Hazan

-Havaların en masum yanında,hüzünleri yüzüne estirmesi, peşin sıra...Yaz sıcağında kavrulmayı beklerken,aksine bir sonbaharın hüznünü taşır olduk. hem hava da hem yüreklerde. Bir çırpıda bitirdiğim o şiirleri kavruk güneş altında,şimdi sine sine yudum yudum çekiyorum. Bir köy kıraathanesinde ,en uzun düşleri kurarken içtiğimi çayın demine...

-Sabahattin Ali'nin,Ayşe'sine yazdığı o şiir birden resmediyor tüm karanlığımı ziyadesi ile,

Ayşe'sine diyor ki Ali :

Akıtıp gözüm yaşını
Hatırlarım gülüşünü;
Kıvırcık saçlı başını
Göğsüme koyamadiğım!

-Bin bir hasretin koynunda sesleniyor. Nasıl benden,senden biri oluyor.
İçimde yeşerttiğim bir mucizenin,yokluğunu sere serpe seriyor ortalığa. Hüzünden bir yanım kaçarken, bir yanımda kal diyor adeta.

Kalsak ıssız kalacağız,kalamasak kalabalıklar içinde bir hiç.

Sayısız yalnızlığa uzanmışken elim,Sabahattin Ali ile yalnızlığım şaha kalkıyor adeta.

Eskidendi...

Her şey eskiden...

iye içimden geçirirken,bu zamanların neyi eksikti. Neden Bir Sabahattin Ali olmuyordu kimse...Ve de niceleri gibi.

-Her şiir de bir renk yatıyor ,yüreğine sürün sürene bu rengi.
Sahi kaçı kalıcı
Sahi içten ve candan.

Nasılda eksilmiş,içimden geçen güven duygusu.
Nasıl da eksik kalmış umutlar.
Nasıl da bi çare ruhum.

Yaz-sonbahar,-kış-ilkbahar.

Nuray Altay Püsküllüoğlu

07 Aralık 2020 1-2 dakika 17 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar