Hazan Yağar Babasız Sokaklara
Bir bir gözyaşlarımla ıslanmış kelimeleri, sevdanın kâğıtlarına yazıp sesleniyorum yokluğuna baba! Ben her bayram ağlardım kimsesizliğime, bana aldığın bayramlıkların sevinci kalırdı kursağımda, nedenini bilmezdim gözlerimden akan gözyaşlarının ama yine de ağlardım kendimden bile saklayarak gözyaşlarımı ve senin varlığınla yeniden can bulurdum. Suya kavuşmuş bir gül gibi... Şimdi sensizliğimin kaçıncı ayı bilmiyorum ve ben yine sen varmışsın gibi yaşıyorum. Yine dikkat ediyorum yaptıklarıma, hatalarımda oluyor ve biliyorum ki yine hatalarıma rağmen sen beni uzaklardan olsa da seviyorsun baba.
Bayram geliyor ağır aksak ve bu sensiz geçireceğimiz ilk bayram. Bir başka ağlayacağım bu bayram sabahı namaza uyandığımda. Hani sen varken naz eder, o gözlerime çöreklenen uyku ağır basınca kızardın ya, emin ol şimdi kızmayacaksın bana, sen varmışsın gibi giyineceğim yine, sensiz yol alsam da sen varmışsın gibi adımlayacağım kaldırım taşlarını, seninle birlikte aynı safta namaz kılamasak ta n varmışsın gibi kılacağım namazımı ve ellerim semaya açıldığında her zaman olduğu gibi yüreğimin yangınlığına aldırmadan sana dualarımın serinliklerini yollayacağım. Hazan yağıyor yüreğimin sokaklarına baba, hazan yağar babasız sokaklara.
Emanetini gözüm gibi bakmaya çalışıyorum ama bazen beni anlamıyor, seni çok arıyorum. Geçen hani seninle vakit geçsin diye pişti oynadığımız masaya oturdum mecalsiz, karşı sandalyenin boşluğuna baka baka ağladım baba. Sen yoktun ve ben yarımdan daha yarım hissediyordum kendimi ve anladım ki dizlerimdeki dermansızlığın sebebi yokluğun... Gözümün biri kör oldu, senden sonra emanetin diğer gözüme iyi bakmaya çalışıyorum.
Yine tek tabancayım baba, bir bilsen sen gittikten sonra yüzlerce insan taziyelerinin sonuna eklediler yüreğimi hançerleyen 'Babana bir mürüvvet gösteremedin, nasıl evlatsın sen' diyen cümlelerini. Oysa seninle hayata dair savaşımızda sana nasıl evlat olmaya çalıştığımı biliyorsun, hatırlarsın benden ümidini kesmediğin o anı gecenin bir yarısında seni hapseden o şehre adımımı attığımda ' Vallahi geleceğini biliyordum oğlum' deyişin daha dün gibi aklımda. Seni nasıl bırakırım yaban ellerde baba ama gel gör ki kimi zaman sözler kifayetsiz kalıyor ve öyle bir acıdır ki görevini yerine getirmek için o boş mezara inince anlıyor ki insan gurbet ellerde babasını bırakmasa da boş mezara elleriyle yatırıveriyor. Gelemedim yanına baba, gelemedim yüreğim kaldırmıyor, bakma sen benim böyle güçlü göründüğüme, gün geçtikçe tükeniyorum. Doktorlar bile hayrete düşmüştü aramızdaki sevgiyi görünce, her evlada ve babaya nasip olmayacak bir yaşantıydı belki bizimkisi. İlk antoloji kitabında yer aldığımda hüngür hüngür ağlarken yine bir sen anlamıştın beni, ' Bırak hanım ağlasın, çok bekledi bu anı' diyerek. Affet beni baba, ellerinden tutup gelinini getiremedim sana ve bu hançerlerin pas tutan yanı, dilleriyle zehirleyenler sana olan vuslatımı çabuklaştırdıklarının farkında bile değiller. Bir gün gelecek sana kavuşacağım. Seni yalnız bırakmayacağım baba! Söz senin için, babam için diyerek senin oynayamadığın Harmandalını yine sen varmışsın gibi seninle birlikte yalnız oynayacağım düğünümde... Kimselere yer yok orada ben çıkınca.
