Hıdrellez Hıdrellez Hıdrellez

Bu yıl oturup eni konu dersime çalıştım arkadaşlar. Geçen yıl gerçekleşmeyen dileklerin suçunu Hızır, İlyas peygamberlere ya da dumuzzi ve enkimdu'ya (onlar kim diyorsanız aşağıda anlatacağım acele etmeyin) yüklememek adına basbayağı oturup çalıştım işte.

Ee sınavdan iyi not almak, ellerim boş kalmasın istiyorum madem, o halde ezber ve kopya ile bu işin olmayacağının bilincine varıp kimden ne dilemek, nasıl dilemek gerekir önce bunları öğrenmem lazımdır deyip başladım sayfalar arasında dolanmaya..

Ha bulduklarım arasında hepsi mantıklı şeyler mi? Tartışılır..
Ama ateş var ki dumanı da tütmüş, yazılanlar çizilenler de önümüze gelmiş düşmüş. Öyle değil mi?

Belki çoooook eski zamanlara kadar ineceğim size hıdrellezi anlatırken... Ama inanın mantığı çözdükten sonra dileklerin gerçekleşeceğine daha bir inanıyor insan ve çok daha güçlü bir enerji gönderiyor evrene..

Hadi yolumuz uzun..Başlayalım hele...

Evet- yer, zaman Mitolojik Çağ..

Sümerlerin hıdrellezi..( ya tamam söz, kısa keseceğim.. Hem bir sır : Bu aynı zamanda gelmesini dilediğim o "adam" vardı ya hani..Onun geçen hıdrellez'de bana gönderdiği mail'den alıntı..
yaaa...)

Dedi ki "adam":

'Dumuzzi ve enkimdu, Sümerlerin ask ve bereket tanrıçası inanna'ya (ki bu Hititlerde Kibele, Yunan mitolojisinde Afrodit ve eski roma'da Venüs diye bilinen tanrıçadır) aşık olur ve kur yapmaya baslar. dumuzzi'yi kısaca hayvanların tanrısı (çoban tanrı olarak da bilinir), enkimdu'yu da bitkilerin tanrısı olarak tanımlayabiliriz. ikisi arasında inanna'yi ikna etmek için rekabet baslar.. dumuzzi daha atılgan, konuşkan ve bazen de küstah, enkimdu ise daha sessiz yapıda. (uzatmayalım) bir şekilde dumuzzi inanna'yi ikna eder ve kendisini seçtirir. bir sure sonra da enkimdu'nun hayvan tanrılığı görevini de alır.

inanna günün birinde egemenliğini artırmak ister ve yeraltı dünyasını da (bu mafya dünyası değil, bildiğin yerin altı) elde etmek için yola koyulur. yeraltının hakimi yeraltı ve ölüm tanrıçası ereshkigal'dir ve o da inanna'nin kız kardeşidir. inanna ninshubur'a (yardimcısı, veziri) 3 gün içinde geri dönmezse yardım bulmasını söyler.

yeraltının kapısını çalar inanna, kapıyıneti (yeraltı kapısı görevlisi ki bu görev çok önemlidir) acar. inanna kız kardeşi ereshkigal'i merak ettiğini ve onu görmek istediğini söyler neti'ye. neti ikna olmadığı halde ereshkigal'e danışmak üzere inanna'yi bekletir kapıda. vesselam kabul edilir inanna iceriye. 7 kapıdan geçerek sonunda ereshkigal'in yanına varır, vardığında her kapıda üzerindekileri bıraktığı için çırılçıplak kalmıştır. ereshkigal, anunaki (yeraltının 7 yargıcı) ve inanna baş başa kalır. ereshkigal inanna'ya ne amaçla geldiğini sorar, inanna da kapda neti'ye söylediğini yineler. ancak ereshkigal inanmaz buna, anunaki'ye işaretini verir. anunaki ölüm bakışlarıyla inanna'yi cansız kılar.

