Hiçliğe Yürüyüş
Son günlerim, son anlarım... Yakında göçüp gideceğim buralardan; kara toprağın şefkatine sığınıp ebedi huzura kavuşacağım.
Sorunsuz yaşadığım zamanlar geride kaldı. Anlamsızca geçen günlerin pişmanlığı kemiriyor kalbimi. Evet ya! Son günlerim.
Uzun bir tedavinin ardından, şifa bulamayan bir bedenin sahibiyim ben. Ölmeyi hiç aklına getirmeyen, bilakis hiç ölmeyecekmiş gibi günlerini sorunsuzca harcayan ben... Yapılacak çok iş var şimdi.
Durumumu yazmalıyım. Yazmalıyım ki; değer verdiğim bir kaç parça eşya, değer verdiklerimin eline geçsin.
Anneannemden bana kalan yeşil kalpli kolye veya babamın bana yıllar önce hediye ettiği altın küpem gibi mesela... Gençliğimin hatırası olan mektuplar, şiirlerim ve kitaplarım...
Toprağa karışınca önemsizleşecek biliyorum; fakat giderken bir şeyler bırakmalı insan diye düşünüyorum. Öyle ya; hani 'İyi ki yaşamış, iyi ki tanımışım' demeli ardımdan birileri.
Tuhaf değil mi? Hala temizlik yapmaktan vazgeçemiyorum. Giderken ardımdan 'İşini yapmadan gitti.' demesini istemiyorum kimsenin.
Hâlbuki kalan günlerimi daha iyi değerlendirebilirim. Aileme adamak istiyorum kalan zamanımı. Evladıma ve canım gibi sevdiğim bir kaç dostuma... Arkamdan gözyaşı döksünler istemediğimden güler yüzle vedalaşmak istiyorum onlarla.
Son buluşmamızdaki halim kazınsın hafızalarına.
Ve hesaplaşmak istiyorum kendimle. Hatalarımla yüzleşmek mesela... Kabullenmeliyim günahlarımı ve en önemlisi affedebilmeliyim kendimi.
Allaha olan güvenimle, huzur dolu yumacağım gözlerimi bu dünyaya. Eminim bundan... Sevdiklerimin acısıdır beni düşündüren ve yıkan ya da hissedecekleri acı... Hele yavrumun çaresizliği ve benden sonra yalnızlığın ona vereceği ıstırap...
Kim sahip çıkar? Kim elini uzatıp himayesine alır can parçamı?
Hiç olmadığı kadar sakinim. Durum kesinleşti, her şey aydınlandı. Sisli perdeler kalktı. Beyazlar daha beyaz artık ve siyahların aslında ne kadar sıcaklık barındırdıklarını yeni keşfettim.
Onca zaman gözlerim kapalı dolaşmışım dünyayı. Kulaklarım sağırmış, çimenin rüzgâr estikçe haykırdığı çığlığına. Ormanın şarkılarına, bulutların selamlarına, penceremin önünde yıllarca dans eden ateş böceklerin aşklarına...
Hiç anlamamışım meğer bana ısrarla tekrarladıklarını.
Bitmez sandığım bir ömrün son perdesini yaşarken, mutluluğun gerçek sırrı çözülüyor gözlerimin önünde.
Sevdiklerim yanımda... Huzurluyum ben.