç saat uyuduktan sonra hareket haline geçen ve evi altına üstüne getiren yavrular artık oğlumu da bezdiriyordu. Sabah ilk vazifesi onları kulübelerine koymak oluyordu. En azından bir kaç kez bunu denemesine izin verdiğim için kendisi evde onların bakımının zor olduğuna karar vermişti.
Hepsi bir arada büyüdüler ve onların bakımı da beslenmesi de artık oğluma ve yeğenime ağır gelmeye başlamıştı. Sonunda tek çare onları en sevdikleri ve güvendikleri dostlarına teslim etmekti. Birini Sapanca da bir villa sahibi olan iş adamı, birini mahalleden en sadık dostları, birini Üsküdar da bir yakını, birini yine bizim mahalleden marangoz arkadaşlarına verdiler. Biri ise bize kaldı.
Cinsi erkek olan köpeğimize oğlum Thor adını taktı. Anne oğul artık baş başa kalmış ve kulübeye rahatlıkla sığıyorlardı, arada mahalledeki sadık dostları da yavruları getirip anneleriyle hep birlikte mahallede dolaştırıyor onları kamerayla oynarken videoya alıyorlardı.
Oğlum annesi Bella dan sonra Thor'a da iyice alışmıştı,öyle ki artık ona kendi yavrusu gibi geliyordu. Öylesine akıllı öylesine sevgi dolu ve öylesine sadık bir köpekti. Kimseye saldırmaz, havlamaz idi yani hiç kimseye zararları yoktu. Aynı oğlum gibi sessiz sakin uysal bir erkek köpekti. Oğlumun paçalarına sarılır, yüzünü yalardı.
Oğlum her saniye arka odaların camlarını açar ikisi de yerinde mi diye kontrol ederdi, artık ben bile onlara o kadar çok alışmıştım ki, sanki onlar da ailemin bir üyesiydiler.
Ve ister inanın ister inanmayın, tüm samimiyetimle söylüyorum, dün gece o kadar karışık kabuslar gördüm ki, onlardan biri kusuyor ve beni kurtarın diyordu. Sabah çok erken saatlerde, yeğenim işe giderken onlara bir bakmamızı Thor'un hiç hareket etmediğini söyledi.
Oğlum ile birlikte yataktan aniden fırladık, oğlum bahçeye ben cama fırladım, camdan baktığımda kulübede öylece hareketsiz yatan oğlunu yalıyordu annesi... Oğlum kucağına aldığı gibi fırladı sokağa ve arkadaşını beklerken, Thor dili dışarıda köpükler içinde ve ayakları sertleşmiş başı oğlumun kollarında öylece maviş maviş bakıyordu, onun bize son bakışları olduğunu hiç düşünmek bile istemedim, bir taraftan ağlayan oğlumu komşularla teselli etmeye çalışıyor bir taraftan ise kendimi tutamıyor göz yaşarımı salıveriyordum. Arkadaşı ile arabaya atlayıp doğru veterinere gittiler.
Ben heyecanla dönmelerini bekledim, ama oğlum bir müddet sonra ağlamaklı bir sesle ...
-Anne Thor'u kaybettik, Thor zehirlenmiş... dedi... Elimdeki telefonu yatağa fırlatıp başladım dövünmeye, komşular limon suyu içirseler de tansiyonum yerinden fırlamıştı... Oğlumu teselli edecek düzgün bir kelime bulamıyordum çünkü ben de en az oğlum kadar perişandım..
Ve oğlum ile Bella'nın oğlu gelene kadar, Bella onları bahçe kapısında öylece bekliyordu, sanki ona da malum olmuştu yavrusunun öldüğü. Onu nasıl durduracaktık ne yapacaktık...
Nihayet oğlum arkadaşı ve Thor gelmişti, arabadan inen oğlumun yanında oğlunu arayan Bella sanki oğluma i bir şeyler soruyordu. Arkalarından oğlum kadar onlara emek veren yeğenim ve arkadaşı, onların arkasından diğer köpeğin sahibi iniyorlardı arabalarından. Thor'u arayan Bella'ya oğlunun arabanın bagajında olduğunu nasıl söyleyecektik. Bir beze sarılmış cansız bedeni öylece yatıyordu.
Oğlum onu veterinere yetiştirirken kucağında ona son kez maviş maviş bakmış ve gözleri bir anda kapkara oluvermiş... Veteriner zehirlenerek öldüğünü söylemiş...
Şimdi soruyorum:İnsan sevgisi olmayan hayvan sever mi?
Ey caniler, dili olmayan hakkını bile arayamayan savunmasız, kimseye zarar vermeyen, uysal ve hayat dolu bu yavru köpekten ne istediniz. Biz köpeklerimize hayvan mamasından başka bir şey vermedik, onlardan emin olduğumuza göre, yavru köpeğe atılan bir yiyecek tarafından zehirlendiği kesin.
Ama elimizde ne delil var ne de görgü tanığı... Onları Allah'a havale ediyorum. Yüz yorgan paralayarak, dilleri dışarı da elleri ve ayakları taş keserek it gibi can versinler...
Bu dünyada edilen kötülüğün bedeli ödenmeden ahirete hiç kimse göçmez. Her kişi ettiğini çeker VE İLAHİ ADALET ER YA DA GEÇ MUTLAKA TECELLİ eder...
Onca zaman emek veren onları canı kadar çok seven oğluma yazık değil mi? Oğlum onlara aylardır gözü gibi baktı ve siz vicdansız dinsiz imansız insanlar ona zehir verip ölmesine neden oldunuz. Şimdi sorarım size siz insan mısınız?
Ve şu yazıyı yazıp sitenize eklediğim saatlerde, kulübesine koymaya kıyamadığımız Bella, içli bir şekilde sessizce kapımın önünde ağlıyor, aynı evladını kaybeden bir insan gibi...
Ve benim yüreğim evladımla paramparça........
Not: Lütfen hayvanlara karşı daha duyarlı daha has has olalım. Unutmayalım ki onların ağzı var ama dili yok. Ne verirseniz onu yer ve içer, ne kadar başını okşar ve severseniz o kadar size bağlanır ve sadık kalır. Zavallı insanlar kadar, savunmasız hayvanlar da yardıma muhtaçtır, uzattığınız bu yardım eli ve merhametiniz sizin bir gün mutlaka cennetin kapısında karşınıza çıkacaktır...
Sevgiler hayvan dostları....
Baştan sona hüzünlü bir yazı olmuş. Bir anekdotta geçer ''Allah der ki hayvanlar benim dilsiz kullarım dır onlar şimdi zulme susuyorlar ama hesap günü konuşacaklardır.'' İnsan da, hayvan da canlıdır ve Allah korkusu olan insanlar onlara zarar veremez. Güzel bir deneme kutlarım Sevtap hanım...👍
Ahmet bey duyarlı yüreğiniz için size ve yazımı önemseyen,değerlendiren,acımızı paylaşan Şiirkolik ailesine sonsuz teşekkürler....