aradan 3 gun gecmistir, ninshubur endiselenir. an'a gider (panthenon'un en ustundeki tanridir) yardim icin. an ereshkigal'in yeralti dunyasina sozu gecmeyecegini soyler. sonra enlil'e gider (hava tanrisi), ancak enlil de yardim edemeyecegini soyler. ardindan enki'ye (su ve bilgelik tanrisi) gider. enki'de bir seyler dusunecegini soyler.

enki topraktan iki tane cinsiyetsiz yaratık yaratır, yanlarına yasam suyunu verir ve bunları yeraltına gönderir. ereshkigal'in karşısına enki'nin elcisi olduklarını söyleyerek çıkarlar. uzun tartismalardan sonra, bir şekilde yasam suyunu inanna'nin üzerine serperek inanna'yi uyandırırlar. ancak ereshkigal inanna'yi bırakmak istemez, ona yerine birisini getirmesi koşuluyla onu serbest bırakacağını söyler.

inanna'nin yanına yırtıcı yaratıklarını verir ve yerine birisini bulmak üzere gönderir. inanna çıktıktan sonra onu bekleyen ninshubur'un yanına gelir. yaratıklar onu almak ister ama inanna vermez. bir sure sonra dumuzzi'ni yanına gelirler. ancak dumuzzi inanna'nin gittiginden bile haberdar değildir. inanna bu duruma çok sinirlenir ve yaratıklara dumuzzi'yi almalarını söyler.

dumuzzi'nin yeraltına girmesiyle hayvanlar ve bitkiler canlanmaz olur. bundan endişelenen tanrılar bir sure sonra dumuzzi'yi yeraltından kurtarmak icin plan yaparlar ve ereshkigal ile konusurlar. ancak ereshkigal dumuzzi'ye aşık olmuştur ve onu ancak yılın 6 ayı bırakmayı kabul eder.

boyleceeeee dumuzzi'nin yeryüzüne çıktığı gün doğa yeşerir, hayvanlar canlanır, cıvıl cıvıl olur her yer... yani bahar baslar.. 6 ayin sonunda yer altına döndüğünde ise sararıp solmaya baslar her şey..

biz de dumuzzi'nin yeryüzüne çıkışını kutlarız her yıl baharın başlangıcı diye....

son not olarak; dumuzzi Türkçe'de ki temmuz'un ta kendisidir (etimolojik sözlüğe bakacak olursanız temmuz sözcüğünün kökeni Sümercedir..?

Yaa..İşte böyle..
Enteresan değil mi?..?
Bence öyle..

Şimdi bir de Türk İslam geleneğine göre, yani hepimizin daha yaygın olarak bildiği Hızır ile İlyas peygamberlerin hikayesine bakalım istiyorum.

Bay "adam"ın anlattıklarından sonra acaba mitolojik çağ ile İslam tarihi arasında nasıl bağ var? Bir de buna görelim istiyorum çünkü..

Hızır ile İlyas ölümsüzlüğe ermiş olduklarına inanılan iki peygamberdir. Ki çocukluğundan beri bu isimleri duymayan yoktur sanıyorum. Bunlardan Hızır karaların, İlyas denizcilerin koruyucusudur. Efsaneye göre bu iki peygamber 6 Mayıs yani Hıdrellez günü buluşup görüşmüşlerdir.(daha evvelinde ya da neden sadece bugün buluştuklarını ben de bilmiyorum) Hızır; hayat suyu (ab-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de baharda insanlar arasında dolaşarak onlara yardım eden, bolluk-bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında bir Tanrı elçisidir. Hızır'ın hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Mucize ve keramet sahibi Hızır aynı zamanda baharın, baharla vücut bulan taze hayatın,uğurun ve kısmetin sembolüdür. Hızır inancının yaygın olduğu ülkemizde kendisine atfedilen özelliklerin bazıları : Zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirmek; Kalbi temiz, iyiliksever insanlara daima yardım etmek; Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunmak; Dertlilere derman, hastalara şifa vermek;Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlamak; İnsanların şanslarının açılmasına yardım etmektir.

İşte hıdrellez üzerine anlatılan iki ayrı çıkış noktası..iki ayrı hikaye..

İkisinde de ortak olan baharın müjdelenmesi ile bu özel günde kendilerine lütfedileceğine inandıkları dileklerini hazırlayan insanoğlunun yaptıkları : )

Bakın o zamandan bu zamana neler neler bulmuş, neler neler deneyimlemiş insan evladı..Onların tecrübeleri söyledikleri eşelenmez..Haliyle vardır bir bildikleri..

Peki neler yaparmış eski insanlar? neler yapılmaktaymış eskiden hıdrellezde?Günümüze dek ulaan, hıdrellez geleneği sayılan yapılası şeyler neler gelin onlara bakalım şimdi de.

(İlk sırada benim uğuruna en çok inandığım madde var..Her yıl yaptığım,yapmaya çalıştığım bir şey bu,dilerim size de yararı olur)

- Hıdrellez öncesi, 41 karınca yuvasından alınan toprak. (Tabi günümüzde beton yığınları arasında o kadar yuva bulmak zor olabilir; 7 karınca yuvası da olurmuş anneannem öyle demişti ) bu toprağı bir küçük temiz poşete koyup ya da kağıda sarıp ev halkının para cüzdanına az miktarda koyarsanız, o eve bolluk ve bereket gelir,cüzdanından para eksilmez.Deneyin göreceksiniz.

- Sonra evlenmek isteyen delikanlılar için bir madde..Bu kategoride olan hangi genç delikanlı olursa olsun özel bir surette hazırlanmış ( ama bu nasıl bir surettir ?bununla ne kastedilmiştir ?ben de bilmiyorum. ama herhalde tuzlu çöreğe kadın formu falan veriliyordur,ne bileyim?!? her neyse işte o şekilde niyetlenerek hazırlanmış bu tuzlu çöreği 5 Mayıs akşamı yiyerek gece uykusuna yatarsa, rüyasında evleneceği kızı görürmüş (Hadi bakalım kolay gelsin, çöreğe güzel bir şekil verin bari de sonra suç Hızır ve İlyas'a kalmasın ona göre)

-Evlenme çağına gelen genç kızlar ise aynı surette yaptıkları tuzlu çöreğin yarısını yer, diğer yarısını da dam veya duvar üstüne bırakır,kargaların almasını beklerlerse şunu görürlermiş: karga çöreği alıp hangi evin bacasına götürürse oraya gelin gidecek ya da karganın uzağa götürmesi durumunda ayrı şehre gelin gidecekleri rivayet edilirmiş..
(ay yok yaa..ben cesaret edemem bunu yapmaya..Karga o kadar akıllı bir hayvan olsa ağzındaki peyniri kaptırmazdı hem? Ne bilsin benim gelin gideceğim yeri.. )

Liste epey geniş..Bakın çeşitli yörelerden topladığım gelenekleşmiş hıdrellez günü kutlamalarında başka neler yapılıyor:

- Hıdrellez günü için önceden ekmek pişirilir, bu ekmek parçalanmazmış. Sofraya tam olarak konurmuş ki tam ekmek ailenin bütünlüğünü simgelermiş. (çok mantıklı)

- 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan akşam, soğanın yeşermiş yapraklarından ikisi aynı anda kopartılarak her biri için niyet tutulurmuş. Hıdrellez günü bu yapraklardan hangisi daha çok uzarsa, o niyetin gerçekleşeceğine inanılırmış. (kopartılan yaprak kendi kendine yeşerir mi bilmiyorum ama deneyeceğim bu yıl, işim ne?)

- Çocuğu olmayanlar, 5 Mayıs günü akşam ezanından sonra kutsal bilinen bir ağaca al- yeşil yazmalar bağlarlar. Sabah gün doğmadan yazmalara bakılır. Kaybolanların sayısı kadar çocuk olacağına inanılırmış.

