Hem Trajedi Hem Komedi Hayatımız

Tek tek gidiyor yaşamlar ellerimizden ...
Bazen hissettiriyor, bazen ise ansızın...
Gidiyorlar işte ne diye bu serzeniş! Kaçış varmı ki ölümden?
Tabiî ki olanaksız, biliyorum... Doğmak gibi bu da bir gerçeğimiz...

Sıradan bir tatil gününde yakın bir dostumuzun aniden ölüm haberiyle irkildim. Tamam hastaydı belki, pek çok ilaç kullanıyordu yinede erkendi bu ölüm; her ölüm gibi..

Taziye ziyaretinde öğrendim ki bilinçsizliğin, bilgisizliğin kurbanı olmuş. Belki kendi ihmali belki de doktorların...
Öğrendiğim şu ki bazı ilaçlar anemi yapıyor o yüzden vücud kansız kalıyor. Takviye ilaç almak gerekiyormuş . Rahmetlinin de astımı olduğu için ilacının yan etkilerini göz ardı etmiş..bilgilendirilmediği için ya da sormadığı için...
Şok olmama asıl sebep ise ölüm sonrası bu gerçeğin ortaya çıkması oldu..

Ne kadar da basittir aslında sormak ve uygulamak... Tabi konuşmayan anlatmayı gereksiz gören doktorlar varken bir boş vermecilik sarıyor benliği.. Bu da derbeder ediyor...

Hayat ne kadar ucuz ..ne kadar sıradan ve boş...kifayetsiz kalıyorum.
Klişeleşmiş yaşantımız bazen en acımasız ayrılığı bize gösteriyor.
...

Yaz sıcağında anlıyorsun ki bir zerre kadar değerin yok. Kavruluyorken bedenin bir su için, karşında akıyor ama içmiyorsun.. Melekelik durumunu bir nebze yaşayabilmek nefsinle rövanş yapabilmek için...
Ağustos gelmesin diye bakarken o da geldi işte..
Sıcağın can yaktığını öğrendim yıllar önce. Her yaz ondandır belki korkularım, ondandır böyle karmaşıklığım...
Ayrılıklar zor ne kadar da alıştım dese de dilim, bir daha görememek üzüyor işte...
Yitirdiğim her canın nefesini duyamamak .../zor.

Bir bir gidiyor meçhule o yaşlanmaz dediklerim. Sıcağı sevmiyorum artık her birini kurban ediyor sanki. Belki de yaşlanıyor çocuk yüreğim, sarmalıyor bu hiçlik kaygısı, yok oluş olmasa da..
Ölümler ansızın geliyor işte bu sefer denizin en derininde, suların coşkusunu tadmanın keyfinde birden Azrail cıkıveriyor... nerden bilsin bir jet ski'nin aniden başına çarpacağını..

Telefonumu açtığımda yine bir şok dalgası geçirdim... denize bu son girişiymiş meğer, eşiyle son görüşmesi... Ahmet diye bağırsa ne fayda.. Yıkıldı dünyası bir anda, böyle bir son hiç beklemiyordu..kim bekler ki?..
Demek kılınan bu cenaze namazı onundu, inanamadı...
Kimse inanmadı duyduğunda. Adı geçiyordu televizyonda gazeteler manşetine taşımışlardı genç mühendis diye.. Böyle mi duyuracaktı gidişini, vedası bu mu olacaktı...!

İşte yaz hikâyelerinin trajedisi. Hep alışmışız ya güzel hikayeler duymaya; şurda gezdim bol bol yüzdüm, eğlendim çok yedim çoştum kudurdum gibi şeylere bir nevi komedi izlemeye. Bazen de böyle sunar yaz tatili; acı hatıralarını donatır zihnine daha sonra unutma diye..

Hayat işte; acı ve tatlı aynı ben gibi ; ister dinle istersen söyle ama bilincini hiç kaybetme derim ben naçizane..

Hem bol komedili hem bol acılı bir yaz geçiriyorum.. yazmak ihtiyacı hissettim benliğimde yer eden farkındalığı paylaşmak için...

İlaçlara bağımlılık artıyor toplumuzda. Belki kaliteyi arttırmak daha güzel yaşamak için... Ama ne yuttuğunu ne yediğini bilen bireyler olmamız gerekir. Sorma hakkımız her daim var. Ve yanıt verecek doktorlar da.. önemli olan onlara rastlayabilmek.. yine Allaha kaldık yani ;
Yinede umudu içime çekerek şiirlerime kulaç atmak istiyorum
Böyle güzel bir gecede....sevgilerimle

Rüzgâr esiyor şimdi
Her yer üfül üfül
Denizin kokusu geliyor uzaktan da olsa
Kırlangıçlar yuva yapmış balkonuma..
Her sabah uyandırıyorlar şarkılarıyla

İftarı beklerken bu rüzgârda
İçime doluyor bir huzur
Dinliyorum
Kuşların muhabbetini rüzgârın sesini
Susuzluğum geçiyor

Benim güzel şehrim
Tüm mavi yeşili
Düşünürken seni
Özlüyorum...


01/08/2012

03 Ağustos 2012 3-4 dakika 22 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar