Hesaplaşma Oturum -2-

Ruhumun yalnızlığı, yüreğimin üşümelerine yenildiğinde koyu lacivert geceye açıyorum oturumu.
Yıldızlar yargıcım olacak bu defa.
Her biri kıpır kıpır işveli kızlar gibi oynaşmakta koyu mavide.
Şöyle bir doğruluyorum, dik durmaya çalışarak kaldırıyorum başımı göğe ve sesleniyorum:
'günahlarımla burdayım, hazırım arınmaya. Tutmadım çetelesini hiç günahımın ve sevabımın. Hiç birini günah ya da sevap olsun diye yapmadım. Sadece Ben!dim. Pişmanlığım yok" diye sürdürüyorum konuşmamı.
Önemsenmek! Diyorum. Önemsedim insanları günahlarıyla. Günaha gireceğimi bilerek bazen, ama sevdim.
İttirildikçe seven bir yürek koymuş olmalı bana, beni yaradan. (Annemin suçu muydu bu sakın?)
Ruhumu soyuyorum günlere , gecelere takvim yapraklarına, yalnızlığıma düşüyorum her defasında.
Anadan üryan açıyorum gözlerimi sabah gün doğumlarına, gözlerimdeki yaşları siliyorum parmak uçlarımla. Bekle! mek.
Kendimle yaptığım her yüzleşmede ses vermek/haykırmak istiyorum , yakışmıyor bana sesim.
Şimdi siz, hazır ceylanlar gibi sekerken gözlerim önünde, en masum yanınızla izlerken sizi, sırdaş! olduğunuzdan emin kulağınıza fısıldamak istiyorum. Nefesim kulaklarınızda, hissedin soluğumun sıcağını.
Ses tonajımı dizerken boğazıma gök yarılıyor bir şimşek gürültüsüyle, yıldızlar kırpılıp da dökülüyor üzerime teker teker. Her biri kıvılcım olup düşmekte tenime...
Ellerimi uzatıyorum gecenin karanlığına son bir gayretle, yakalayabildiğim son yıldıza sarılıyorum usulca, incitmeden sesleniyorum.
'bari sen yakma'

Sezer Kılıç Nişancı
18 Şubat 2010 İzmir
04.15

18 Şubat 2010 1-2 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    gelgitlerde körfez dalgaları yine

    coşkun duyumsamalar hiç eksik değildir bizce de malum...

    siz okumaya ve takip etmeye devam değerli dost...

    saygıyla