Ya da çocuğu olmayan bir kadın 5 Mayıs akşamı abdest alıp namaz kıldıktan sonra, bezden yaptığı bebeği, gül ağacının dibine koyarsa çocuğu olurmuş. (Ne yazık ki bunun gerçek olduğunu biliyorum..hatta mendilden beşik yapıp içine minik oyuncak bebek yerleştirip tam ağaca bağlarken tellerin öte yanından yere düşüveren bebek dileği gerçek oldu..Çok sevdiğim arkadaşım birgi'de bu olaydan 3-4 ay sonra hamile kaldı ve bebeğine ilk sütünü verdikten hemen sonra hastahanede yaşamını kaybettiği için bebeğini gömmek zorunda kaldı..Herşey düşünce de başlıyor işte..Keşke farklı yorumlasaymış o an'ı ama olmadı Dilek dilerken dikkatli olmak lazım..Kaderimiz düşüncelerimizde başlıyor çünkü..))

- Sonracığıma hasta ve yaşlılarımız, 5 Mayıs akşamı çimenler üzerinde yuvarlanırlarsa şifa bulur diyor hıdrellez araştırmacıları. Yine de fazla abartmamak gerekir diye düşünüyorum.Öyle ya işin sonunda şifa bulalım derken hastaneyi boylamakta var Allah korusun!

- Hıdrellezden birkaç gün önce kırlardan toplanan 41 çeşit çiçek, bir kapta su içine konur. Bu su, Hıdrellez günü hastalara şifa vermesi dileği ile içirilir. (Neden bu yazıyı şimdiden yazıyorum sanıyorsunuz? Okuduktan sonra hala vaktiniz olabilsin diye : )

- Evlenmek isteyenler için bir madde daha .. 5 Mayıs`ı 6 Mayıs`a bağlayan akşam, koparmadan soyduğu elma kabuğu ve elmanın yarısını bir küçük ayna üzerine koyup yastığının altına yerleştirdikten sonra elmanın diğer yarısını yerken niyet edip kimseyle konuşmamak şartı ile uyursa gece rüyasında evleneceği kişiyi görür.(ben yaptım gördüm vallahi..ama henüz evlenmediğim için bilemiyorum doğru mu değil mi..Yalnız nikah şahidim Halit Kıvanç'tı Allah uzun ömür versin,o da azıcık sabretsin ki rüyam gerçekleşsin ama değil mi : ))

Pekiiiii başka neler var?

- Hıdrellez günü, güneş doğmadan kalkılır.Verilen bilgiye göre, geç kalkanlar, şafak vakti evleri dolaşan Hızır`dan nasiplenemezlermiş ona göre!

- Evlenmek isteyen kızlar, kimliklerini belli etmeden kıbleye bakan dokuz komşu kapısını çalarlarsa, o yıl kısmetleri açılır diyor yine bazıları..(bunu da eşelemiyorum,lakin birine yakalanmanız durumunda mahalleye,cümle aleme rezil olmak var işin ucunda.Yanlış anlaşılmasın nasip açmak için olduğu yüzünden değil; koca eşek olup kapıyı çalıp kaçmak yüzünden tabi ki : ))Yakışır mı hiç kalıba..En iyisi bu kalsın..)

- Kocaya gidememiş, kısmeti kapalı kızlar için Hıdrellez günü bir başka şey daha yapılıyor.Kilit açma pratiği.Şimdi şöyle oluyor: Tanıdık yedi evden alınan yedi anahtar, evde kalmış kızın eline verilir. Kız, hiç kimseyle konuşmadan içinden dualar okuyarak bu yedi kapıyı anahtarlarla açarsa, kısmeti bir yıla kalmaz açılır.

Ya da Kısmeti kapalı olduğuna inanılan genç kızlar için 'Niyet Çömleği? hazırlanır. 5 Mayıs günü bir çömleğin içine bekar kızlardan toplanan yüzük, kolye, boncuk ve benzeri eşyalar konur. Çömleğin içerisi su ile doldurulur. Ağzına yeşillik konur, üzeri kırmızı yemeni ile örtülüp, bir kilit ile kilitlenir ve bir gül ağacının dibine saklanır. Ertesi sabah çömleğin başına genç bir kız oturtulur. Kısmetinin açılması dileği ile kilit, kızın başında açıldıktan sonra sıra ile maniler söylenerek çömlekten eşyalar çıkarılır.

