Herkesin Bir Savaşı Var
Herkesin bir savaşı var
Herkesin bir kavgası...
İster, hedeflediği menzile vaktinde yetişemeyen bir özlemin sayhası olsun bunlar, ister oku hedefe nişanlıyken yayı kopmuş bir avcı hikâyesi.
Ya da bir kez daha siyahına yenilmiş bir dalmaçya ruhlu bilmem kaçıncı serzenişten biri. Harabe ezgilerden süzülen garip bir muştu...
Sürgün dokulu köhnemiş bir türkünün en son ve geniş tekrarlı nakaratı.
Yazıyorum, Tanrı tarafından içime 'insan payı' olarak konmuş bir sevme güdüsünün parafına. Yazıyorum âmâ bir pazar sabahına, en az benim kadar sevimsiz döşenmiş bulutlu bir gün daha çentikleyerek.
Sen serbestsin kendine hangi şıkkı yakın hissedersen seçebilirsin
Herkesin bir savaşı var.
Ve hiç bir savaş varlığın dizlerinde düşmemiş tarihe. Açlık sefalet yoksulluk yoksunlukmuş sebep. Yok yere mi diye düşündüğüm olmuştur çokça.
Hep varlık sebep olurmuş buna, yâni bir varlığın yokluğu!
Kırılgan söylemleri zaiyattan saymazsam! Yine de bir yerinden gülümserim tarihime. Her ne kadar bana çok bonkör davranmamış olsa da, talihime.
Hem alnımı hem de günahlarımı aynı kalem yazacaksa hele. En az, bir payitahtı çoşkuyla ele geçirenler korkar ölümden!
Çünkü o taht, her zaman payı paydasından büyük bir hedeftir ve o paydaya oturmak hevesi de o paydan bin kez daha büyük! Büyük oynayanlar kaybetmekten korkmaz genelde ve kaybedenler kaybının iki misli oynarlar ki; gidenin yeri dolabilsin. En iyi batan tüccarlar bilir ''ilerlemeyen biri geriye gidiyor demektir!''
Hatırladığım hiç bir günde geri menzil saymadım seni ve hiç bir gün makus saymadığım gibi bu talimi. Mücadelenin boyutuyla zorluğunun izdüşümüydü
başarmanın formülü. Başaramadığım için de kabahatli rakamlar değildi. O rakamlara sirayet eden kalemin mürekkebi. Bir sanatçının emek vererek ürettiği bir eseri kendi gözleriyle asla sanat eseri olmaz! birileri buna takar o etiketi, başkaları görmeli irdelemelidir, eksiğini fazlasını söylemeli.
Sorarlar hep ve hiç cevap vermem. Seni neden kendi içimde ve kimse bilsin tanısın istemeden sevdiğimi. Ne bir yaftaya taç takmak niyetim ne de halis bir esere kulp takmak.
Günah işlemişimdir ve suçluyumdur elbet. Tanrıya karşı ama senden alacaklıyım kesin. O günahın bir bölümüne seni gider yazmak hakkımla.
Çünkü onun verdiği ve 'paylaş' diye vaaz ettiği tüm sevgilerin adresi belli.
Bundaki cimriliğimin hesabı bekler elbet beni, ödeyeceğim ne düşerse payıma...
ve çok şükür aşırı kilolu değilsin! Yoksa; işte Tanrım; verdiğin tüm duaların en çoğu bunda! diyerek nasıl taşırdım sırtımda seni!
Şikayet hakkım varsa da kullanmam korkma. Hem Tanrı gammazları sevmez. Diyorlar bir can evi varmış... Cennet dedikleri bir de bed-evi... Cehennem! Can cehenneme girerse eğer! Sen kork bundan! Dünyada gün görmemiş dizlerim yansa nedir ki ama ya sırtımdaki yük! tüm hücrelerim, yüreğim iliklerim...
Neden bakıyorsun öyle! gerisi zaten benim değil ki!
Herkesin bir savaşı var işte.
Bir kavgası olduğu gibi...
Yokluktandır demiştik ya hani savaşlar...
Her kavga da bir varlık sebebiyledir!
Bölüşememek paylaşamamak nedenli...
İyi kullar bölüşebilenlerdir diyor Tanrı
Herkesin hayatla bir kavgası var neticede!
Benim yok işte!
Ben anlaştım kendimle!
Sırtımdaki yükün yarısı benim,
Yarısı da Tanrı'dan hediye!..
ToprağınSesi