Hatırlar mısın, annem düşünü görmüştü beni beyaz bir damatlığın içinde ay parçası bir gelinin yanında hüngür hüngür ağlarken, bazen düşler gerçek mi oluyor ne, neden düşlerimiz gerçek olmadı baba, seni gezdirecektim, torununun elinden tutup şeker almaya gidecektin hani. Gittin, beni bu köhne dünyada bir başıma bırakıp gittin. Elinde değildi biliyorum.
Şimdi sana olan hasretimle kelimelerimi yakıp yakıp külleriyle şiirler yazıyorum. Babamı özledim diyorum yüreğimin derinliklerinden, haykırıyorum hıçkırıklarımla gözyaşlarım gözlerimden süzülürken ve anladım ki sevmekte çaresiz kalırmış bazen.
İşine zeval getirme derdin hep, zor elde ettin diye öğütler verirdin ya, yine aynı işten eve evden işe gidip geliyorum. Her eve gelişimde annem ' Oğlum bir kız bul gari, evlen bak babanı göstermedin bari ben göreyim' diyor da yüreğime damla damla benimle birlikte sonsuza dek gidecek olan yaralarımın üstüne sözleriyle asitlediğini bilmiyor. Haklı diyorsundur şimdi semadan bana baktıkça, bende hak veriyorum ama nasipten öteye köy yok baba. İnan elimden bir şey gelmiyor. Bir gün bir oğlum olursa yemin olsun adını yaşatacağım baba!
Son anına yetişmek için nasıl uğraştım, arabayı süren adam ağladı yalvarışımdan 'Babamın son nefesine yetiştir beni abi' derken ama son nefesine bile yetişemedim, 'Oğlan nerde' diye sorduğunda yanında olamadım ya hakkını bana helal ettin mi baba?
Bir bilebilsem sorularımın sende ne cevap bulduğunu, bir bilebilsem ah. Böylesine derin bir sızıyla kanamazdı yüreğim. Baba şimdi davul zurna vurulurken evimizin içinde, ben nasıl tükenmeyeceğim, bayram geliyor baba, bir evlat baba diye seslenirken nasıl hakim olacağım gözyaşlarıma söyler misin? Benimkisi de umut işte, hangi giden ses vermiş ki geçmişten geleceğe... Seni çok özledim ve bir evladın seslenişidir bu baba. Biliyorum duyuyorsun beni. Hazan yağıyor yüreğimin boş arnavut taşları döşeli sokağına. Hala gelinini getiremedim sana ama emanetine iyi bakıyorum. Gözün arkada kalmasın. Sen nasıl öğrettiysen bende aynı şekilde beş parasız olsam da elim boş gelmiyorum eve, bu sıralar çok yoruluyorum. Sensizlik çok zormuş. Affet beni baba. İstediğin her şey olacak zamanla, beni bir sen anlarsın biliyorum.
Bilirim acıdır babasızlık, hele bir de insan babası ile dost gibi, arkadaş gibi ise. İlk zamanlar kapıdan girverecekmiş gibi gelir, sanki hiç bir yere gitmemiş gibi, yine seninle şakalaşacak, yine tavla oynayacaksın, pikniklere gideceksin zanneder insan. Zaman acıları tamamen yok etmesede, sabır da veriyor ağı ağır geçerken insana. Kimbilir o o orada belki de azaptan ziyade mutluluklar içindedir, öyle umut edelim. Saygıyla...
ölüm yok aslında.. beden aramızdan ayrılsa da özlemimiz her an yanımızda hissettirir sevdiklerimizi.
çok duygulandırdı beni yazdıklarınız.
bir şiirime ses olmuştunuz bilirim yürekten okuduğunuzu.. ve hissettim özleminizi bu denemenizde.
babamın vefatına yetişememiştim bende..daha doğrusu dargındık.. görüşmezdim ama aklımdaydı hep duygularımın değişkenliğinde.. kah özlem,kah nefret,kah merak.. ama hiç akılma gelmezdi onun öleceği.. yıllardır neredeyse neden öldün diye suçladım onu.. ve yıllar sonra da "beni affet" dedim bir şiirimde.. baba şiirleri yada babalar hakkındaki yazılar beni bir başka etkiler.. yazılanlara bakarak kendimi babamla kıyaslarım.. acı çektiririm kendime olması gerektiği gibi baba-kız olamadık diye.. yüreğinize iyi bakın sevgiler