Bir tane daha...Kısmetinin açılmasını isteyen genç kız veya delikanlı, sabah namazından önce kıbleye bakan yedi çeşmeden su içerse, o yıl evlenir derler doğru mudur bilmem..

Velhasıl bir sürü şey..Aralarında genel inanışlar yok mu? Elbet var.Mesela

- 6 Mayıs günü sabahı, gün doğmadan sokak kapısı sonuna kadar açılırsa, Hızır eve girer, bolluk bereket getirir derler

- Soğan kabuğu ile kaynatılan yumurta çocuklara yedirilirse, şifa kaynağı olur?

- Boyu kısa olan çocuk veya gencin başına bir oklava ile vurulursa, o yıl içinde boyu uzar. ( uzun ve aptal ..ıyyh hayır yaaa..)

- Seher vakti, bir akarsu kenarında çamurdan ev yapılır, içerisine buğday doldurulursa, o yıl mahsul bol olur.

- Kadınlar, başlarına çimen yeşili örtü örtünürlerse, o yıl, bol yağmurlu ve bereketli olur. (çimen yeşili örtü..hımm..)

- Yağ ve ayran yapılan yayıklar, yeşil dal ve yapraklarla süslenirse, o yayıkta yayılan mahsul bereketli olur.

- Hıdrellez günü gözlerine sürme çeken kızların, o yıl başları ağrımaz. (Bunu kesinlikle denemeliyim.Lakin alternatif tıp ve tıbbi ilaçların deva bulamadığı migrenime belki bu çözüm olur belli mi olur..

- Aaa bakın bir eğlencelik daha size..Herhangi bir kaba su konularak etrafına kızlar oturtulur. İple bağlanan pamuk topağı iğneye takılıp suya atılır, pamuk topağı hangi kızın önünde durursa, o kız diğerlerinden önce kocaya varırmış..İlgilenenlere duyurulur : )

- Komşulara yedi çeşit çerez dağıtılır.

- Nişanlı çiftler, Hıdrellez günü ağaçlı, sulak yerlerde dolaşıp piknik yaparlarsa, kısmetleri bol olur. (bence bu nişanlı çiftler baş başa kalabilsin diye uydurulmuş bir ey ama..neyse susayım çarpılırım marpılırım nemelazım..)

- Bekar kızın çeyizinden bir parça gül ağacının altına konur. Genç kız rüyasında kimi görürse, onunla evlenir. (acaba? Ya uyku tutmazsa? O zaman olan senin çeyize olur ,olur sana 'attaaaa?)

- Gül ağacının dibine altın bağlanırsa, o yıl ürün bol olur. (Kendi bahçen varsa ne ala..yoksa hurafedir inan bana)

- Ev sahibi olmak isteyenler, Hıdrellez gününden başlayarak üç gün boyunca, gül ağacının dibine ev maketi yaparlarsa, o yıl ev sahibi olurlar.( bunun gerçekleştiğini de çok kimseden duydum,bence gönül rahatlığı ile ciddiye alınabilir)

- 6 mayıs günü gün doğmadan dileklerin yazıldığı kağıtlar akarsu ya da denize bırakılırsa gerçekleşeceğine inanılır (Bkn. 6 mayıs sabah saatleri İzmir körfezi )

- Nişanlı çiftler arasında karşılıklı hediyeler gönderilir.

- Hıdrellez günü evler ilaçlanmaz. Nasip süpürülür inancı ile bazı bölgeler de evler süpürülmez.

- Kuru baklagiller bir torba içinde bahçede ağaçlara asılır. Hızır Baba'nın kamçısıyla bunlara dokunması ve bereket getirmesi dileği tutulur. Buna benzer biçimde ev, araba, çocuk ziynet eşyası resimleri de yapılarak bahçeye muhtelif yerlere asılır.

