Hesaplaşma -oturum--karar-

Bugün infazımın son oturumunda rüzgardı yargıç. Pervasızca savuruyordu üfürüğüyle beni, saçlarım darmadağan.
"Bir soluklansan, dedim yavaşca...günlerdir es, es nereye kadar yani. Bir sakinleş ki, bitsin son celse.
Öyle savurup, gürleyerek pıstıramazsın beni. Sonuç mühebbet de olsa, idam da, korkumuyorum senden.
Sadece esme!, savurma! gürleme! ve lütfen dinle beni"
Yapraklar bile duruldu o anda. Deniz kıpırtısız, çarşaf misali... Martılar çırpmadan kanatlarını süzülebildiler avlarına doğru.
Karabatakların kulakları benim davamda. Onları çok ilgilendiriyorum, çünkü ben, onları besleyenim. İlgileniyorlar, çünkü biliyorlar ki, bir martılara bir de onlara yürekten sevdalıyım. Sonra yosunlar var elbette ve sırada vapurun güverteleri...Diğerlerinin de bütün ilgisi ve odak noktası benim, Arnavut kaldırımından tutun da, faytonlara kadar.

Her ağzımı açtığımda şangırdayan ayna ve şimşeklerle kopan yıldızlardan eser yok şu anda.
"Şunca yılda, bir yazdım bir ağladım. Bir sevdim bir çağladım. Buysa suçum, buyrun, burdayım.
Güldü gözlerim insanlara bakarken, şen kahkahalarımla huzur verdim canlıya. Sor inanmazsan arnavut kaldırımındaki onlarca, yüzlerce taşa.
Savunma yapmam ben bunlar için. Her bir dizede yüreğim var, her bir hecede sen...
doğurduğum her güneşe, gökyüzüne astığım her yıldıza astım seni.
Seni, onu, bunu severken düşünmem ben. Sevginin sonrasını düşünmem açıkcası. Öyle ikilemde kalmaz. Ya vardır ya yok ben için. Hiç kimseyi, bir canlıyı, objeyi bile severken, azcık seveyim, bu da beni sevsin gibi bir fikrim olmadı, olmaz da. Karşılıksız ve beklentisiz dalarım sevdaya.
Eee, bir de adı geçmeyenler var bu konuda. Korkmam ben isim vermekten öyle. Eğrilip doğrulmam.
İşte beni sevmelerde tahrik eden, teşvik eden önemli iki isim.(Suç ortaklarım-zanlıdır bence de) Suç varsa, onlarda da var. Tek başıma yemedim bu haltı. Tek başıma dağılmadım. Dağıtıldım sayın yargıç.
Şiir ve türkü...asın tutuklayın hep birlikte bizi. Çürütün zindanlarda. Kıt'alar arası sürün, gitsin-bitsin sevdam. Haydi becerin bunu becerebilirseniz. Susturun şiirimi, susturun türkümü gücünüz yetiyorsa.
Küçük bir ayrıntıyı atlamasam, diyorum... son sözüm sevdama sayın yargııcım:
Şu dünyada hiç kimse ben kadar önemsemeyecek seni. Ben kadar değer vermeyecek sana. Karşılığını almadan uzatmayacak ellerini ve yüzünü güldürecek tek güzel lafı etmeyecek benden başkası.
Sabahları güneşi seninle doğuran çok olacak belki, ancak;
Hiç biri ben kadar gerçek, sahici olmayacak.
Yoldaşlığıma, yarlığıma, yarenliğime ulaşamayacak ve hiç biri ben olmayacak/bilesin" dediğim anda, koptu fıtına. Sessiz, kıpırtısız beni dinleyen rüzgar yargıcım coştu. Boran oldu bir afat...
Gökkubbe yarıldı, yandım tozundan dumanından.
Gözlerim acıdı kum tanelerinden, battı her yanıma çığlığım.
Sesim, boğazında kayboluyor...içerini acıtıyor türküler kadar. Notalar savruluyor dört yana ve sen koşuyorsun ardından. Sen savrulan türküyü, bir de lale soğanını düşünürken bitti celse.
Sen karanfile yaz türkünü bir de şiir - gemiye- dair. Ben payıma düşeni alır da giderim.

Sezer Kılıç Nişancı
22 Şubat 2010
Gene İzmir

22 Şubat 2010 3-4 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    Üçüncü oturumda gereği düşünülüp, verilen hüküm kesinse, temyiz de kararın düzeltilmesi yolu da kapalıdır.

    Sıkı bir hesaplaşmaydı.

    Kutluyorum.