- Evde kalma tehlikesiyle karşı karşıya genç kızların başları üzerinde Hıdrellez günü yeni kullanılmamış kilit açılır. ( yahu her şey evlenmek için mi yani bu hıdrellez de..ne çok şey var bu konu üzerine..)

- Hıdrellez günü, açların doyurulması, dargınların barıştırılması, üzüntülü olanların sevindirilmesine çalışılır. (bunu bir gün için değil, hayat felsefesi haline getirmek çok daha anlamlı bir şey tabi)

-Yoğurt çalınır. (öyle çalmak değil..mayalanmak anlamında ama maya da kullanılmaz) Yoğurdun tutması halinde eve Hızır'ın uğradığına inanılır.

- Hastalığı olanlar elbisenin bir parçasını gül dalına asarlar. Hıdrellez ateşine 'Hastalıklar, kötülükler, dağlara taşlara olsun? diyerek taş atılır.(a-aaa bakın bunu hep merak etmiştim,demek ondanmış..)

- Bereket, bolluk ve uğur getirmesi için kapı, pencere, ambar ve yiyecek kaplarının ağzı açık tutulur. İçinde para bulunan kaseler gül dalına asılır veya dibine bırakılır. Bu paralar ertesi gün alınarak cüzdanlarda saklanır ve yıl boyunca harcanmaz.

- Hıdrellez'de salıncakta sallanmayanın o yıl çeşitli rahatsızlıklarla karşılaşabileceğine inanılır. Salıncakta sallanma bir bakıma ateş üzerinden atlama şeklinde o yıl için sağlık ve sıhhat dileği geleneği ile aynıdır. Hastalıkların, dertlerin sallanma sırasında döküleceğine inanılır.

Oof off of daha neler var neler..Ama benden bu kadar..Yoksa aşacağız,taşacağız,insanları sıkacağız..Ne gerek var?

Bir de neler yapılmaz kısaca bakıp konuyu kapatalım
Hıdrellez günü mesela,

1-Geç kalkılmaz. Sabah erkenden kalkmayan kişinin işleri ters gider. Geç kalkmak o gün kusur addedilir.
2-Evin pencere ve kapıları kapatılmaz.
3-Çamaşır yıkanmaz.
4-Yeşil ot, dal veya çimen koparılmaz.
5-Çiçek toplanmaz.
6-Bağ ve bahçelerde çalışılmaz, tarlaya gidilmez.
7-Akşama kadar un kabına veya hamur tahtasına el sürülmez.
8-Eve kuru çalı-çırpı götürülmez.
9-Hıdrellez günü evin bereketinin azalmaması, gelecek yıla kadar devam etmesi için ekmek, hamur, un gibi bereketin sembolü yiyecekler kimseye verilmez.
10- Dikiş dikilmez, eğer dikiş dikilirse, dikiş dikenin o yıl çok yılan göreceğine ve doğacak çocukların dudaklarının yarık olacağına inanılır.
11-Çamaşır yıkanmaz?
12-Hamile kadın salıncakta sallanmaz, aksi taktirde o yıl çok dolu yağar.
13-Un elenmez, elenirse o yıl çok sinek olur.
14-Makas tutulmaz, tutulursa hayvanı olanların hayvanlarını kurtların kapacağına inanılııır.

Eveeetttt...İşte böyle..
Vallahi benden söylemesi..
Ben üzerime düşeni yaptım. Bilgiyi paylaştım..

Bu vesile ile de ne mutlu sevindirebileceğim, gülümsetebileceğim yüzlerce okuyucumun sayısını takip eden bana...
Ne mutlu bu yazı sayesinde dileği gerçekleşebilecek arkadaşıma,arkadaşlarıma..

Hey be Bahar..yine ne güzel geldin...
Hoş geldin..

Bahar Bayramınız Kutlu,
Dilekleriniz Gerçek,
Dualarınız Kabul Olsun..

Sevgilerimle..

12 Mayıs 2009 17-18 dakika 9 denemesi var.
Yorumlar (1)